Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


>>bir rahibenin Osmanlı alimi dedesi>>

Gelenekleri olan köklü bir toplumda, bir milletin tarihi açısından oldukça kısa sayılabilecek bir sürede kuşaklar arasında yaşanan inanılmaz uçurumun bir başka çarpıcı hikâyesine yer vereceğiz bugün.

Yıllardan 1862, aylardan ekimdi. Kim bilebilirdi o gün dünyaya gelen minicik kız çocuğunun gün gelip ilk kadın Türk romancısı olacağını. Aslında onun kaderi ebesinin göbek bağını keserken ettiği duasından belliydi. “Aklı güzel olsun” deyivermişti ebe kadın, “Sesi de, talihi de güzel olsun” diyeceğine. Öyle de olmuştu.

Öğrenmeye, okumaya ve Fransızcaya ilgisi vardı. Fransızcayı evde kendi kendine kitaplardan öğrenmişti. Annesi Adviye Hanım ise, “Dilini değiştiren dinini de değiştirir” diye söyleniyordu bazen.

Arapça ve Fransızca derslerinden sonra matematik, hukuk, Arap tarihi ve felsefesi okudu. 17 yaşına geldiğinde babasının isteği üzerine Abdülhamit’in Kolağası Faik Bey ile evlendi. Azimliydi. 1892 yılında ilk romanı olan “Muhadarat”ı yazdı.

George Ohnet’nin “Volonte”sini çevirip yayımladı. Çevirisine imzasını “Bir kadın” diye atmıştı. Bir erkek ismi de kullanabilirdi ama o “Bir kadın” yazmayı tercih etmişti.

1914 yılında yazdığı “Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı”, Meşrutiyet sonrası zamanı anlatıyordu.

Kolağası Faik Bey ile evliliğinden Ayşe, Hatice, İsmet ve Nimet adlı 4 kızı dünyaya geldi.

Yazının buraya kadar ki kısmında sanırım kimden bahsettiğimi anladınız…

1 Ocak’tan itibaren tedavüle girecek olan Türk lirasında resmine yer verilecek olan Fatma Aliye Hanım’dan söz ediyorum.

Ama buraya kadar yazdıklarımız konunun sadece bir yönü.

1926 yılına gelindiğinde Fatma Aliye Hanım’ı şok eden bir olay yaşandı.

Dame De Sion’da okuyan kızının, yani İsmet’in ortadan kaybolmasıyla hayatı değişti. Çünkü İsmet’in kaybolmasının nedeni bir gençlik hevesi değil, Katolik bir rahibe olmayı tercih etmesiydi. İsmet, annesine uzaklardan mektuplar yazdı ama hayatının sonuna kadar onun karşısına çıkmayı reddetti.

Fatma Aliye Hanım babasından kalan tüm bütün servetini kızını bulma uğruna harcadı. Birçok ülke gezdi, dedektifler tuttu ve kalan ömrünü kızı İsmet’i bulmaya adadı. Ancak Hıristiyan olan kızı İsmet’e kavuşamadan 13 Temmuz 1936 da hayata gözlerini yumdu.

İşte size, 1 Ocak’ta tedavüle girecek olan lirada resmine yer verilen Fatma Aliye Hanım’ın acıklı hikâyesi.

Bitti mi? Bitmedi?

Kızı rahibe olan Fatma Aliye Hanım’ın babası kimdi dersiniz?

Abdülhamit döneminin devlet büyüklerinden ünlü tarihçi ve hukukçu Ahmed Cevdet Paşa…

Yani, İslam Hukuku konusunda önemli çalışmalara imza atan Ahmet Cevdet Paşa’nın torunu İsmet, bir rahibe oldu.

Tıpkı, dönemin ünlü Osmanlı bakanlarından gazeteci Ali Kemal’in, geçtiğimiz mayıs ayında Londra'ya belediye başkanı seçilen torunu Boris Johnson’un İslam karşıtı bir Hıristiyan olması gibi.

Boris Johnson’un büyük dedesi Hacı Ahmet Efendi’de, İstanbul’un büyük camilerinin aydınlatma mumlarını bedava verecek kadar dinine ve devletine hürmetkâr bir Osmanlı idi.

Pekâlâ, bu nasıl oldu?

Fatma Aliye Hanım’ın 1880’li yıllarda doğan kızları Hatice ve Ayşe evde eğitim gördü. 1900 doğumlu Nimet ile 1901 doğumlu İsmet ise Dame De Sion’a gitti.

Ailenin üçüncü kızı Nimet, “saçlarımdan tutarak beni Hıristiyanlığın sembolü olan ikonları öpmeye zorluyorlar” diyerek Dame De Sion’a bir daha gitmeyeceğini söyledi. Nitekim bu okuldan alınarak Robert Kolej’e kaydettirildi. Ama İsmet o kadar şanslı değildi. Kendisiyle özel ilgilenildi, peşine kendisiyle özel ilgilenmesi için misyoner kızlar takıldı ve din değiştirmesi sağlandı.

Neticede Ahmet Cevdet Paşa’nın torunu İsmet Katolik rahibe oldu. Tevfik Fikret’in oğlu Haluk, Protestan papaz… Haluk bir Protestan kilisesinin papazı olarak 1965 yılında öldü. Namık Kemal’in torunu ise kimliğini bir ateist olarak oluşturdu.

Bu nasıl bir kaderdir Ya Rabbi…

Aranızda bu konuda açıklaması olan, ya da kendi akıbetini garanti gören var mı?

paylaşım için teşekkürler kardeşim
akıbetimizi biliyor olsaydık iyi mi olurdu kötü mü olurdu bunu bile bilemiyoruz
kaldıki akıbetimizi bilelim
rabbim sonumuzu hayr eylesin...


paylaşım için teşekkürler kardeşim
akıbetimizi biliyor olsaydık iyi mi olurdu kötü mü olurdu bunu bile bilemiyoruz
kaldıki akıbetimizi bilelim
rabbim sonumuzu hayr eylesin...

aminnn


aminnn


Tarihi, Ibretli Hikayeler

MollaCami.Com