Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Eğer İstanbul’un Fatihi Sultan Mehmet olmasa idim Ulubatlı Hasan olmak isterdim



Bir gece Hz. Fatih’in canı sıkılmıştır. Tebdili kıyafet ederek ordunun manevi durumunu öğrenmek ister. Gezerken bir çadırda bir askerin Kur’an okuduğunu ve hazin hazin ağladığını duyar. “Acaba asker kardeşimin derdi nedir” der ve o çadıra girer. Hz.Fatih tebdili kıyafet etmiştir. Onu görünce asker (sadakallahül azıym) der.Fakat gözlerinden yaşlar şakır şakır akmaya devam eder. Askerin boynuna sarılan Hz.Fatih sorar:
Kardeşim ne derdin var? Acı bir haber mi aldın" der. O asker:
Hayır acı bir haber yok” der.Benim derdim şu der:
Bu gün ordu kumandanımız bizi sıraya koyarken beni ikinci safta sancak yardımcısı olarak tayin etti.Ben rica ettim. Dedim ki; kumandanım beni birinci safa al. Eğer fetih nasip olursa İstanbul’a ilk giren ben olayım dedim. Fakat kumandan kabul etmedi. Ve beni ikinci safta sancak yardımcısı olarak vazifelendirdi.
Hz. Fatih bu içli askerin içli ifadesi karşısında ağlıyor çok içleniyor. Boynuna sarılıyor ve ismini ve memleketini soruyor. Ağlayan asker Ulubatlı Hasan’dır. Derhal çadırına gidiyor ve secdeye kapanıyor. Ve diyor ki:
Ya Rab!.. Benim ordumun içindeki senin askerlerin bir an evvel şehid olmak veya bir an evvel fethetmek için senin kitabını okur.Hem de böyle ağlarsa ben niçin İstanbul’un Fatihi olmayayım? Niçin Rasulullah’ın methine mazhar olmayayım.
Ve o da çadırında ağlamaya başlar. Ertesi gün olur. Harb sabahın erken saatinde başlar. Hücumla ve Hz. Fatih bir akşam evvel çadırında ağlayan Ulubatlı Hasan’ın bulunduğu kısımdadır. Kendisi de bizzat askerleri ile beraber ileri atılmakta ve “vurun aslanlarım vurun Allah aşkına” demektedir. İşte öyle bir zamanda kaleden atılan taşlarla birinci bayraktar şehid oluyor. Birinci bayraktarın şehid olması ile üzerinde “La İlahe İllallah Muhammedün Rasulüllah” yazılı bulunan Liva-i Muhammedi’nin yere düşmekte olduğunu görünce Ulubatlı Hasan derhal bayrağı kapar. Yanında otuz kadar alarak şahin toplarının açtığı delikten burçlara tırmanır. Ve o “La İlahe İllallah Muhammedün Rasulüllah” tevhidini yayan o liva-i Muhammedi’yi burca dikerken Ezan-ı.Muhammedi’yi de burca diker. Yerden atılan oklarla yaralanan Ulubatlı Hasan bayrak yere düşmesin diye onu göğsüne basar ve ona sarılır. Ve canlı olarak girmek nasip olmayacak hiç olmazsa cesedimle girmek nasip olsun der. Ve kendini bütün gücü ile surlardan içeri atmaya çalışır. Ve böylece İstanbul’a il girme şerefi ona nasip olmuştur.
Hz. Fatih İstanbul’un fatihidir. Burçlardan içeri girer ve Hasan’ı. aramaya başlar. Nihayet kucağında bayrak, yüzünde şahadet rütbesinin sevinci sanki tebessüm eder vaziyette Cennet-ü alada yüzmekte olduğunu görür. Ve kendisini tutamayan Hz. Fatih hüngür hüngür ağlamaya başlar ve şöyle der:
“ Eğer İstanbul’un Fatihi Sultan Mehmet olmasa idim Ulubatlı Hasan olmak isterdim"

çok güzeldi.:'( teşekkürler

Rica ederim eyvallah


Tarihi, Ibretli Hikayeler

MollaCami.Com