Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


merdivenin basamaklari

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden...” diyor Ahmet Haşim. Ruhumuzun susuzluğunu giderebilmek için hayatı ve hayatın her karesini yudum yudum içebilmek... Hayatı ‘ân'ın içinde yaşayabilmek... İlerleyen her dakikayı hayatın bir basamağı olarak görüp, her bir basamakta hayatın bütünlüğünü yakalayabilmek...
Çiçeklerle bezenmiş cenneti hissettiren bir bahçedeki her bir çiçekte bütün çiçekleri görebilmek... Ulu bir dağda bir arada bulunan çam ağaçlarının muhteşem bütünlüğünü, tek bir ağaç olarak temaşa edebilmek... Bu çam ağaçlarının tatlı bir esintiyle hep birlikte çıkardıkları uğultudaki zikrin yankısına şahit olabilmek... Bir kuşun tek bir ötüşünde ilâhi alemin sadasını duyabilmek...
Cemâl'in tecellisi olan bir gülistanda gül seyrinde iken, ruhumuzu efsunlayan bir goncanın kokusunu kalbimizin derinliklerinde hissedebilmek... Bir bağdan kopardığımız bir üzüm salkımındaki tek bir taneden sonsuzluğun lezzetini tadabilmek...
‘Ân-ı dâim' üzere olmak, varoluşun bütün gerçekliklerini açık bir idrakle ve derinlemesine algılayabilmek midir acaba? Hem bütünün her bir ayrıntısını, hem de her bir ayrıntıdaki bütünü hissediş... Evimizin üst katına ulaşabilmek için merdivenden çıkarken her bir basamağın hakkını verebilmek... “Merdiven ayak ayak çıkılır” diyen atasözümüz kalbimizde ve zihnimizde ne de güzel çağrışımlar yapıyor!
Merdivenle evimizin üst katlarına doğru çıktıkça, gönül dünyamızın derinliklerine doğru bir yolculukta olduğumuzu hatırlayabiliriz. Tabii olmayan dünyamızın dışına çıkmak için bir ‘ân' olsun, yüzme bilmeyen bir kişinin boğulmayı göze alıp denize atlaması gibi, maskelerimizi atıp içimizdeki büyülü merdiveni arama cesaretini gösteremez miyiz?
Mazi ve müstakbel hakkında sürekli yaptığımız tahlillerimiz, evimizde kütle halinde dev bir yığıntıyı oluşturmakta... Keşke'lerle ifade edilen pişmanlıklar bizi nasuh tövbesine götüremiyorsa, merdiveni çıkmıyoruz demektir. Keşke'siz bir hayat için merdivenle çıkabileceğimiz üst katların özlemini çekmemiz gerekmez mi?
Merdivenin basamaklarını tırmanıyor olmak, sürekli yenilenmek demektir. İnsan merdivendeki her adımı ile bir öncekini geride bırakmıştır. Her bir basamak, ruhumuzda açılacak yeni ve temiz bir sayfa demektir. Ancak hayatımızın bu yeni karesinin, öncekilerin izini taşıyacağını da unutmamalıyız. Bir üst basamak, önceki hataların giderilmesi, iyiliklerin çoğaltılması, basiretin artması, mükemmele doğru gidiyor olduğumuzun idrak edilmeye başlanması anlamına gelir.
Ürdün'ün sınırları içerisinde, M.Ö. 4. yüzyıl Nabatîler'den kalma, ‘gül şehir' anlamına gelen Petra isimli antik şehirde bulunan manastıra, 800 basamaklı merdivenden yukarı çıkılarak ulaşılabilmektedir. Ülkemizdeki Sumela Manastırı'nı gezebilmek için de, patikayı oluşturan uzun bir merdiveni tırmanmak zorundasınız. Irak'ta bulunan, Abbasîler döneminin hatırası olan ve 38 bin metrekarelik yüzölçümüyle dünyanın en geniş camii ünvanını taşıyan Samarra Camiü'l-Kebir'inin dıştan merdivenli koni biçimindeki Malviya adlı minaresi, 402 basamaklıdır. Mimarî yapılardan verdiğimiz bu örnekler, merdivenden basamak basamak yükselirken ödenmesi gereken bedele mi işaret etmektedir?
Koklamak istediğimiz çiçek, Everest'in tepesinde ise oraya tırmanmayı göze almak... Yüksek bir duvarın üstünde küçük bir saksıda bulunan ve yetişmesi için sulamak istediğimiz çiçeğe merdivenle ulaşabilmek... Ya bu merdivenin basamakları çiçeğe ulaşmamız için yeterli değilse!
Mirac, merdiven demektir. Mirac, Rasulullah s.a.v. Efendimiz'in, mekânsızlık alemine götürüldüğü gecenin adıdır. Bu mübarek gecenin hediyesi olan namazımız, ruh miracımızın merdiveni değil midir? Namaz için okunan her ezan, kılınan her namaz, namazın her bir rekâtı, bir rekâtta okunan her bir sure, surelerdeki her bir ayet, ayetin her bir kelimesi, ilâhi kelimeleri oluşturan her bir harf, bizleri sonsuzluğa yükseltecek mirac merdivenimizin bir basamağıdır.
“Sonra, (neler olduysa oldu ve) çoğaldım
Ve geceye indim gündüzün merdiveniyle
Gecenin feneriyle suya!
Su her zamanki gibiydi, sessizdi
Sessizce açtı kapısını, incilerini verdi...”
Şairimizin dediği gibi, ilâhi hakikatin özü olan ‘inci'ye, Cenab-ı Hakk'ın lütfuyla ulaşabilmemiz için, gündüz ibadetlerimizle, iyiliklerimizle, gülümseyişlerimizle çoğalabilmek, yani gündüz merdiveninden yükselerek gecenin sükûnetine vasıl olabilmek ne büyük bir mutluluktur.
Rahmetin yeryüzüne dalga dalga yayıldığı mukaddes Arafat Dağı, Allah dostlarını Allah'a ulaştıran ilâhi merdivenin ilk basamağı mıdır? Bu mekândaki her bir dua ve ibadet, sonsuz güzelliğin başlangıcıdır. Devasa binalarda herkesin kullandığı merdivenlerden başka, sadece özel insanların kullanabildiği ‘arka merdivenler' vardır. Arafat Dağı, hakikatin arka merdiveni midir? Peki, merdivenden bu kadar söz ederken, merdiveni sıfırlayan asansöre ne demeli!
Her insan, merdivenini sırtında taşır.


Serbest Kürsü

MollaCami.Com