Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


>>nerde o eski Ramazanlar diyenlere kötü haber!>>

Nerede o eski Ramazanlar?...”diyenlere kötü bir haberimiz var: Eski Ramazanlar bitti. Yenisini/yenilerini ihya etmeye ne dersiniz? Aslına bakarsanız; Ramazan´ın eskisi ancak amel defterinde makbul. O da; iyi değerlendirilebildiyse eğer. Amel defteri mühürlenmeyenler için hayat da Ramazanlar da fırsatlarla dolu hala. O halde eskiye bakıp hayıflanmak neden? Hele ki elimizde daha hiç kullanılmamış, pörsütülmemiş, sıfır kilometre yepyeni bir Ramazan varken... Bu kadar da değil üstelik: Ramazan´da oruç tutana; yanında bayram da bedava!

“Nerede o eski Ramazanlar” geyiği ise neredeyse Ramazan kadar eski bir mefhum ve çoğunlukla “bizim/bizden olanların” aklına geldiği gibi öyle pek de dini göndermeler içermiyor. Daha çok; eski Ramazanlarda düzenlenen direklerarası eğlenceleri, Hacivat Karagöz gösterileri, “Eskiden güllaçlara gülsuyu katılırdı”, “İftarı şöyle açardık”, “Annemler sahur için böyle börek hazırlardı”, “Bayramda yaşlı teyzeler mendil içinde para verirdi...” tarzı sosyal ve kültürel özleyişler içerir. Elbette sosyal ve kültürel yansımalarının bu kadar derin ve özlenir olması; dini unsurların toplum yapımıza ne kadar nüfuz ettiğinin bir göstergesi. Eee bu da iyi bir şey.

Bizim “Eski Ramazanlar”ımız Nasıl Olacak Acaba?
Bu açıdan baktığımızda ileride biz de “Nerede o eski Ramazanlar” diyecek olsak acaba neleri anlatır, neleri yad ederdik merak etmemek mümkün değil. Muhtemelen şu tip diyaloglar kurardık herhalde:

İftar Çadırında PR ::)

“Bizim zamanımızda: Ramazanlarda iftara yetişemeyip, orucunu yolda açmak zorunda kalanlar için Ramazan çadırları kurulurdu. Sadece yolda kalanların değil, fakir fukaranın da bir ay erken ve bir ay boyunca bayram etmesini sağlayan bu çadırlar; nedense zamanla Ramazan vb. her türlü dini uygulamaya karşı olan siyasi görüşteki belediyelerin bile oy uğruna kurmakta birbirleriyle yarıştıkları yapılar oluvermişti. Ayrıca bir vakitler; yeni albüm çıkaran eski manken yeni şarkıcıların da PR (Halkla ilişkiler) amacıyla sık sık boy gösterdikleri mekanlar oluvermişti. İstismarcısı bol olsa da güzel bir uygulamaydı o başka.

Televizyonla Açardık İftarı :-X

Sonra biz iftarı öyle gericiler(!) gibi iftar topu ya da ezanla filan açmazdık. Önce televizyonu açar, televizyonda iftara yakın vizyona giren “çakma” iftar programlarında şarkıcılı, türkücülü-şarkılı türkülü yapardık iftarı. O programlarda; genellikle yazın bodrumda, kışın Reina´da yaptığı aşk kaçamaklarıyla gündemimize gelen manken, şarkıcı, türkücü, oyuncu ve bilimum ünlülerin “Bakmayın aslında ben çok dindarımdır: Her gece barda sahneye çıkarken besmele çeker; Felak, Nas okur, nazar boncuğumu ve medyum Razzan´a yazdırdığım muskamı yanımdan hiç ayırmam” tarzı hidayet hikayeleriyle gözlerimiz dolar, ağlaya ağlaya açardık iftarımızı.

Diyet Yap Sıhhat Bul :P

E tabi bir de Ramazan diyet ve diyetisyenleri vardı. Normal işgünlerinde Budist öğretilerini diyet programları yoluyla pazarlamaya çalışan Ender Saraç Guru-yu Azam Efendi´mizi “Ramazan ekranları”nda iftar-sahur tavsiyeleri verirken görürdük sık sık. Temel mesaj şuydu: Ramazan öyle kendi başına pek de önemli bir şey değildir. Ancak bunu ideal kilonuza erişmek için kullanabilirsiniz pekala. Bir de sizi Budist öğretilerine ısındırabildiysek ne ala!

Ramazan´da Dindar Şevval´de Demokrat ;)

Ramazan´da dindar Şevval´de demokrat basınımız da geleneği bozmaz; her Ramazan, daha önce adını hiç duymadığımız kişilerin hazırladığı hadis, tefsir, fetva kitapları dağıtırdı halka boy boy. Üstelik sadece 30 kopona.

Promosyon Fetvalar :'(

Z. Beyaz hocamızın, Y.N. Öztürk hocamızın ve benzerlerinin “Aslında kurban bayramında tavuk da kesilebilir...” benzeri özgün fetvaları, Ramazan´da ayrı özgünlük ve gereksizlik kazanır, bu “Hocaefendiler” toplumun “Ata binmek orucu bozar mı? Ramazan´da MSN´e girmek caiz midir?... vb. soru ve sorunlarını cansiperane tavırlarla yanıtlamaya çalışır, arada bir de “Eğer yemeğin tuzuna bakmak amacıyla yersen orucu bozmaz...” tarzı promosyon fetvalar verirlerdi....”

Yine de Bir Başkadır Bu Ülkede Ramazan :)

Biraz daha kasarsak bu liste böyle uzar gider. Lakin yukarıda saydıklarımız ve benzeri bazı yanlış niyet ve uygulamalara rağmen, hiç kimse; ülkemizde diğer ülkelerde rastlanamayacak ölçüde güzel bir Ramazan havasının teneffüs edilmediğini de iddia edemez. Hani o her Ramazan ziyarete açılan; İstanbul´da Hırka-i Şerif´in, İstanbul ve Anadolu´nun çeşitli kentlerindeki Sakal´ı Şerif´lerin oluşturduğu kitlesel heyecan, başta Eyüp Sultan olmak üzere belli başlı büyük mabet ve türbelerin çevresinde Ramazan boyunca o hiç dağılmayan kalabalıklar, Ramazan´da oruç tutanlara saygısızlık olmasın diye ay boyunca kendi inisiyatifleriyle kapanan restoranlar, halk arasında cemaatle namaz kılma şuuru benzeri bir heyecan oluşturan toplu iftarlar, fakir semtlerde gece yarıları evlerin kapılarına bırakıp kaçılan erzaklar... Başka hangi ülkede Ramazan bu kadar büyük coşku ve şevkle ihya edilir?

Bu Ramazan´ı Farklı Yaşayalım :-[

İşte bizim amacımız da bu dosyayı hazırlarken; ülkemizde yaşanan, Ramazan´a özgü bu güzelliklerin hali hazırda var olanlarının daha da yaygınlaşmasını sağlamak, mümkün olabilirse bunlara yenilerini ve daha güzellerini katmak. Diyoruz ki mesela; bu Ramazan, daha önce hiç yapmadığımız bir şeyler yapalım. Bu Ramazan´ı farklı yaşayalım:

Aynı binada yaşasak da samimi olmadığımız en az üç komşumuzu iftara davet etsek mesela. Ya da şimdilerde hepten unutulmuş olsa da eskilerin yaptığı gibi henüz oruçla mükellef olmamış küçüklere öğlene kadar oruç tutturup, sonra onların bu küçük oruçlarını satın alsak. Onları oruca alıştırmış ve Ramazan´ı daha bir sevdirmiş olmaz mıyız? Sahurdan sonra namazı kılıp yatıyoruz hep. Bu sefer sahurdan sonra namazı cemaatle camide kılsak mesela: Ramazan´ın ruhaniyetini daha bir derinden hissetmiş olmaz mıyız dersiniz? Ramazanda pazarlara gidip yükü ağır olan amca ve teyzelere yardım etsek ya da bayramda hastane veya hapishanelere gidip, tanımadığımız insanları ziyaret etsek: Bu ayın aynı zamanda bir yardımlaşma, dayanışma ve sevgi ayı olduğunu iliklerimize kadar hissetmez ve hissettirmiş olmaz mıyız? Her gün bir cüz Kur´an okusak ya da hatim yapması şartıyla birilerine Kur´an hediye etsek: Bu ayın içindeki bir gecede indirilmeye başlanan Kur´an-Kerim´in yüzü suyu hürmetine, kesin gününü bilmesek veya tutturamasak bile Kadir gecesinin bereketinden istifade ettirmez mi bizi Allah? İftar vakti yolda olanlar için toplu taşıma araçlarında hurma ya da her ne olursa olsun bir lokma iftariyelik dağıtsak ya da bayramda mahalleden bir çocuğa bayramlık alsak: Cömertlikte kullarıyla kıyaslanamayacak olan Allah bunun karşılığını bize kat be kat vermez mi?...

Ramazan Ruhu ???

Ramazan ruhu; Direklerarası´nda (şimdilerde Feshane) Karagöz seyretmekten, çeşitli ihtiyaç ve zevklerimizi belirli sürelerde ertelemekten çok ama çok daha öte bir şeyler içeriyor. O ruhu yakalamanın yoluysa: Allah´ın kendisine; kendi ruhundan üfürdüklerinin gönüllerini şad etmekten geçiyor biraz da... Peki ya biz... Her birimiz, her yeni Ramazan´ı bu uğurda önümüze çıkmış bir altın fırsat olarak görsek: “Nerede o eski Ramazanlar?” diye hayıflanıp durur muyduk acaba?

Ramazan´da Dindar Şevval´de Demokrat

Ramazan´da dindar Şevval´de demokrat basınımız da geleneği bozmaz; her Ramazan, daha önce adını hiç duymadığımız kişilerin hazırladığı hadis, tefsir, fetva kitapları dağıtırdı halka boy boy. Üstelik sadece 30 kopona.

Promosyon Fetvalar

Z. Beyaz hocamızın, Y.N. Öztürk hocamızın ve benzerlerinin “Aslında kurban bayramında tavuk da kesilebilir...” benzeri özgün fetvaları, Ramazan´da ayrı özgünlük ve gereksizlik kazanır, bu “Hocaefendiler” toplumun “Ata binmek orucu bozar mı? Ramazan´da MSN´e girmek caiz midir?... vb. soru ve sorunlarını cansiperane tavırlarla yanıtlamaya çalışır, arada bir de “Eğer yemeğin tuzuna bakmak amacıyla yersen orucu bozmaz...” tarzı promosyon fetvalar verirlerdi....”


bu ikisine özellikle çok güldüm...... ;D ;D ;D ;D ;D ;D ;D

cepni kardeşim emeğinize sağlık. Çok güzel ve açıklayıcı bir paylaşım olmuş benim için Neden?
Yazınızın ortalarına doğru geldikçe ben de içimden "Nerde o eski Ramazanlar" diye geçirmedim değil açıkçası ::) ama sonlara yaklaştıkça da bizden sonraki nesillere anlatabileceğimiz çok güzel Ramazan-ı Şeriflerimiz de var işte dedim yeterki yaşayalım!!!
Rabbim bu mübarek ayı hakkıyla değerlendirenlerden olmayı nasib eylesin (Amin)

Amin..Okunmaya değer bir yazıydı teşekkürler.

Teşekkürler cepni kardeşim.

çok güzel bir paylaşımdı.teşekkürler


Amin..Okunmaya değer bir yazıydı teşekkürler.


Kesinlikle!...

Yarıya kadar insanın içini sızlatan kimi zaman da ağlatan cümleler vardı :'(
Azınlıkta olsa bir kısım insanların; "Nerede o eski ramazanlar" diye ağlandığımız Ramazanları yaşadığını bilmek sevindirdi :)

bizden sonraki nesillere anlatabileceğimiz çok güzel Ramazan-ı Şeriflerimiz de var işte dedim yeterki yaşayalım!!!


Evet var ve inşallah bizler yaşayan ve yaşatan kısımdan oluruz :)

Yazı çok güzeldi cepni, emeğine sağlık ;)


Serbest Kürsü

MollaCami.Com