Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Günün Şiiri

[b]Sırası Gelince

acının vergisini verdik, gülün haracını ödedik
hüznü demirbaş defterinden düşmeye geldi sıra

sen ki eyvan ağıtlarda
sürekli ve ahşap bir gülümseme gibi durdun
gözlerin bozkırdan devşirme
yolların bozgundan derlenmiş
karanlık yolcusu turnaların ve kurdun
ey hüzünlere reâyâ olan derviş

acının vergisini verdin, gülün haracını ödedin
hüznü demirbaş defterinden düşmeye geldi sıra

tarlalarla uzar gider al kısrak
gökçe çiçek tozar durur sılalarla
oysa ölüm, bir uçtan bir uca
bir uzun kervansaraydır ki
savrulur günü saati gelince
yıkılır yırtıla yırtıla

Hilmi Yavuz

Hepside birbirinden güzel emeği geçenlerin yüreğine sağlık.


Hepside birbirinden güzel emeği geçenlerin yüreğine sağlık.

Siz değerli kardeşlerimizin de katkılarını bekliyoruz sevgili Sevdam12 ve Şifaotu kardeşlerim... ;)

Benim için günün şiiri;

[b]Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum.

İsmet Özel


Hepside birbirinden güzel emeği geçenlerin yüreğine sağlık.

O zaman ßugün sana ithafen oLsun :)

Seninle gülmeyi özledim dostum,

Bütün gözyaşlarını unutarak zamanın

şehrin cümle sokaklarnı aydınlatarak yürümeyi

solumayı özledim dostum

bütün hasretleri içimize alarak

sesinin yankısını arıyor kulaklarım

bütün özlem çığlıkları gibi dostluğumuzu özledim

gözlerindeki sabahları

yüzündeki bütün çiçeklerin kardeş kokusunu

düşlerini, yüreğinin ateşini

yolda yürürken hayal ettiğimiz düşleri, anılarımızı

En güzeli dostum, özledim seni

Ve seninle gelen bütün günleri...


alıntı

[b]Bu sabah gökyüzü daha bir yorgun,
Daha bir dumanlı,
Daha bir derin!
Şu anda, omzumdan tanıdık bir el,
Tutup silkelese şöyle bir güzel,
Kurtulsam yükünden düşüncelerin!..


Bekir Sıtkı Erdoğan..

Merhabalar.. Bir de benden bugüne şiir olsun...


EY SEVGİLİ



Senin kalbinden sürgün oldum ilkin

Bütün sürgünlüklerim bir bak1ma bu sürgünün bir süregi

Bütün törenlerin sölenlerin ayinlerin yortularin disinda

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layikolmasam da

Uzatma dünya sürgünümü benim



Aşkın bu en onulmazından koparıp

Bir tuz bulutu gibi

Savuran yüregime

Ah uzatma dünya sürgünümü benim

Nice yoruldugum ayakabilarimdan degil

Ayaklarimdan belli



Lambalar egri

Aynalar akrep melegi

Zaman çarpilmis atin son hayali

Ev miras degil mirasin hayaleti

Ey gönlümün dogurdugu

Büyüttügü emzirdigi

Kus tüyünden

Ve kus südünden

Geceler ve gündüzlerde

Insanliga anit gibi yükselttigi

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünüm benim



Bütün siirlerde söyledigim sensin

Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin

Seni saklamak için görüntülerinden faydalandim Salome'nin Belkis'in

Bosunaydi saklamaya çalismam öylesine asikarsin bellisin

Kuslar uçar senin gönlünü taklit için

Ellerinden devsirir bahar çiçeklerini

Deniz gözlerinden alir sonsuzlugun haberini

Ey gönüllerin en yumusagi en derini

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim



Yillar geçti sapan ölümsüz iz birakti toprakta

Yildizlara uzaniphep seni sordum gece yarilarinda

Çati katlarinda bodrum katlarinda

Gölgendi gecemi aydinlatan essiz lamba

Hep Kanlica'da Emirgan'da

Kandilli'nin kursuni safaklarinda

Seninle söylesip durdum bir ömrün baharinda yazinda

simdi onun birdenbire gelen sonbaharinda

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layik olmasam da

Ey çagdas Kudüs (Meryem)

Ey sirrini gönlünde tasiyan Misir (Züleyha)

Ey ipeklere yumusaklik bagislayan merhametin kalbi

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim



Daglarin yikilisini gördüm bir Venüs bardaginda

Köle gibi satildim pazarlar pazarinda

Günesin sarardigini gördüm Konstantin duvarinda

Senin hayallerinle yandim düslerin civarinda

Gölgendi yansiyip duran bengisu pinarinda

Ölüm düsüncesinin beni sardigi su anda

Verilmemis hesaplarin korkusuyla

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layik olmasam da

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünüm benim



Ülkendeki kuslardan ne haber vardir

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir

Ask celladindan ne çikar madem ki yar vardir

Yoktanda vardan da ötede bir Var vardir

Hep suç bende degil beni yakip yikan bir nazar vardir

O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir

Sakin kader deme kaderin üstünde bir kader vardir

Ne yapsalar bos göklerden gelen bir karar vardir

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardir

Yanmissam külümden yapilan bir hisar vardir

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir

Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir

Gögsünde sürgününü geri çagiran bir damar vardir

Senden umut kesmem kalbinde merhamet adli bir çinar vardir

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Sezai Karakoç

Paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz Minik kardeşim... ;)

Bugün Afganistan'da hayatını kaybedenler için...

[b]Biz günde bin kere tih çölündeyiz
Ne bıldırcın kuşları görmüşüz göğümüzde
Ne kudret helvasından bir tad var soframızda
Kızıldeniz en delişmen günlerini yaşarken gençliğinin
Turi sina sessiz sessiz kan ağlar göğsümüzde

İnsan taş ve ateş eski dostları veylin
Sac ayağı olma özlemindeyken çıldıran alevlerin
Zakkum gözlemcileri efsun dilencileri

Ve dualarımız ayasofya ayasofya apartılırken
Ve yoksulluğumuz kokteyl kadehlerinde
Ve öldüm fiyatına ve kapalı zarf usulü
Demokratik demokratik satılırken
Köle pazarlarında

Biz oturmuş firavun mezarlarının gölgesinde serinleriz
Ve gün geçip dirilmek için,
Bir yiğit musa ve bir asa
Bir yed-i beyza bekleriz

Çağı gelipte kitapa ve demire olan sevdamızı hatırlayarak
Sonusuza dek dalaşmak ve vurmak varken karnına zulmün
Nedendir böyle manasız ve kavgadan uzakta yaşamak diyerek
Bizi alıp götüren sonra tekrar götüren
Bizi alıp Bedir'lere Uhut'lara götüren
Endülüs'e, Kudüs'e, İstanbul'a götüren
Cesur ve heybetleri ve diri
Ve gümbür gümbür bir erkeklik şöleni
Antlar içtiğimiz dosta düşmana ilan ederek
Gövde erimizde beliren ürpetilerle
İri ve parlak kavisler çizen hayatlar
Hecin yüklü ölümlerle buluştuğumuz gün
Can evimizde

Dağlar hep böyle buram buram dağ olarak
Sürdüremeyecek ömürlerini
Denizler böyle telaşsız yıldızlar böyle şehvetli
Ve sizler yani sizler yani ey zulüm ağaları
Hep böyle korkudan uzakta seyderemeyeceksiniz
Sevecen hışırtılarla süzülen güneşi
Diyebilmek için sabrı silah belleriz

Bir yiğit musa ve bir asa
Bir yed-i beyza bekleriz
Biz günde bin kere tih çölündeyiz

Cahit ZARİFOĞLU

Tesekkurler minik,

Ülkendeki kuslardan ne haber vardir

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir

Ask celladindan ne çikar madem ki yar vardir

Yoktanda vardan da ötede bir Var vardir

Ben teşekkür ederim.

Seçtiğin şiirler her zaman ki gibi güzel efsunum. Teşekkürler...

Bitmeyen Umut..

Sokaklarda kaldırımlar, kaldırımlarda ben...

Bende seNsizlik, seSsizlikte sen...

Yurumek acılara basarak...

Ve konuşmadan yurumek susarak...

Huzunler dokulur yapraklardan heran...

Yolcusuz yolların yolcusuyum bu yolda...

İşte ben gidiyorum yollar viran...

Mechul bir kul oldum bu handa...

Sitem kokan cümleler var titrek seslerde...

Bu gonulde yas var gitti gidecek elbet...

Bitmeyen bir umut var aglayan gözlerde...

Adım adım yaklaşıyorum bitti bitecek hasret...

Yolumu kaybettim çıkmazlar çıktı önüme...

Ben ölürsem mateme gelmesin söyleyin gülüme...

[b]Gişe Rekoru

Gemi su alıyor kaptan
Kaptan nefes alıyor gemi
Toprağa batıyoruz yavaşça
Giyin ölüm yeleklerinizi.

Filikalar iniyor çukura
Üstüne fatiha ve biraz toprak
Hanımlar çarşıda vitrinlere tapıyor
Degaje kefen beğeniyor sırıtarak.

Ekranın karşısında otobüs beklenir
Bu Zincirlikuyu bu Karacaahmet
Sıraya geçip bilet alıyoruz:
Bu mezar gişe rekoru kırmış Nedamet!
Öncelikle ölenlere yol verin
Utangaç çocuklar gibi sessiz
Smokinsiz bir törendir ölüm
Ceset kadar kimsesiz.

Abdullah Kibritçi

[b]Elma desem
armut demeden sıcak bir mermi
aklımı sıyıracak
içimde saklanan çocuklar
ve bilumum inci boncuk
etrafa saçılacak
mış
gibi…

Abdullah Kibritçi

Nefes Filminde Komutanın Eşine Yazdığı Şiir



Canım sevdiğim…çiçeğim…aşkım…

keşke diyemiyeceğim kadar uzağım artık.
o kadar ısıtmak istedim ki nefesimle sırtını.
Keşke yüreğine en güzel aşk şarkılarını fısıldayabilseydim.
yapamadım aşkım…kelimelerden utandım…
Ellerim ellerini sevdi çiçeğim…
dudaklarım koynunu gözlerim yüreğini…
o güzel içinde güneş saklı yüreğini…

elimden birşey gelmiyor…artık çok geç…
Yolların ortasında gözlerin
gözlerimi esir aldı aşkım…kapatamadım…güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım.
Affet beni…Çevremi saran bulutları dağıtmaya yetmedi rüzgarım…
sesini duyar gibiyim aşkım …

nefesim nefesine nefes katsın istedim ama olmadı.
o küçücük nefesi içine üfleyemedim.olmadı aşkım.
adının fısıldadığı masalları fısıldayamadım nefesine.
Bir varmış bir yokmuşta kaldı fısıldamam ötesini fısıldayamadım…
Güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım…
Nefesim nefesine nefes katsın istedim olmadı aşkım….
O zilin sesini duyduğun ana lanet ediyorum….
Toprağın olmak varken mezar güneş olmak varken gölgen oldum…..
Sen elini uzattığında kalbimi sakladım….
Aşkım seni de yanımda götürüyorum…..
O gittiğim yerde binlerce kez haykıracağım…..
Seni seviyorum çiçeğim…tek aşk vatan aşkı derdim ama bilmezdim benim vatanım senmişsin..
“Umarım güneşli bir gün başka bir nefes daha güçlü üfler yüreğine aşkım ve ben çıkar giderim”

[b]İçe Kapanış

Derdim: yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten kimine gam.


Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil çümbüşte;
Toplasın acı meyvesini nedametin
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.


Bak göğün balkonlarından, geçmiş seneler
Eski zaman esvaplariyle eğilmişler;
Hüzün yükseliyor, güleryüzle, sulardan.


Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi.

Charles Baudelaire


Şiir

MollaCami.Com