Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Yüz, insanın kendisi hatta her şeyidir

İnsan yüzdür. Yeryüzünde, yaşayan insan sayısı kadar yüz dolaşıyor. Sadece günlük hayatta değil, fotoğraflarda, resimlerde, filmlerde, arkeolojik eserlerde, müzelerde, hafızalarda da yaşıyor yüzler


Ve insan yüzüyle birlikte kendisini olduğu kadar hayatı taşıyor, yüzüyle dünyaya şekil verip yönlendiriyor. Yüzlerce, binlerce, milyarlarca yüz. Dünyanın her yerinde, sokaklarda, asansörlerde, yatak odalarında, ibadethanelerde, okullarda, çöllerde, denizde ve gökyüzünde. İnsanın, yüzüyle dünyaya yaydığı etkiyi, birden yüzlerin aradan çekildiğini, insanın yüzsüzleşip başka bir şekle büründüğünü düşününce anlayabiliriz. Sanki sadece dünya değil, bütün evren, var olan ve olmayan her şey yalnızlaşacak, anlam kaybına uğrayıp kaybolacaktır. Yüz, bir büyük ayna gibi, bütün her şeyi içine almakta, sonra onu yeniden kendi gerçekliğine iade etmektedir. Yüzünü günlerce görememiş, varlığının ifadesini unutmuş adamın, bir yolunu bulup, yüzüyle yüzleşmenin yolunu araması gibidir bu. Yüz, insanın asıl canıdır ve kaderi olduğu kadar trajedisidir hatta sağlığı bile orada toplanır. Çinlilerin, insan yüzünü belli parçalara bölüp sonra da oradan sağlığa ilişkin bazı sonuçlara gitmesi boşuna olmasa gerektir....

Ve yüz gözle birlikte tamamlanır. İnsanın güzelliği yüz ile yüzün güzelliği ise göz ile demiş eskiler. Bir yüze bütün ifadesini katan onu diğerlerinden ayıran gözlerdir. Gözsüz bir yüz sadece bir şekilden bir yüzeyden ibarettir de yüzsüz bir göz korku nesnesi değil midir? Belki de, yüzün dilde, sadece vücudun bir parçası olmaktan çıkarılıp, soyutlanarak daha ileri bir manaya kavuşturulması bu sebepledir. Çünkü yüz şu veya bu sebeple değişebilir, değiştirilebilir. Oysa, göz ait olduğu yüzü belirlemeye devam eder. Göz, yüzü yaratır. Hem ait olduğu yüzü hem de görüp baktığı yüzleri. Yüzünde göz izi var derken birisine, o gözün yüzde bıraktığı etkiyi de söylemiş oluruz...

İnsanın bütün derinliği yüzündedir. İçindeki sıkıntı da sevinç de bir yolunu bulup orada güneşe çıkar. Ellerdeki sevinç kıpırtıları, kalbin önlenemeyen hızı, kanın yavaşlığı, kasların gerginliği, zihnin kapalı odaları, dile doğru hücum eden önlenemez seslenişler, sabır, tevekkül, kızgınlık, alay hasılı insana ait ne kadar duygu, düşünce, tepki varsa oradadır. Ve insanın kendisi yaşarken yüzünü yaşar. Kontrol oradadır. Heyecan oradadır. Bekleyiş oradadır. Hüzün oradadır. Mağara resimlerinden heykel sanatına, minyatürlerden resim sanatına ve fotoğraftan en son sinemaya kadar insanın asıl öyküsünü yüz taşır. Öykü, yüze yansıtılır. Yüzü kullanabilen bir sanatçı aslında amacına doğru büyük bir mesafe almıştır..

Ve insanın öyküsü, bir bebeğin yüzünden bir ihtiyarın yüzüne kadar sonsuz izdüşümlere sahiptir. İnsanın yüzünü yakalayabilen bir yönetmen, oyuncusunun yüzüne de aktarabilir o öyküyü. Ya da anlattığı insanın yüzünü okuyabilen bir hikâyeci dile dönüştürebilir o öyküyü. Sadece insanın değil aslında bütün nesnelerin ve varlıkların da birer yüzü vardır. Yüz çoğuldur. Çoğulluğu varlığın tekil hakkını her zaman saklı tutar. Elimizde imkân olsaydı da, son bin yılda, sadece Anadolu coğrafyasında yaşayan insan yüzlerini görme şansımız olsaydı.

Bu bizi anlamamızı ne kadar kolaylaştırırdı değil mi?

Her sabah kalktığım zaman yüzüme bakarım. Yüzüm bir kar topu gibi, nereye ve hangi büyüklükle ve hangi hızla yuvarlandığımı söyler bana. Sertleşen veya yumuşayan çizgilerden, uzayan sakallardan, şişmiş gözlerden, kırışık alınlarda, kaşların duruşunda, çenenin kıpırdanışında kendimi bulurum. Her çizgi, her belirti bir işaret taşır geçmişten ve gelecekten. Yüz saklanamaz. Gömülüp örtülemez. İnsan yüzünden kaçamaz. İnsan yüzünü unutamaz.

Her gün okuduğunuz gazetelere, izlediğiniz televizyon programlarına bakınız. Hepimiz birer yüz olarak bütün insanlığımızla oradayız. Reklam afişlerinde, otobüs duraklarında, savaştan korkan da, şiddete yönelen de, masum da, canavar da yüzdedir. Yazar da öyle. Şair de. Politikacı da. Samuel Beckett'in oyunları biraz yüzünde değil mi? Ya bir İstanbul hanımefendisinin yüzü neyi anlatır? Yüzünüze iyi bakın... Hepimiz oradayız... Ve insanın varlığı biraz da yüz sahibi olmanın mücadelesiyle doludur. Yüzü olan, yüzünü çelişiksiz taşıyabilen bir insan yaşıyor olmanın iç bilgisine varmış sayılır.


UFUK BOZKIR


Serbest Kürsü

MollaCami.Com