Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Peygamber Efendimizin(sav) Anneye ve Kadına Verdiği Değer

Anneye ve Kadına Verdiği Değer

Hz. Peygamber, kadınlara karşı son derece nazik ve saygılı bir insandı. Halbuki içinde yaşadığı toplum, kız evlatlarını diri diri gömen, ona mirastan pay vermeyen kısacası kadını insan yerine koymayan bir toplumdu. Onun kadına saygısı, Kur'an'ın kadını bir insan olarak görmesi ve onu erkekle her konuda eşit değerlendirmesinden kaynaklandığı gibi, kendisinin emsalsiz şahsiyetinden de kaynaklanıyordu.Her ne kadar bugün bazı kitaplarda hadis adı altında kadını aşağılayan söz ve davranışlar Hz. Peygamber'e izafe edilse de, bunların Hz. Peygamber'le bir alakası yoktur. Zira bu nevi hususlar aslında kadına hiç değer vermeyen müşrik Arap zihniyetinin, Emeviler döneminden itibaren tekrar bir örf olarak ön plana çıkması ve kadının toplumdan, sosyal hayattan ve erkekle başaracağı müşterek her türlü hizmetten dışlanması ve günümüze kadar devam ettirilmesinden başka bir şey değildir. Hz. Peygamber'in kadınların aleyhine yorumlanabilecek hiçbir söz ve davranışı yoktur. İslam'ın ve Kur'an'ın özüne vakıf olamayan, Hz. Peygamber'i anlayamayan ve Arap örfünü din diye lanse edenler tarih boyunca kadın düşmanlığı aşılamışlar ve faturayı da Hz. Peygamber'e kesmişler ve onun adına pek çok söz uydurmuşlardır. Onun kadına verdiği değerin en büyük ve emsalsiz kanıtı hepimizin bildiği "Cennet anaların ayakları altındadır" sözüdür. Bu söz üzerinde düşündüğümüz zaman, cennetin, annenin ve kadının ne anlama geldiği kendiliğinden anlaşılır. Cennet gibi, herkesin girmeyi arzu ettiği mekan ve makam, bir kadın olan annelerin ayakları altına gizlenmiştir. Bu husus bizim tevazu ehlinden olmamızı telkin ettiği gibi, bizleri yetiştiren büyüten ve besleyen kişiye vefa göstermede ve saygıda kusur etmemeyi de öğütlemektedir. Şu halde cennet gibi ebedî mutluluk yurdunu, bir kadın olan anaların ayaklarının altına sermiştir. Başkaları gibi cenneti uzaklarda, erişilmesi güç, kazanılması zor bir hedef olarak değil, bizzat yanı başımızda ve kendi varlığımızı ortaya koyan ve bizi bu günlere taşıyan kadının bastığı yerdedir. Yani onlara göstereceğimiz ve vereceğimiz değerde saklıdır. Bir diğer ifadeyle, kadın, anne ve cennet kavramları bir sosyal ahlak çerçevesi içerisinde aynı merkezde ele alınmıştır. Bu ise, anne olması cihetiyle kadına verilen değerin büyüklüğünü göstermekte ve Hz. Peygamber'in tarihte emsali olmayan söz ve davranışlarından birini oluşturmaktadır.

Onun kadınlara verdiği değerin emsalsiz örneklerinden biri de şudur: Bir gün Hz. Peygamber'in evinde temizlik yapılmaktadır. Temizliği eşi Hz. Hatice yapmakta ve peygamberimiz de ona yardım etmektedir. Bu esnada Hz. Hatice'nin kız kardeşi olan Hâle çıkagelir. Onu oturtacak münasip bir yer yoktur. Yere oturmak ister. Hz. Peygamber engel olur ve hemen cübbesini çıkarıp yere serer ve onun üzerine oturmasını ister. Hz. Hâle mütereddit olsa da Hz. Peygamber ısrar eder ve oturtur. Bu davranış, kadına verilen değerin tarihte emsali olmayan bir örneğidir. Zira bir peygamber, misafir gelen bir kadının yere oturmasını önlüyor ve kendi cübbesini çıkartıp onun üzerine oturtuyor.

Rabbim, gereği gibi örnek alanlardan eylesin!..(Amin)
Paylaşımın için teşekkür ederiz arkadaşım..


Serbest Kürsü

MollaCami.Com