Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


YÖK başkanının en büyük 3 arzusu

Üniversitelerarası Kurul toplantısında konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan, 'Yüksek öğretim sistemiyle ilgili rüyaları'nı paylaştı. İşte Özcan'ın 3 arzusu:

Üniversitelerarası Kurul'un yeni başkanı Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ceylan, rektörlere ''Birlikte gönüllü çalışırsak ve birbirimize kenetlenirsek bütün engelleri aşacağımıza inanıyorum'' diye seslendi.

Üniversitelerarası Kurul, Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi Morfoloji Binası'nda toplandı.

Toplantının açılışında konuşan Ceylan, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı'nın, üniversitelerin kuruluş tarihine göre sırası gelen rektörler tarafından bir yıl süreyle yürütüldüğünü belirterek, kurul başkanlığının 1 Ağustos 2008'den itibaren Yüzüncü Yıl Üniversitesine geçtiğini kaydetti.

Üniversitelerarası Kurul'un eski başkanı Akdeniz Üniversitesi eski rektörü Mustafa Akaydın'a çalışmaları dolayısıyla teşekkür eden Ceylan, ''Umarım bu bir yıllık görev süresini başarılı bir şekilde tamamlarım. Bu konuda en büyük destekçim sizlersiniz'' dedi.

Toplantıda, yeni kurulan üniversitelerin rektörlerinin de bulunduğuna işaret eden Ceylan, rektörlere ''Birlikte gönüllü çalışırsak ve birbirimize kenetlenirsek bütün engelleri aşacağımıza inanıyorum'' diye seslendi.

Toplantıya katılan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da bir konuşma yaptı.

YÖK BAŞKANI PROF. DR ÖZCAN: EN BÜYÜK İDEALİM BU ÜLKEDEKİ HERKESİN YÜKSEK ÖĞRETİM HAKKINI KULLANABİLMESİDİR

YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan, konuşmasına başlarken, ''ABD'de de özgürlükçü vaziyet alışıyla tanınan Martin Luter King 1963 yılında yaptığı bir konuşmaya, çok veciz bir ifadeyle başlar. 'I have dream' der. Şimdi ben de bugün, Yüksek öğretim sistemiyle ilgili rüyalarımı paylaşmak istiyorum'' dedi. Özcan, dile getireceği idealleri ''1-2 yıl içinde görmek istediğini'' söyledi.

En büyük idealinin ülkedeki herkesin yüksek öğretim hakkını kullanabilmesi olduğunu ifade eden Özcan, sistemde 1,2 milyon öğrenci fazlası bulunduğunu, liselerden her yıl yaklaşık 730-740 bin öğrencinin mezun olduğunu, 1,2 milyon öğrenciyle birlikte bu sayının yaklaşık 2 milyona ulaştığını belirtti.

Özcan, bunun sistemin en acil, en önemli çözülmesi gereken sorunun olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Bu çocuklara derhal üniversitelerde yer bulmak zorundayız. Bu sene yüksek öğretim sisteminde görülmeyen bir şekilde 1 milyondan fazla lise öğrencisine yer bulduk. Bunun 630 bini örgün eğitim, geri kalanı da açık öğretimde. Neredeyse iki kişiden biri üniversiteye girer duruma geldi. Ümit ediyorum, bir dahaki yıl daha da iyi bir durumda olacağız.

İkinci arzum, gerekli öğretim üyesi ve elamanını temin etmektir. Sadece devlet üniversitelerine değil, bu açıdan vakıf üniversitelerine de büyük görev düşmektedir. Hepimiz elimizi taşın altına koyup, öğretim üyesi yetiştirmeye yönelik programları, lisans üstü programları giderek artırmalıyız.''

Bu süreci hızlandırmak, bazı teşvik mekanizmalarını uygulamaya koymaya yönelik çalışmalara hızlı bir şekilde devam ettiklerini belirten Özcan, 1-2 ay içerisinde bunların duyulacağını söyledi.

Özcan, diğer bir arzusunun ise yeni kurulan üniversitelerin yapılandırılması ve eğitime başlaması olduğunu dile getirdi.

-''ULUSAL DEĞİŞİM''

Avrupa Topluluğu ülkelerindeki Erasmus benzeri bir programın Türkiye'de de uygulanmasını istediğini belirten Özcan, ''Bunun için bütün altyapı çalışmalarını tamamladık. Ulusal değişim programı adı altındaki bir programı yakın zamanda değerlendirmek için üniversitelerimize göndermek durumundayız. 1-2 gün içinde sizin elinize geçeceğini zannediyorum. Görüşleriniz alındıktan sonra uygulanmaya konulacaktır'' dedi.

Özcan, bu çalışmanın üniversitelerle işbirliğinin artmasında kalitenin eşit hale gelmesi açısından son derece önemli olduğunun altını çizdi.

Ülkede uzaktan eğitimin yaygınlaştırılması, özellikle yeni üniversitelerin bundan faydalandırılmasının da hayalleri arasında olduğunu belirten Özcan, ''Şırnak, Hakkari, Bitlis gibi yerlere çok istekli öğretim üyesi bulabileceğimizi zannetmiyorum. Başka teşvikleri de devreye sokacağız ama uzaktan eğitim gibi çok güçlü bir silahımız var. Bu silahı kullansak her halükarda karlı durumda oluruz diye düşünüyorum'' diye konuştu.

Özcan, Türk eğitim sistemindeki tüm öğretim üyeleri ve elemanlarının 3-9 ay gibi bir süre için yurt dışına gönderilmesini istediğini de belirterek, ''Son 23 üniversitenin rektör adaylarıyla tanışma toplantısında hiç yurt dışına çıkmamış birkaç arkadaşımın olması beni fevkalade üzmüştü'' dedi.

-ISI İNDEKSİ-

Performansa dayalı bir ödül sisteminin son derece yararlı olacağını belirten Özcan, şunları kaydetti:

''Burada ihmal ettiğimiz patent, patentin teknolojiye dönüştürülmesi gibi hususlara da önem verilmesi, zannediyorum bilimsel çıktılarımızın değerle ödüllendirilmesi ve teşviki bakımından son derece önemli olacaktır. Sadece benim değil, belki hepimizin en büyük ideali, ISI indeksinde şu anda bulunduğumuz 19. sıradan daha üst sıralara yükselmektir. Bu uluslararası rekabet için son derece önemlidir. Hepinizin bildiği gibi Bulgaristan'da bir öğretim yılının bir öğrenci için maliyeti 2 bin 600 dolardır, 3 bin doların altına inmiştir. Yaşamın da bu ülkelerde son derece uzun, ucuz olduğunu biliyorsunuz. Eğer tedbirleri almazsak zannediyorum 5 veya en fazla 10 yıl içinde Türk yükseköğretiminin hiçbir rekabet gücü olmayacaktır. Biliyorsunuz Romanya özellikle sağlık bilimleri alanında bu tip bir hizmeti veriyordu. Şimdi Bulgaristan devreye girdi. Yakında Slovakya, Slovenya, Çekoslovakya, Polonya gibi ülkeler de devreye girerek rekabet gücümüzü iyice azaltacaklardır. Biz sonunda kendi lise öğrencilerimize ancak eğitim veren, hiç dışarda rekabet gücü olmayan bir ülke haline geleceğiz. Bu büyük bir tehlike arz etmektedir.''

Özcan, bu süreçte güçlü olmak için Bologna süreciyle ilgili faaliyetlerin arttırılması gerektiğini vurguladı.

-ÖĞRETİM ÜYELERİNİN ÖZLÜK HAKLARI-

Bir diğer arzusunun ise bütün bu gelişmeleri sağlayacak öğretim üyeleri ve elemanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi olduğunu belirten Özcan, bunun için girişimlerde bulunduklarını, küçük bir artış sağlandığını anımsattı.

Özcan, ''Zannediyorum, 2009 yılının ilk 6 ayı içinde benzer bir artış daha yapılacak. Ama bence yeterli değildir. Artık böyle yüzde 3, yüzde 5'lerle değil, katlarla düşünmek gerekir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu üniversitelerinde çalışacak elemanlar için 2-3 misli gibi terimlerle bu meseleye yaklaşmak daha doğru olacaktır'' diye konuştu.

-''YÖK, HER TÜRLÜ YARDIMI YAPMAYA HAZIR''-

Özcan, yükseköğretim sistemiyle ilgili arzularını dile getirdikten sonra, UAK'a bir yıl başkanlık yapacak olan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ceylan'a başarılar diledi.

Özcan, ''UAK'ın daha iyi hizmet verebilmesi için sizin personel başta olmak üzere bazı hizmetlere ihtiyaç vardır. Bu hizmetlerin karşılanmasında YÖK'e düşecek her türlü yardımı yapmaya hazır olduğumuzu da buradan bildirmek isterim'' diye konuştu.

Yeni atanan rektörleri de kutlayan Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İşlerinin çok zor olduğunu farkındayım. Ancak YÖK'ün daima yanlarında olduklarını bilmelerini isterim. Onlardan bir telefon uzaktayım, o kadar yakınız. Ahenkli bir çalışmayla çözemeyeceğimiz hiçbir problem olduğuna inanmıyorum. Üniversiteler sadece esas işleri olan bilimsel çalışmalarla uğraşmalı ve ülkenin sorunlarına çözüm getirecek açılımları hedeflemelidir. Bundan başta bir hedef kabul edilebilir değildir.''

YÖK Başkanı, konuşmasının ardından toplantıdan ayrıldı.

AA


Egitim Haberleri

MollaCami.Com