Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


A'dan Z'ye Hastalıklar

DIABETES INSIPIDUS (SEKERSIZ DIYABET)


İsim ve belirtilerdeki benzerliğe rağmen bu rahatsızlık şeker hastalığı ile karıştırılmamalıdır İnsülin (hücrelere enerji temin etmek için vücudun glikozu kullanmasını ve korumasını temin eden hormon) yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan şeker hastalığının (diabetes melitus) aksine, şekersiz diyabet (diabetes insipidus) antidiüretik hormon (ADH) yetersizliği nedeniyle ortaya çıkar Bu hormon hipofiz bezinin arka lobu tarafından salgılanırEğer antidiüretik hormon yetersizliği varsa, vücutta su dengesini kontrol olayı kaybolur Uygun sıvı seviyesini korumak için gerekli olan suyu yeniden emmenin yerine, böbrekler suyu dışarı atar

Belirtiler

- Aşırı susama

- idrar miktarının artışı

- Su kaybı, fiziki çöküntü ve düşük tansiyon koma halini ortaya çıkarabilir

Şekersiz diyabet hastalığı olanların yaklaşık yarısında rahatsızlığın nedeni bilinmez Ancak belirtilerin ortaya çıkmasından birkaç yıl sonra bir hipofiz tümörü açıkça görülebilir Kafada herhangi bir yaralanma veya hipofiz tümörleri için herhangi bir yaralanma veya hipofiz tümörleri için herhangi bir ameliyat nedeni ile hipofiz bezlerinde ortaya çıkan zararlar tanımlanabilen nedenler arasındadır

Teşhis

En önemli bulgu idrar artışıdır 24 saatte 5 ila 20 litre idrar çıkarılabilir Gece ve gündüz her yarım saatte bir idrara çıkılır İdrardaki bu artış aşırı su kaybına yol açar, sonuçta deri kuruluğu ve aşırı susama hissi ortaya çıkar

Eğer doktorunuz şekersiz diyabetten kuşkulanıyorsa susuzluk testi yapacaktır Bu testte şahıs birkaç saat susuz bırakılır Bu süre içersinde çıkardığı idrar ölçülür Bu testte, antidiüretik hormonu normal düzeyde olan birinde idrar miktarı azalırken, şekersiz diyabeti olan-da ise idrar miktarı azalmaz Doktorunuz ayrıca su ve tuz dengesini saptamak için kan testleri yapacaktır

Şekersiz diyabet hormon takviyesi ile etkili bir şekilde tedavi edilebilir Belirlenen nedenin (bir tümör veya hastalık) sorunları ortaya çıkardığı durumlar dışında, şekersiz diyabet hastalığı olan bir kişinin normal bir yaşam sürmesi beklenir

Tıbbi Tedavi

Bir burun spreyi şeklinde veya sentetik bir hormonun enjekte edilmesi ile antidiüretik hormon verilecektir Bu hormon tedavisi genellikle yaşam boyunca sürer Ancak bilinen nedenin baştaki bir yaralanma veya herhangi bir ameliyat olduğu durumlarda bir kaç ay ile bir yıl arasında değişen bir süre içerisinde bez normal fonksiyonunu yeniden kazanır hale gelebilir Bu durumda ilaç tedavisi kesilmelidir

Thiazid grubundan diüretik bir ilaç da önerilebilir Diüretiklerin aslında idrar miktarını artırmak için kullanıldığı gerçeğinin yanı sıra, thiazidler bazı kişilerde şekersiz diyabetin tedavisinde etkilidir

Cerrahi Tedavi

Neden hipofız bezindeki bir tümör ise ameliyat veya radyasyon terapisi uygun olabilir

Beslenme

Bazı durumlarda sodyumun kısıtlanmasına yardımcı olduğundan, yemeklerde tuz miktarının sınırlandırılması tavsiye edilebilir

DIFTERI (KUS PALAZI)


Difterinin nedeni olan Corynebacterium diphtheriae bakterisi oldukça tehlikeli bir zehir salgılar Bakterinin salgıladığı bu zehir kalpte ve sinir sisteminde oldukça ciddi bozukluklara yol açar Mikrobun kaynağı hastalar ve bakteriyi taşıyan kişilerdir Genellikle damlacık yoluyla bulaşır Çok ender vakalarda doğrudan temasla geçer Vücudun hemen kabul ettiği bir hastalık değildir Bebeklerde çok ender olarak rastlanır Çocuklarda 2-6 yaş arası çok sık görülür Yaş ilerledikçe hastalığa yakalanma olasılığı giderek zayıflar

Oluştuğu yerlere göre difterinin aşağıdaki çeşitleri vardır:

Burun difterisi

Difterinin bebeklerde en çok görülen şeklidir Bazen çok az ateş yapar Solunum güçleşir En belirgin işareti burun akıntısının iltihaplı ve kanlı olmasıdır Burun difterisi çoğu zaman fark edilmez ve ağır hastalık olması nedeniyle tehlikelidir

Ağız ve boğaz difterisi

En sık görülen difteri şeklidir (yüzde 50) Boğaz ağrısı ve yutkunma güçlüğü ile başlar Bademciklerin üstü ve küçükdil boğazın arka duvarına (ağır seyreden vakalarda ağız dokusuna) kadar uzanan beyazımsı gri renkli lekelerle kaplanır Lekeler, tahta bir spatula ile kazındığında kanama olmaz Boyun lenf bezlerinde şişme görülür

Gırtlak difterisi

Kimi zaman kendiliğinden kimi zaman da boğaz difterisinden yayılarak oluşur Çocuklarda 1-4 yaş arası çok sık görülür Yavaş yavaş sıcak basması, kuru ve boğucu öksürük ve solunum güçlüğü ile başlar Bu belirtiler birkaç gün içinde şiddetlenir Belirtilerin nedeni gırtlak zarındaki şişliklerin difteri pasına dönüşmesidir Eğer gerekli müdahale yapılmazsa solunum yollarında hayati tehlike oluşturabilen sıkışmalar olabilir Solunum güçlüğü giderek artar ve soluk alınırken ıslığa benzer bir ses duyulur Boğaz kasları gerilir Göğüs kafesi ve karın boşluğu zorlanır Çocuklarda morarma olur Yüz soluk, nabız zayıf, kalp atışları hızlıdır Boğulma krizleri ölümle sonuçlanabilir

Göz difterisi

Gözün bağdokusu üzerinde oluşur Göz şişer ve beyazımsı gri renkli bir tabakayla kaplanır Bazı durumlarda göz açılamayacak kadar şişer, gözden kanla karışık iltihap akar Saydam tabakanın zedelenmesi sonuçta kör olma olasılığı vardır

Deri ve yara difterisi: Oldukça tehlikelidir ve belirli bir yara tabakası oluşturarak kendini belli eder

Göbek difterisi : Yara difterisinin göbekte görülen şeklidir

Ortakulak difterisi : Çok ender olarak görülür

Kuluçka devresi: 1-7 gün

Belirtileri

Hastalık ateşle başlar Baş ağrısı, kusma, çocuklarda karın ağrısı olur Belirtileri bakterilerin yerleştiği bölgeye göre değişiklik gösterir

Seyri

Çok hafif geçen durumlarda hasta olan kişiyi fazla sarsmaz ve ateş aşırı derecede yükselmez (38,5 dereceye kadar) Çok belirgin olmayan yutkunma güçlüğü görülür Kimi zaman, difterinin belirgin özelliği olan iltihaplı tabaka bile olmaz Bu takdirde hastalığın hızla yayılma olasılığı vardır, çünkü hastalık teşhis edilemediği için hastanın ayrılması söz konusu olmamıştır

Hastalık sürekli ilerleme gösteriyorsa boğaz, burun ya da gırtlak difterisi vb gibi difteriler ortaya çıkabilir Hastalık seyrinin çok ağır geçtiği durumlarda kuvvetli zehir etkileri görülür Çok yüksek ateş, nabız düzensizliği, huzursuzluk, sürekli kusma, burun ve deride ufak tefek kanamalar, boğazda şişme gibi ağır yan etkiler ortaya çıkar

Difteri bakterilerinin salgıladığı zehir kana geçerse kalp, kan dolaşımı ve sinir sistemlerinde bozukluklar baş gösterir Sonunda kan zehirlenmesinden kaçınılamaz

Hastalığın seyri sırasında en belirgin işaretler şunlardır:

Aşırı solukluk, kusma, nabız atışlarının düzensizliği, soğukluk duygusu, ısı ve tansiyon düşmesi, 2 ya da 3 hafta içinde kalp kaslarındaki iltihaplanma sonucu ani ölüm İyileşme sırasında bile kalp kaslarının iltihabı sonucu ölüm görülebilir Diğer bulaşıcı hastalıklara oranla kalp daha çok etkilenir 2 ve 4 haftalar arasında görülen felçler, sinir sisteminin de hastalıktan ötürü etkilendiğine işarettir Hastalık nedeniyle oluşan felçler hastayı ve ailesini korkutursa da, hastalık teşhisinde yardımcıdır ve çoğu kez birkaç ay sonra felç durumu ortadan kalkar

Tedavi

En iyi ilaç l894te bulunan difteri serumudur Difteri serumu, kanda serbestçe dolaşan zehirli maddeleri yakalar, ama kalp kasları ya da sinir sistemine yerleşmiş olan zehirli maddelere ulaşamaz ve hastalığa neden olan bakterileri öldüremez Bu nedenle difteri serumu mümkün olduğu kadar erken verilmelidir Serumla birlikte penisilin de verilmelidir Penisilin yalnızca difteri bakterilerini yok eder, zehirleri etkileyemez Kan dolaşımının sürekli kontrol altında tutulması çok önemlidir Kalp üzerindeki yan etkisi dikkate alınarak hastanın 8-14 gün süreyle yatakta tutulması gerekir Difterinin her çeşidinde ve kalpteki yan etkilerinde hastanın mutlaka bir hastane tedavisi altına alınması zorunludur

Korunma

Burun ve gırtlak salgılarının bakteriyolojik laboratuvar araştırmasında sonuç negatif alındığında hastalık bulaşıcı niteliğini kaybetmiş demektir Çocuklara difteri aşısı yapılmalıdır Hastalığın bulaşmasını önlemek amacıyla hastanın mutlaka ayrılması gerekir Beklenir bir difteri olasılığına karşı çocuklara serum verilebilir

Difteri aşısı dört haftalık aralarla yapılır İlk aşı, bir yaşına kadar yapılmalı, 2 ve 6 yaşlarında tekrarlanmalıdır Difteri aşısı tetanos aşısı ile birlikte de yapılabilir Hastanın evde tedavi edilmesi halinde, hastaya bakan kişinin hastanın yanına girerken bir maske takması ve oksijen peroksitli suyla gargara yapması gerekli önlemler arasında sayılabilir

Difteride penisilin, eritrosin ve streptomisin kullanılır Ağır vakalarda kortikosteroidler kullanılabilir

DIS KULAK ILTIHABI (EXTERNAL OTIT)


Yüzücü Kulağı diye de bilinir Yüzücü kulağı (External otitis) dış kulak kanalının ısrarlı biçimde tahriş olması ve iltihaplanması halidir Ayrıca bir enfeksiyon da bulunabilir Kanalda cildin kat kat soyulması (egzama) gelişebilir Egzamayı kaşırken cilt çatlar ve kulak kanalını bakteri ve mantar istila eder Kirli suda yüzmek bu hastalığı kapmanın yollarından biridir Kulak salgısı kanaldan temizlenmeye kalkışıldığında, cilt tahriş olur, kaşınır veya yırtılır Bu da o kişinin en gözde "aletiyle" (toka vs) kulağını daha fazla karıştırmasına sebep olur Bir risk daha da vardır 0 da kulak zarını delme olasılığıdır Saç spreyleri ve saç boyaları da kulak kanalını tahriş edebilir Dış otit yüzücü kulağı bazen mantardan kaynaklanır Aspergillus niger en sık görülen mantardır Belirtileri, urukkulosisle aynıdır furunkulosis tekrar tekrar çıbanlar çıkması halidir ve kulak kanalındaki bir tüy kesesinin mikrop kapmasıyla başlar Bu rahatsızlık sık sık tekrar eder Dış otit (yüzücü kulağı) genç yetişkinlerde görülür

Belirtileri

- Dış kulak kanalının kaşınması

- Kulak ağrısı

- Kulakta sarı veya yeşil sarı kötü kokulu cerahat oluşması

- Başın hareketiyle kulakta ağrı duyulması

- Duyma kaybı

Teşhis

Eğer kulağınızda kaşınma,kulağınızın içinde pullanma ya da kulak kanalınızda ağrı varsa, bunlar dış kulak yolu iltihabının göstergesi olabilir Çoğu kez kulaktan dışarı doğru sarımsı ya da sarımsı yeşil bir akıntı olur ve bazen bu akıntıdan sonra ağrı hafifler Eğer iltihap ya da dokudaki şişme kulak kanalını tıkarsa duyma-da bir azalma olabilir

Doktorlar otoskop denen bir aletle kulak kanalına bakarak dış kulak yolu iltihabı tanısını koyarlar Eğer iltihap varsa örnek alınarak laboratuvara gönderilebilir

Çoğu dış kulak yolu enfeksiyonu rahatsızlık duygusu yaratsa da, uygun tedavi edildiklerinde genellikle tehlikeli değildirler Bu enfeksiyon,özellikle şeker hastalarında tedavi edilmezse çevre kemiklere ve kıkırdaklara yayılarak hasar verebilir

Tedavi

Eğer yüzücü kulağı rahatsızlığınız olduğundan şüphelenirseniz, doktora gitmeden önce sancıyı geçirecek bazı şeyler yapabilirsiniz Kulağınızın üzerine ılık (sıcak değil) bir ufak yastık koymak faydalı olur Aspirin veya başka bir ağrı kesici de sancıyı azaltır

Teşhisten sonra doktorunuzun kulak kanalını bir emme aletiyle veya pamuklu çubukla temizlemesi beklenir Bu tahrişin ve sancının geçmesini sağlayabilir Doktor daha sonra çeşitli tedavi metodlarından birini önerebilir Ekseriyetle kortikosteroidli (kaşıntıyı durdurmak ve iltihabı azaltmak için) bir kulak damlası ve bir antibiyotik (enfeksiyon kontrol etmek için) verilir Bazen ağızdan alınan haplar da kullanılabilir Şiddetli ağrı olduğundan ağrı kesici tavsiye edilir İyileşme sırasında kulağa su kaçmamasına dikkat edilmelidir

3 veya 4 gün sonra eğer gözle görülür bir iyileşme olmazsa, doktorunuz ağızdan alınmak üzere antibiyotik verebilir Enfeksiyona neden olan organizma laboratuvar testleriyle belirlenmişse, özellikle onu etkileyecek antibiyotik seçilir Dış kulak iltihabı (yüzücü kulağı) mantardan kaynaklanıyorsa sülfanilamid tozu serpilerek urunkolisisden kaynaklanıyorsa, ağızdan alınan veya kulak damlası şeklinde verilen antibiyotikle tedavi edilir Özellikle neden mantar olduğunda bu durum birçok defa tekrar edebilir

Önlenmesi

Dış otit ekseriyetle önlenebilir Pis suda yüzmeyin Banyodan ve yüzmeden sonra kulaklarınızı kurutun Kulak kanalının rutubetli olması enfeksiyon kapmasını kolaylaştırır Saçınızı boyarken veya saç spreyi kullanırken kulak deliklerinizi kuzu yününden ufak toplarla kulağınızı kapayın Bunlar suyu geçirmez

DISKI TUTAMAMA


Abdest tutamama hali bağırsak hareketlerini kontrol edebilme yeteneğinin kaybolmasıdır Bu bozukluk yetişkin bir kimsede görülürse problem bu durumu yaratan şartlardan kaynaklanır Çocuklarda görülen benzer durum için (Encopresis) kontrol edememe halini doğurabilecek, sebebi tespit edebilmek ıçın doktorunuz size sorular soracaktır

Sorular hapşırmakla, öksürmekle ilgili olabilir, ayrıca bu hal geceleri mi oluyor ve başka ilgili belirtiler var mı? Doktor bunları da öğrenmek isteyebilir Ancak sfinkterinizi (kas) muayene ederek bu bölgedeki adalelerin sağlam olup olmadığını belirleyecektir Doktorunuz ayrıca özel incelemeler de isteyebilir Elektromiografi veya rektal ve anal bölgedeki çeşitli baskıları belirlemek için özel aletlerin kullanılması bu incelemeler içine girer Dışkıyı tutamamak, rektumdaki, anüsdeki veya preanal bölgedeki apsenin veya iltihabın arkasından ortaya çıkabilir Bu bölgede yapılan bir ameliyatın neticesi olabilir Doğum sırasında olabilecek bir yara olaya yol açabilir Özellikle eğer anal sfinkter iyiyse bu hal sinir sistemindeki bir rahatsızlıktan bilhassa omuriliği etkileyen bir bozukluktan sonra meydana gelebilir

Abdest tutamamak genelde yaşlılarda görülür İleri yaşlarda küçük ve büyük abdest kontrol eden kaslar ve bağlar zayıftır ve fiziki rahatsızlardan daha çabuk etkilenirler Tutma kabiliyetinin kaybı yaşlılığın şartı değildir Ayrıca yaşlılarda dışkıların birikip sıkışması da daha sık görülür Genelde kabız kimselerde olur Fakat sıkışan dışkı bağırsağı tamamen tıkamaz ve dışkının sıvı halindeki bölümü geçer ve kontrol edememe halini doğurur

Yetişkinler arasında özellikle eğer anal sfinkter iyi durumdaysa bu problemi halletmek için bağırsakları terbiye etme progr----- başlanabilir Bazen hacim genişletici (kronik kabız) de buna dahildir Doktorunuz tuvalete çıkmak için her gün belli bir süre tuvalette oturmanızı tavsiye edebilir

Bu günün kalan zamanında kontrolü sağlamanızı temin edebilir Su içmeniz ve taze meyve sebze yemeniz de tavsiye edilecektir Bu bazen daha normal dışkı yapmanızı ve daha seyrek dışarı çıkmanızı sağlar

Bazı zaman özellikle eğer sfinkter zedelenmiş ise doktorunuz bir cerrahi müdahale tavsiye edebilir


DIYAFRAGMATIK FITIK


Diyafragmatik fıtık, diyaframda normal olmayan bir açıklığın karın bölgesi içeriğinin bir kısmının göğüs bölgesine doğru taşmasını mümkün kıldığı durumlarda meydana gelir Çok ciddi vakalarda, mide ve barsakların büyük bir kısmı, kalp ve akciğerlerin yer değiştirmesine neden olur

Bu anormallik doğumdan kısa bir süre sonra bebeğin fıtık yüzünden solunum güçlüğü çekmesi ile teşhis edilir Bu durum bebeğin yaşamını tehdit eden bir durumdur ve acilen ameliyat edilmesi gerekir Bununla beraber; çoğunlukla fıtık aylar sonrasına kadar kendini belli etmeyebilir

Geç ortaya çıkan diyafragmatik fıtık semptomları arasında kusma, ağır karın ağrıları, beslenme sonrası rahatsızlık ve kabızlık sayılabilir Kimi zaman herhangi bir belirti ortaya çıkmaz ve problem ancak rutin röntgen çekimleri esnasında keşfedilebilir Eğer doktorunuz bebeğinizde diyaframatik fıtıktan kuşkulanıyor ise, teşhisi desteklemek için röntgen çekimine gerek duyulabilir

Ameliyat gerekli bir tedavi şeklidir Doğduktan sonraki ilk 3 gün esnasında diyafragmatik fıtık teşhisi konan ve hastalıktan ciddi şekilde etkilenmiş olan bebeklerde, ölüm oranı %50 dir Bununla beraber, solunum güçlüğü şikayeti olmayan bebeklerin çoğu hayatta kalmayı başarabilir

DIZ YARALANMALARI


Diz eklemi, bacağınızın üstüne bastığınızda ortaya çıkan darbe etkisini azaltmak için yastık benzeri oluşumları kapsar Bu oluşumlarda yırtılma veya zedelenme ortaya çıkarsa ağrılı diz hastalığı da denilen diz incinmeleri oluşur

Belirtiler

- Dizde ağrı ve şişme

- Dizin sağlam basamaması, sendeleme duygusu

- Bir patlama sesi, bir sürtünme duygusu veya eklemin fiziki olarak kilitlenmesi

- Diz belirli bir pozisyonda sertçe kilitlenirse veya bir travma olayı şiddetli bir ağrı meydana getirip de diz normal fonksiyonunu yapamaz olursa derhal tıbbi yardım sağlayınız

Diz eklemini yaralanmalara duyarlı hale getiren iki önemli faktör bulunmaktadır İlki, dizin konumu, dizi beklenmedik darbelere maruz kalmasına ve sürekli kullanılan bir eklem olmasına neden olmaktadır İkincisi, dizin yapısının karmaşıklığıdır Dizin hareket aralığı, vücuttaki diğer eklemlere benzemez: Bükülme dışında, daha karmaşık hareketleri de yapmamızı sağlar

Teşhis

Bir diz yaralanmanız olduğu zaman, çeşitli pozisyonlarda muayene edilmesi gerektiği için, doktorunuz hareket ettirdiğinde ağrıyı azaltmak amacıyla uyuşturucu bir ilaç verebilir

Dizin dıştan muayenesinden sonra, dizin içindeki yapıların ve oluşan hasarın görülmesi-ni sağlayan testler yapılabilir Geleneksel yöntem diz röntgeninin çekilmesidir Diğer yöntemler arasında, artrografi (eklem boşluğuna boyalı bir madde verildikten sonra röntgen çekilmesi) ve manyetik rezonans (MRI; manyetik bir alana dokunun verdiği yanıtın bir bilgisayar tarafından yorumlandığı, eklem yapısını gösteren yöntem) sayılabilir Artroskopi (eklem boşluğunun, küçük bir kesiden eklem içine sokulan fiberoptik bir boru aracılığıyla incelenmesi) de yapılabilir

Diz incinmelerinin şiddet derecesi farklılık gösterir, bu mafsalın uğradığı hasarın tipine bağlıdır Çoğu diz incinmelerinin sınıflandırıldığı birkaç ana grup vardır Hepsi de mafsalda ağrı ve dengesizlik güçsüzlük meydana getirebilir

Menisküs Yırtıkları

Menisküs dizde, uyluk kemiğinin ucuyla kaval kemiği uçları arasında bulunan yarımay şeklinde bir kıkırdaktır Belirli darbe ve bükme zedelenmeleri ve menisküsde yırtılmaya yol açar ve mafsalda ağrı yapar Bazen zedelenme anında bir ses duyulur

Çoğu zaman bu zedelenme sizin bükülüp kalmanıza yol açacaktır Bazı durumlarda, ayağa kalkıp hatta aktiviteye devam edebilirsiniz, fakat büyük ihtimalle dizdeki bir kıkırdak yırtılması derhal şişmeye ve sürekli ağrıya sebep olacaktır Birkaç haftalık bir sürede iyileşse bile nüksedebilir

Serbest Cisimler

Bazı diz zedelenmelerinde diz kapağının veya kıkırdağın (menisküs) parçaları yerlerinden kopar ve mafsal boşluğunda rasgele dolaşmaya başlar Bunun yaptığı etki bir kapıya kalem sıkışmasına benzer Küçük bir başıboş kıkırdak parçası bile diz mafsalına takılıp mafsalı "kilitleyebilir veya ağrı yapabilir

Tedavi

Diz incinmesi için gereken tedavi her incinmeye göre farklıdır Nispeten küçük diz zedelenmeleri için uygun tedavi yaklaşımı koruma, dinlenme, buz, kompres ve yükseltme olarak özetlenebilir incittiğiniz zaman dizinizi kullanmayı bırakın Şişmeyi sınırlı tutmak için buz ve bandaj (sarma, sıkıştırma kullanın Ağrıyı ve şişmeyi azaltmaya yardımcı olmak için bacağınızı yükseğe kaldırın

Eğer ekleminiz ağır şekilde hasar görmüşse rekonstrüktif cerrahi gerekecektir, belki kemikleri, eğer yerinden çıkmış veya kırılmışsa yerine yerleştirmek için, veya kopan veya yırtılan bağları tekrar yerine bağlamak için çoğu zaman, ufak zedelenmeler için büyük bir yer açmadan küçük bir bölgede yapılan bir işlem olan artroskopi ile tamir edilebilir

Rehabilitasyon

Ameliyattan sonra, ilk iyileşme süresi içinde bir destek aracı, aparey veya alçı uygulanabilir Dizi hareket ettirmenize izin verildikten sonra hareket kapasitesini geri döndürmek ve mafsalın gücünü tekrar kazanması için size bir egzersiz program verilecektir İyileşmenizi bir fizik tedavi teknisyeni veya rehabilitasyon uzmanı gözlemleyebilir

DOLAMA


Dolama, tırnağın çevresindeki derinin yüzeysel bir enfeksiyonu olup en büyük sıklıkla stafilakoklar veya mantar tarafından meydana getirilir Bu durum genellikle bir şeytan tırnağını ısırıp kopartma gibi bir yaralanmanın veya tırnak dibindeki deriyi bir işleme tabi tutmak veya deri itmek gibi hareketlerin sonucu olur

Tırnağa bitişik olan cildin üzerinde kırmızı, şişkin bölge ile kendini gösterir

Bakteriyel dolama genellikle ani ve ıstıraplı bir enfeksiyondur Yüzeysel cerahat dolu kabarıklar belirebilir Tutulan bölgeyi bastırınca cerahat sızıntısı olabilir

Dolamanın bir başka çeşidine mantar enfeksiyonu sebep olur ve bu, şeker hastalığı olan kişilerde ve ellerini uzun süre su içinde bulunduranlarda yaygındır Mantar enfeksiyonları ağır ağır gelişir, fakat inatçı olma eğilimi gösterir Bazen hem bakteriler hem de mantar vardır, böylece daha fazla şişme ve cerahate yol açılır

Akut bir enfeksiyon tırnağın çevresinden ve epidermisten dolaşarak bunların altına işleyip ağrılı bir apse meydana gelmesine yol açar Tırnak dibindeki deri kabarır Tırnak ayrılabilir

Tırnakta bozulma veya renk atması meydana gelir Nadir olmakla birlikte, bu enfeksiyon parmağın içine işleyerek tendon dokusuna yayılabilir Deri boyunca görülen kırmızı çizgiler, bakteriler kanınıza karıştığının işaretidir Eğer böyle bir durum olursa, doktora gidin Teşhis için dolamaya hangi tip mikroorganizmanın neden olduğunu belirlemek amacıyla cerahat kültürü yapılabilir

Tedavi

Sıcak banyolar: Dokuların iltihapla şişmesini azaltmaya yardım edecektir Bunları takiben bir antibakteriyel madde (bakteri enfeksiyonları için) sürülebilir veya eğer bir mantar enfeksiyonu varsa yüzde 1 lik gentian violet solüsyonu kullanılabilir


DUPUYTREN KONTRAKTURU


Bu hastalık adını 19 yüzyıl başlarında yaşamış ve onu tarif etmiş olan Fransız cerrahı Baron Dupuytren den almıştır özelliği cildin altındaki dokunun üstünün sertleşmesidir (palmar fascia)

Belirtiler

- Bir veya birkaç parmağı açamamak,

- Avuç içinde küçük bir şişkinlik veya sertlik

Dupuytren kontraktürü genellikle ağrılı değildir, fakat elde ilerleyen bir deformasyon meydana getirebilir Aynı zamanda ayak tabanında da buna benzer doku sertleşmesi ve çekmesi görülebilir Bu rahatsızlık en çok yüzük parmağı ve küçük parmakta oluşur fakat herhangi bir parmağı, ayak tabanını hatta penisi etkileyebilir

Hastalığın nedeni bilinmemektedir Fakat kalıtım öğesi güçlü görülmektedir Çünkü bu problem aynı ailenin bireylerinde daha fazla görülür Bir diğer ortak özellik, orta yaşlı erkekler olup bazıları alkolik veya epileptiktir Bu bağlantının nedeni bilinmiyor Tek bir travmatik olaya bağlı olma ihtimali fazla değildir

Teşhis

Bu hastalığın teşhisi için fizik muayene genellikle yeterlidir Hasta bölgenin üzerindeki derinin çukurlaşması oldukça karakteristiktir Derinin altında, hareket ettirilemeyen bir doku şeridi de olabilir Bileğin pozisyonundaki bir değişiklik kontraktürü etkilemez

Teşhis koyulduktan sonra, hastalığın ilerlemesini gözlem altında tutmak önemlidir Doktorunuz avuç içiniz aşağı gelecek şekilde elinizi düz bir yüzeye koymanızı isteyebilir Eğer bu durumda parmağınızı açamazsanız, tedavi gerekebilir Testin sonucu negatif bile olsa, zaman zaman bu testi tekrarlamanız gereklidir Sonuç, durumun kötüleştiğini gösterirse, ameliyat yapılabilir

Bu sık rastlanan hastalık, çoğunlukla ağrılı olmamasına rağmen parmakların esnekliğinin gittikçe azalması zaman içinde rahatsızlığa yol açabilir Fakat birçok vakada tedavi gerekmez

Ameliyat gerekli olduğu zaman sıklıkla, normal hareket yeteneğinin tamamı veya çoğu geri dönebilir, yine de, bazı kimselerde rahatsızlık nüksedebilir

Tedavi Ameliyat

Ameliyat, büzüşmüş dokuların çıkarılması ve bazı vakalarda vücudun diğer bölgelerinden alınan derinin bu bölgeye nakledilmesi (gref) ya da diğer cerrahi girişimlerden oluşur El birkaç gün ya da hafta açık pozisyonda parmaklarla birlikte sarılacak ve daha sonra parmak ve el egzersizlerinden oluşan fizik tedavi başlayacaktır

DUSUK TANSIYON (HIPOTANSIYON)


Kan basıncının düşük olması nadir olarak görülen bir durumdur Genel olarak sağlık açısından her hangi bir tehlikesi yoktur; dahası tansiyonu düşük insanların daha uzun yaşasığını ve kalp ve böbrek hastalıklarına daha az yakalandıklarına dair bulgular mevcuttur Bununla birlikte, bazı araştırmacılar tarafından sikulatuvar asteni (dolaşım zayıflığı denebilir) denilen bir hastalık tanımlamışlar ve bunun tedavisine yönelik oalrak, kan basıncını yükselten ilaç geliştirmişlerdir

Tansiyon düşüklüğü olanlarda ani kalkışlar sırasında; hafif bir başağrısı ve zihin bulanuklığı olabilir Bunu engellemenin en iyi yolu pozisyon değiştirirken dikkatli olmaktır

Sürekli yorgunluk ve halsizlik hissedenlerin bazılarında sinirsel kaynaklı tansiyon düşüklüğü olduğu ileri sürülmektedir Bu kişilerde uzun süre ayakta durmaya, egzersize veya sıcak ortamlarda uzun süre kalmaya bağlı olarak ani tansiyon düşmeleri meydana gelmektedir Johns Hopkins Universitesinde gerçekleştirilen bir çalışmada, bu tür rahatsızlığı olanlara bol-tuzlu diyet ve kan basıncını yükselten ilaç vermeyi müteakip hastaların %75 inde, yorgunluk şikayetlerinin ortadan kalktığı gözlenmiştir

Benzer bir durum yaşlılarda da meydana gelebilir Yaşlılarda özellikle yemeklerden sonra kanın sindirim organlarına hücum etmesine bağlı olarak, bir halsizlik hissedilebilir Bu duruma yemek-sonrası tansiyon düşüklüğü adı verilir ve genellikle tansiyonu yüksek olan hastalarda gözlenir Bu kişilerde asıl problem, kan basıncının yüksekliğinden dolayı, göreceli olarak dolaşımda azalmış olan kanın hayati organlardan olan beyne pompalanmasının azalmaya uğramasıdır Eğer böyle bir probleminiz varsa, günde en az 6 bardak su içerek damar içinde dolaşan kan miktarını arttırın ve yemeklerden sonra az bir miktar yürüyün

Kan basıncı düşük olan yaşlılarda ölüm oranının daha fazla olduğunu iddia eden araştırmacılar bulunmakla birlikte, sorunun kanbasıncından kaynaklanmadığını öne sürenler de vardır; bunlara göre sorun kalpten kaynaklanmaktadır ve tedavi edilebilmektedir


EGZAMA

Atopik dermatit oalrak da bilinen egzama, allerjik bir deri hastalığıdır Yeni doğanlarda, çocuklarda ve genç yetişkinlerde sık olarak gözlenir Kaşıntılı, kalınlaşmış, kırmızı alanlarla kendini gösterir ve vücudun değişik yerlerinde olabilir Kaybolup tekrar ortaya çıkabilir ve astım gibi allerjik hastalıklarla birlikte bulunabilir

Tedavide genelde steroidli pomadlar kullanılmaktadır Ancak uzun süre bu tür tedaviler almış ve tedavi olamamışsanız, aşağıdaki tedavi yöntemi sizin için uygun olabilir

- Diyetinizden süt ve tüm süt ürünlerini çıkarın

- Günde iki kez 500 mg kuş üzümü yağı veya bulamıyorsanız 50şer gram kuş üzümü yiyin 12 yaşından daha küçükler için miktarların yarısını verin Buna 6-8 hafta devam edin

- Sizi rahatlatacak herhangi bir yöntem bulun, bu hipnoz olabilir Hipnozun allerjik durumlarda fayda sağladığını ortaya koyan sonuçlar vardır

- Kaplıcalar egzamada son derece faydalı olabilir Bunun için uzun süre her gün kaplıca suyu ile yıkanmanız gerekir Bu süre içerisinde ilaç kullanmamanız daha iyi olabilir

- Sarı sabır bitkisinden elde edilen krem ve nergis losyonu etkilenen bölgelere sürülebilir

- Protein tüketiminizi azaltın, günlük kalori alımınızın %10unu geçmesin Protein kaynağı olarak hayvansal ürünler yerine bitkisel ürünleri tercih edin

- Doğal şartlarda yetiştirilmiş sebze ve meyveleri tüketin, suni gübre ve ilaçlarla yetiştirilen besinlerden uzak durun

- omega-3 yağ asitlerini daha fazla tüketin

- hidrojenize veya kısmen hidrojenize yağlardan kaçının (margarinler, hamburger yağları)

- banyodan sonra sadece kurulanın, derinizi ovalamayın

EKTODERMAL DISPLAZI (Ectodermal Dysplasia)


Deri ve derinin eklerinin (saç, tırnaklar, dişler ve ter bezleri) gelişim bozukluğu ile kendini gösteren kalıtımsal bir hastalıktır Ektodermal displazinin çok sayıda tipi bulunmakla birlikte en sık rastlanılan tipi; X-kromozomuna bağlı olarak geçiş gösteren anhidrotik ektodermal displazidir (terleme yokluğu/azlığı ile birlikte olan tipi) ve sadece erkeklerde gözlenir Otozomal kromozomlara (cinsiyet kromozomları dışındaki kromozomlar) bağlı olarak dominant (baskın) geçiş gösteren diğer bir tipi ise hem erkek hem de kız bebeklerde aynı oranda gözlenir Otozomal dominant tip ile X-geçişli tipde gözlenen şikayetler ve belirtiler aynıdır

Ektodermal displazide, derinin tüm ekleri değişik derecelerde etkilenmiş olabilir Anhidrotik ektodermal displazide ter bezlerinin anne karnında iken gelişmemesi sonucu meydana gelir Etkilenen bebeklerde vücut sıcaklığının kontrolünde sorun vardır ve çok hafif hastalıklarda bile son derece yüksek ve tehlikeli ateş yükselmesi gözlenebilir, çünkü teleyerek ateşin kontrol mekanizması ortadan kalkmaktadır Yetişkin hastalarda ise sıcak ortamlarda bulunmak ve çalışmak zorlaşır

Mukozaların (vücudun iç boşluklarını döşeyen deri) tutulduğu hastalarda burunla ilgili kronik enfeksiyonlar daha sık gözlenir, solunum yolu enfeksiyonları artmıştır ve burundan sürekli kötü kokulu bir akıntı gelebilir Saç telleri çok ince olabilir veya saçta dökülmeler görülebilir Cİlt ince ve rengi açık olabilir Diş gelişimi anormaldir ve bir çok diş eksik olabilir

Bu hastalıktan korunmak için yapılması gereken en önemli şey; ailesinde ektoermal displazi olduğu bilinen anne - babaların hamilelik öncesi genetik danışmanlık hizmetleri için için ilgili bir birime müracaat etmeleridir, hamilelik sırasında hastalığın saptanmasını sağlayacak bir analiz bulunmamaktadır

Belirtiler ve Şikayetler

- diş sayısının az olması

- sivri dişler

- diş çıkmasının gecikmesi

- terleme yokluğu

- gözyaşı yokluğu (nadiren)

- ince deri

- cilt rengi açıklığı

- kötü kokulu burun akıntısı

- sıcağa tahammül edememe

- vücut sıcaklığınd aani yükselmeler

- ince saş telleri

- saç yokluğu

- tırnaklarda şekil bozukluğu (kalınlaşma)

- burunda basıklık

Tanı

Biyopsi ile tanı konur (deri ve mukozalardan örnek alınır)

Tedavi

Ektodermal displazinin özel bir tedavisi yoktur

Tedavide genelde kozmetik yöntemler kullanılır: Takma diş veya protez, saç için peruk gibi çözümler kullanılabilir Gözlerde kurumayı engellemek için sentetik gözyaşı damlaları kullanılabilir Burundaki akıntıları ve enfeksiyon gelişimini engellemek için sık sık bir hekim tarafından burun iç kısmının temizlenmesi gerekebilir

Erken yaşlarda panaromik diş grafisi çekilir Erken aşamada protezlerin kullanılması yüzde yapısal anomalilerin ortaya çıkmasını önleyebilir Daha yeni yöntemlerden biri de protetik dişlerin içine yerleştirildiği kemik implantları kullanmaktır

Vücut sıcaklığının kontrolü sürekli bir problem olabilir; sık sık soğuk su ile duş almak, serin ortamlarda bulunmak ve serinletici spreyler kullanmak gerekebilir Aktiviteler, giysiler, soğutma yöntemleri ve hatta daha serin iklimli bir yere taşınmak gerekebilir

Anhidrotik ektodermal displazili hastalarda atopik ekzema da sıktır ve tedavi edilmelidir Hastaların çoğunun derisi kurudur ve nemlendiriciler kullanılmalıdır Palmoplantar keratoderma varsa keratolitikler kullanılır

Bu hastalıkla birlikte bulunabilecek yarık damak ve dudak, uretral stenoz, vaginal adezyonlar, mukozal ve kutanöz malignite, sindaktili ve diğer yapısal anormallikler için cerrahi tedavi gereklidir Mukozal lökoplaki ve atrofik deri bulunursa malignite açısından; diskeratozis konjenita varsa kan diskrazileri için düzenli izlem gereklidir

Tırnak distrofisi olan hastalarda özel ayakkabı kullanılmalıdır Akut paronişi varsa antibiyoterapi uygulanır

Sonuç

Ektodermal displazi hayat boyu sürecek ve gerekli önlemler alındığında hayatı tehdit etmeden kontrol edilebilecek bir hastalıktır Ancak özellikle vücut sıcaklığının kontrolü konusuna özellikle dikkat edilmelidir

Ateş yükselmesine bağlı havale geçirilebilir, bu konuya özellikle dikkat edilmelidir Ayrıca vücut sıcaklığındaki aşırı yükselmeler beyinde hasara neden olabilir

EPILEPSI (SARA)


Epilepsi (nöbetleri), beyindeki ani elektriksel aktivite artışları sonucu meydana gelen ve beynin normal işlevlerini hasara uğratan bir durumdur Epilepsili hastalar, genelde doğumsal olarak bu hastalığı taşırlar, ancak bazılarında daha sonraki yıllarda (kaza sonrası gibi) gelişebilir Epilepsi ataklarının şiddeti çok değişken olabilir İlk kez gözlendiğinde kesinlikle bir acil servise ve nöroloji uzmanına müracaat etmek gerekir

Epilepsi tedavisinde antikonvülzan adı verilen ilaç grubu kullanılır, bunlar genelde yatıştırıcı etki gösterirler Bunlardan en eskisi fenobatbital ve fenitoindir Şu an için piyasada bu amaçla kullanılan çok sayıda ilaç bulunmaktadır İlaçlarınızı kesinlikle bir nöroloji uzmanının kontrolünde kullanmanız gerekir

Epilepsi için önerilen tedaviye yardımcı yöntemlerden birisi ketojenik diyettir Bu diyet yüksek oranda yağ, az miktarda karbohidrat ve protein ile sınırlı miktarda sıvı içerir Bu diyet vücutta keton cisimlerinin artmasına yani ketozise neden olur Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte bu durum (ketozis) epilepsi ataklarının sıklığını ve oluşumunu azaltır Özellikle 1-10 yaş arasındaki çocuklarda ve ilaçlarla yeterli derecede tedavi edilemeyen (ilaçlardan fayda görmeyen) hastalarda etkilidir Yetişkinlerde ve adölesan dönemde etkin olmadığı gözlenmiştir

Aşağıda epilepsi hastalarının tedavilerine yardımcı olabilecek bazı öneriler sunulmuştur, ancak BU YÖNTEMLERDEN FAYDA GÖRSENİZ BİLE KESİNLİKLE HEKİMİNİZE DANIŞMADAN İLAÇALRINIZI BIRAKMAYI VEYA İLAÇ DOZUNU DEĞİŞTİRMEYİN

- uyarıcı özelliğe sahip tüm alışkanlıklarınızı bırakın: tütün, kahve, kola, çikolata gibi

- yemeklerle birlikte hergün 3 kez 500 mg kalsiyum ve 250 mg magnezyum alın Bunlar sinirlerin aşırı uyarılabilirliğini azaltmaya yöneliktir

- vitamin - E alın bu konudaki çalışmalar yetersiz olmakla birlikte, fayda sağladığı hastalar bulunmaktadır önerilen doz 40 yaş altındakiler için 400 IU / gün, daha yaşlılar içinse günde 800 IU dir

- solunum egzersizleri ve stres kontrol egzersizleri yapın

- bu yöntemler muhtemelen ilaç kullanma gereksiniminizi ortadan kaldırmayacaktır, ancak uzun sürede ilaç dozunu azaltmanıza yardımcı olacaktır


FARENJIT


Farenks (Pharynx) bademciklerle ses kutusu arasında kalan kısımdır Dolayısıyla farenjit boğaz ağrısı denilen hastalığın başka bir adıdır Bu akut veya kronik olabilir Akut farenjite sebep ya bir bakteri (beta-streptococcus) veya bir virüstür Beta-Streptococcus hastalığına strep throatı adı da verilir Kronik şekli sürekli sinüs, akciğer veya ağız enfeksiyonundan olabilir ve sinüslere yayılır

Belirtiler:

- Boğaz ağrısı,

- Yutma güçlüğü,

- Ateş

Ayrıca çok alkol, sigara veya kötü, dumanlı hava solumak da başlıca sebepleri arasındadır

Teşhis

Boğazınız kızarıp şişerek, yutkunmayı ve bazen soluk almayı bile zorlaştırabilir Cerahat da görülebilir Boğazınızda yanma hissedebilirsiniz Bu belirtiler birkaç günden fazla sürerse doktorunuza başvurun

Doktorunuz boğazınızı muayene edecek ve enfeksiyon etkeninin bir bakteri olup olmadığını belirlemek için, laboratuvara gönderilmek üzere bir kültür örneği alacaktır Ayrıca burun ve solunum yolları enfeksiyonu gibi diğer hastalıklar yönünden de muayene edecektir

Tedavi

Çoğunda tedavi gerekmez Ancak bakterinin yaptığı farenjit için antibiyotik verilebilir Virüs nedeniyle olanlarda antibiyotiğin yararı olmaz

Bol bol dinlenmeli, aspirin veya benzer bir ilaç olmalı ve günde birkaç kez ılık tuzlu suyla gargara yapmalısınız Pastiller de rahatlatabilir

Yumuşak yiyecekler yiyerek boğazınızı tahrişten kaçınabilirsiniz

FIBROZ DISPLAZI


Bir ölçüde Paget hastalığına benzeyen fibröz displazide kemik dokusunun anormal kistik büyümesi söz konusudur Bu hastalıkta kemik dokusu daha çok fibröz yapıdadır Nedeni bilinmeyen bu hastalık genellikle ilk çocukluk döneminde ortaya çıkar ve birden fazla kemiği etkileyebilir Fibröz displazinin bir tipi, kızlarda erken cinsel olgunlaşma (Albright sendromu) ile birlikte görülür

Belirtiler

- Özellikle bacağın alt bölümünde kemik ağrısı,

- Yürüme zorluğu,

- Nadir olarak kırıklar ve birçok kemikte şekil bozukluğu,

- Çoğu kez herhangi bir belirti vermez

Teşhis

Fibröz displazinin varlığı, kemik röntgenleri ve biyopsi yapılarak kemik dokusundan alınan örneğin laboratuvarda incelenmesi ile doğrulanır

Tedavi

Fibröz displazi tedavi edilebilen bir hastalık değildir, ancak kemiklerdeki aşırı fıbröz büyüme ameliyatla çıkarılabilir Kemik grefi de (başka bir kemikten alınan dokunun etkilenen bölgeye yerleştirilmesi) gerekli olabilir

FITIKLAR


Çoğu kimse fıtığı ağır kaldırmanın bir neticesi olarak düşünür Esasında fıtığın genel olarak belirli bir nedeni yoktur Herhangi bir kimse hatta yeni doğmuş bir bebeğin bile fıtığı olabilir Karın içi organlarımız ince bir kas örtüsüyle yerlerinde tutulurlar Bu organlardan birinin herhangi bir kısmı bu kas örtüsünün zayıf bir yerinden dışarı çıkar ve fırlarsa veya bu kas duvarını yırtarsa, fıtık oluşur

Belirtileri

- Eğilirken veya bir şey kaldırırken rahatsızlık duymak;

- Kasıkta hassas bir kitle bulunması

Karın bölgesini etkileyen üç tip fıtık vardır Kasık (inguinal) uyluk (femoral) ve göbek (umblikal) fıtığı Başka bir fıtık da hiatal fıtıktır Bu da diyaframın yemek borusuna açılan deliğinden (midenin bir bölümünün) fırlamasıdır Eğer sıkışan bağırsak parçasına kan gitmezse buna bağırsak düğümlenmesi denir

Kasıkta Görülen Fıtık

Erkeklerde fıtık ekseriyetle testise uzanan sperm kordonunun karından çıkıp skrotuma (torba) girdiği yerde belli olur Bu geçitteki (halka) bağ dokusu (dış kasık bağı) zayıflarsa, bağırsağın bir bölümü buradan dışarı çıkabilir ve kasık bölgesinde bir kitle oluşturur Bu doğrudan (direkt) kasık fıtığıdır

Karından çıkan bir bağırsak kitlesi sperm tüpünün yolunu izleyip skrotumdan (torba derisinden) içeri girerse buna dolaylı (endirekt) kasık fıtığı denilir Bu fıtık çok sancılı olabilir ve skrotumu şişirebilir Bu iki tür fıtık erkeklerde görülen her 5 fıtığın dördünü oluşturur Kadınlarda kasık fıtığı az görülür ve karından mesaneye idrar yolu geçitleri saran dokularla bir araya geldiği yerde meydana gelir

Uyluk Fıtığı

Özellikle şişman veya hamile kadınlarda görülür ve uyluğun üst kısmındadır Ana kan damarlarını (uyluk arteri) bacağa taşıyan kanalda oluşur Bu fıtık ekseriyetle kasıkta görülen fıtıktan biraz aşağıdadır Uyluk fıtığının düğümlenmesi olasılığı diğer bütün fıtıklardan daha fazladır

Göbek Çevresi Fıtığı (Paraumilical Hernia)

Bu tür fıtığa çok daha az rastlanır Göbeği saran karın duvarındaki zayıflık nedeniyle göbekte bir kitle meydana çıkar Bazı yeni doğmuş bebeklerde buna benzer bir problem görülür ve ona göbek fıtığı denir Bu türde bağırsağın bir kısmı bir kısmı kanına dönmek yerine göbek kordonunda kalmıştır

Kesi Yeri Fıtıtı (Incisional Hernia)

Cerrahi bin müdahaleden sonra gerektiği gibi eski halini almayan bir karın duvarı fıtık yapabilir Bu tip fıtıklar genellikle az problem yaratır Fakat bağırsakların bir bölümü fıtıktan dışarı çıkıp rahatsızlık verebilir

Baskı yapılarak karın duvarından geri (içeri) itilemeyen fıtıkların sıkışmış ve düğümlenmiş olması mümkündür

Tedavi edilmezse, düğümlenmiş ve sıkışmış olan kısım dolaşan taze kandan oksijen alamaz Neticede kangren olur Bu da hayatı tehlikeye atan ve derhal ameliyat gerektiren bir durumdur

Tedavi

Ameliyat : Birçok fıtık için en iyi tedavi fıtığı ameliyatla karına geri itmek ve karın duvarındaki zayıf adaleyi dikmektir Ameliyattan aşağı yukarı bir ay sonra güç gerektiren normal hareketlerinizi yapmaya başlayabilirsiniz

Diğer Tedaviler

Korsa giymek kabul edilebilir bir fıtık tedavisi şekli değildir Doktorunuz ameliyattan önce problemin ilerlemesini önlemek üzere korse giymenizi isteyebilir Bu kalıcı bir çare değildir

FOLIK ASIT EKSIKLIGI


Folik Asit Eksikliği Erkeklerde Kısırlığa mı Neden Oluyor ?

Vitamin B9 olarak da bilinen Folik asit, özellikle sebzelerde, portakal suyunda ve tahıllarda bulunuyor Bugüne kadar folik asitin, özellikle hamilelik döneminde bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişimi için olan önemi üzerinde durulmakta idi

Ancak Kaliforniyalı araştırmacılar folik asit ile ilgili yaptıkları bir çalışmanın sonucunu açıkladıklarında, bu vitaminin farklı bir rolü üzerinde de durulmaya başlandı Araştırma sonuçlarına göre erkeklerde genelde kısırlıkla birlikte olan sperm sayısı azlığı durumunda aynı zamanda folik asit (bir tipi) eksikliği de bulunduğu saptandı

Araştırmacılardan Lynn Wallock (Oakland Araştırma Enstitüsü Çocuk Hastanesinde araştırma görevlisi), yaptığı açıklamada sonuçların erkek üreme sağlığı açısından önemli olduğunu gösterdiğini belirtti

Ancak Kaliforniya Üniversitesi üroloji bölümü öğretim görevlilerinden Paul Turek, sperm sayısının erkek üreme yeteneğinin ancak bir kısmının göstergesi olduğunu belirterek söz konusu çalışmada incelenen sperm sayısı düşük erkeklerin çoçuk yapıp ypamadıklarının incelenmediğini ve erkeğin üreme yeteneği bakımından normal olması için mutlaka normal sperm sayısına sahip olmasının gerekli olmadığını söyledi

24 sigara içen ve 24 sigara içmeyen erkeğin incelendiği çalışmada aynı zamanda, düşük folik asit seviyesinin sperm içindeki DNA bozuklukları ile de ilişkili olabileceği saptandı Wallock, bu durumun bebeklerdeki doğumsal defektlerle ve yavrunun ileri yaşlarda orataya çıkabilecek kanser hastalıkları ile de ilişkili olabileceğini söyledi Çalışmanın tamamı Fertility & Sterility dergisinin son sayısında yayınlandı

Wallock, "Bazen sperm sayısını normal düzeyde saptayabiliriz, ancak sperm içindeki DNA hasarlı olabilir Sperm hücresi DNA içeriden bir paket taşıyıcısıdır Taşıyıcı paketi çok iyi bir şekilde yerine ulaştırabilir, ancak paket açıldığında içindeki DNA nın hasarlı olduğu ortaya çıkar" dedi Ancak bu tespit de öncekiler gibi eleştirilere maruz kaldı

Turek, bu çalışmanın folik asit düzeyi ile doğumsal defektler arasındaki potansiyel riski ortaya koyamayacak kadar basit olduğunu belirtti ve bu çalışma ile tür spekülasyonları ortaya atmanın erken olduğunu söyledi

Oregon Sağlık Bilimleri Üniversitesinden Peter Sutovsky, bu çalışmanın gereksiz yere bazı sigara içenlerin çocuklarına kanser bulaştıracakları (geçirecekleri) korkusuna yol açabileceğini söyledi Ve bu çalışmada sigara içenlerde sadece bir folik asit tipinin eksikliğinin saptandığının altını çizdi

Çalışmadaki sigara içenlerin sigara içmeyenlere göre daha yüksek sperm sayılarının olduğuna dikkat çeken Sutovsky, sigara içenlerin spermlerinde DNA hasarı bulunma oranının daha yüksek olmasından dolayı vücudun üretkenliği koruyabilmek için daha fazla miktarda sperm ürettiğini ortaya attı

Bu üç araştırmacının konu üzerindeki birleştikleri ortak konu ise, erkek üreme sağlığının devamı için iyi bir diyetin gerekli olduğu

Turek, kısırlık problemi olan erkeklerin iyi yemeleri, iyi uyumaları, streslerini azaltmaları ve vücutlarına bir mabet yeri gibi özenli davranmaları gerektiğini söyledi "İyi üreme sağlığı iyi bir beden sağlığı ile mümkündür" dedi

Wallock, erkeklerin her gün 5-9 porsiyon sebze ve meyve yemeleri gerektiğini söyledi 1998 yılında devletin aldığı kararla belirli yiyeceklerin foli asit ilave edilerek güçlendirildiğini ve çoğu erkeğin yeterli miktarda folik asit aldığını belirtti Bununla birlikte folik asit ilavesinin tam etkisinin bilimediğini söyleyen bayan araştırmacı, yüksek miktarda alkol alan, bazı mide ve barsak rahatsızlıkları bulunan ve kanser tedavisi için antifolat ilaçlar kullanan erkeklerin besinlerdeki folik asitten yeterince faydalanamayacaklarını iave etti

Ne Yapmalı ?

Eğer bebeğiniz olmuyorsa (erkek veya dişi olmanız farketmez) yediklerinizi gözden geçirin Wallock, bu küçük çaplı araştırmanın bile beslenme ile erkek üreme sağlığı arasında olası ilişkiler olabileceğini gösterdiğini söyledi ve folik asit yemek konusunda da aşırıya kaçmamak gerektiğini, çünkü nadir de olsa aşırı folik asit tüketiminin hastalığa neden olabileceğini söyledi


GALAKTORRHEA


Normal olarak, sadece doğum yaptığınızda veya 1-2 gün evvel süt salgılarsınız Eğer bunun dışında memelerinizden süt sızarsa olağan dışı bir durumunuz var demektir; buna galaktorrhea (Yunanca gala: süt, rhoia: akıntı) denir Araştırmacılar vakaların yüzde 50 sinde sebebin bulanamadığını, yüzde 25 de sebebin, prolaktinma denilen bir tür hipofiz tümörü olduğunu söylemektedirler Bu tümör genellikle selim olmasına karşın, süt üretimini düzenleyen prolaktin hormonu salgılar kalan yüzde 25te galaktorrhea çeşitli nedenlere bağlı olabilir (Örneğin, hipertiroidizm belirtisi veya bir ilacın yan etkisi), Galaktorrhea ya sebep olan ilaçlar methildopa (yüksek tansiyon için kullanılan bir ilaç), phenotiazinler (bir müsekkin grubu) depresyona karşı çeşitli ilaçlar ve dekstroamfetamin içerirler

Belirtiler

- Genellikle her iki meme başından beyazımsı veya yeşilimsi akıntı;

- Amenore ile birlikte olabilir

Teşhis

Doktor memenizi ve (bazen kanserle birlikte görülen kanlı akıntı olmadığından emin olmak için) memeden gelen sıvıyı inceleyecektir Tıbbi olarak tarihçeniz, galaktorrheanın aldığınız bir ilacın yan etkisi olup olmadığını aydınlatır Prolaktin seviyenizi belirlemek için kan testleri ve hipotalamus ve hipofizin CT scani (bilgisayarlı tomografi) yapılabilir

Galaktorrhea bir hipofiz tümöründen kaynaklanmadığı takdirde sağlığınızı tehdit etmez Bu cins tümörler yavaş gelişir ve bazıları sonunda olduğu gibi kalır Çoğunlukla ilaçla tedavisi başarıyla sonuçlanır Eğer başarısız olursa ameliyat veya radyoterapi kullanılabilir

İlaç Tedavisi

Hipotiroidizm için tiroksin verilir Hipofiz bir tümörünüz varsa veya testten galactorrhea için hiçbir izahat alınamıyorsa, doktorunuz muhtemelen tümörü küçültebilmek, prolatin seviyesini düşürebilmek için bromokriptin verecektir Bromoktriptin, çoğunlukla belirlenmeyen bir sebepten de olsa, galaktorrhea yı tedavi eder

Ameliyat

Büyük bir hipofiz tümöründe ameliyat gerekli olabilir Çünkü bu tümörler yeniden gelişebilirler Uzun süreli bir bromokriptin tedavisine veya radyoterapi ye ihtiyacınız olabilir

GANGLION


Ganglion, cildin altında beliren bir şişliktir, genellikle el bileğinde olur fakat bazen ayağın üst kısmında veya bileğin (el) iç tarafında veya parmaklarda olabilir

Belirtileri

- Bilekte bir şişkinlik

- Bu şişkinlikle birlikte ağrı, özellikle bilek açıldığı veya eğildiği zaman bulunabilir fakat genelde bu şişlik ağrısızdır

Bir mafsal veya tendon içine sızmış olan koyu bir sıvının birikmesinden meydana gelir Genellikle dokunulduğunda esnektir ve çeşitli büyüklüklerde olabilir

Teşhis

Bir fizik muayene yapıldıktan sonra, başka sorunların varolmadığından emin olmak için bazı testler ve röntgen gerekebilir Teşhisi doğrulamak için bazen ultrason incelemesi yararlı olur

Esas itibariyle zararsızdır Fakat bileğinizde veya ayağınızda bir şişlik fark ederseniz, habis bir tümör gibi diğer nedenleri saf dışı bırakmak için bir doktora danışın Eğer ganglion ağrılıysa doktorunuz ameliyat veya diğer yollarla rahatlama sağlayabilir fakat çoğu durumlarda bu zararsız küçük şişlik tedavi gerektirmez ve yaşayışınızı etkilemez

Tedavi, Ameliyat

Doktorunuz ganglionu birkaç yerden iğneyle deldikten sonra üzerine basınç uygulayarak patlatabilir veya içindekileri iğneyle çekebilir Çoğu vakalarda ameliyat gereksiz görülür fakat gangliyon ağrılı ise ve direnaja cevap vermiyorsa cerrahi olarak çıkartılabilir

GILBERT HASTALIGI


Doğumsal ve ailevi bir hastalıktır Nadiren görülür Hafif olan olgularda hastalığın farkına varılmaz Mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte, karaciğer hücreleri kandaki bilirubini alamamaktadır Bazı hastalarda karaciğer içerisine giren bilirubinin ancak bir kısmı konjüge hale çevrilebilir Bu durumda indirekt bilirubin 10 mg a kadar çıkabilir

Hafif derecede bilirubin artışı ile seyreden bir hastalıktır Serumda indirekt bilirubin değerlerinin arttığı gözlenir Toplam bilirubin düzeyi 2-5 mg civarındadır

Doğuştan olmakla birlikte, 15-45 yaşlarında ve erkeklerde sık olarak görülür Zararsız bir sarılık türüdür

Hastalarda bilirubinin arttığı dönemlerde hafif bir halsizlik, bulantı ve karın üst kısmında ağrılar meydana gelebilir Karaciğer ve dalakta büyüme olmaz

Karaciğer testleri ve SGOT, SGPT değerleri normaldir Karaciğer biyopsisi normaldir Hemolitik anemi hastalığı ile karışabilir, ancak kan sayımı ile kolayca ayırt edilebilir

Hastalık şiddetlenme ve hafifleme şeklinde seyreder Yorgunluk, açlık, heyacan ve üzüntülerin sarılığın ortaya çıkışında ve alevlenmesinde etkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır

Tedavi gerektirmez, sarılık bir kaç günde kendiliğinden kaybolur Uzun süren sarılıklarda barbitüratlar verilebilir

GLOKOM (KARASU)


Göz duvarının iç yüzeyi bir basınç altındadır Bu durumu, kabaca, gözkapakları kapalıyken gözün üzerine iki parmakla basarak saptamak mümkündür Göz doktorları özel aygıtlar yardımıyla bu basıncı kesin olarak saptayabilirler Basıncın sürekli artmasına glokom ya da karasu adı verilir Genellikle gözlerin ikisi birden bu hasta1ığa yakalanır Hastalık, görme sinirlerinin zedelenmesine ve görüş açısının daralmasına neden olur Göz içindeki basıncın artması, başka göz hastalıklarında da görülebilir Fakat çoğu zaman tamamen sağ1ık1ı gözleri yakalayan bir hastalıktır ve sinirsel etkenler büyük rol oynarlar

Belirtileri:

İki tür glokom vardır Basit glokom, krizlere neden olmaz, ama görme güçlükleri hastayı doktora gitmeye zorlar Ameliyatlar bu durumda etkili olmaz ve çoğu zaman muhtemel bir kör1üğün önüne geçilemez iltihaplı glokomda geçici göz kararmaları, gözlerin önünde renkli daireler görülmesi, hafif baş ve göz ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkar Şiddetli ve tek yanlı baş ağrısı, göz boş1uğunda dayanılmaz basınçlar yapar Alında, diş1erde, yanaklarda zonklama ve görme güçlükleri glokom krizlerinde ortaya çıkan şikayet1erdir Göz akları kriz sırasında kanlı ve suludur Kornea tabakası dumanlı, gözbebekleri büyük ve sabittir

Seyri:

Glokom krizleri günlerce ya da haftalarca sürebilir Krizler ne kadar uzun sürer ve ne kadar sık görülürse hasta1ığın iyi1eşme ~ansı da o kadar azalır Bazen bir tek kriz kör1üğe yol açabilir Krizler arasında tüm belirtiler sürebilir ya da iltihaplı bir durum olabilir

Tedavi:

Erken tedavi şarttır Eğer bir iyi1eşme olmazsa ameliyat gerekebilir Önemle üzerinde durulması gereken konulardan biri de genel tedavidir Heyecan ve ruhsal zorlamalardan kaçınmalı, hafif giysiler giymeli, giysinin yakaları boğazı sıkmamalıdır Yere doğru eği1erek ça1ışma1ardan, ağır kaldırma ve ağır eşya taşımaktan kaçınmalıdır


GRIBE KARSI HAZIRLIKLI OLUN


Grip mevsimi yaklaşıyor Özellikle aşı üreticisi firmalar tarafından grip aşısının gerekliliği üzerinde yoğun olarak durulmakla birlikte, risk gruplarına ve iş gücü kaybının büyük sorunlara yol açabileceği mesleklerde çalışanlara aşı yapılmasının faydalı olacağı söylenebilir

Bazı uzmanlara göre, "öldürücü" bile olabilen gripten korunmanın tek yolu, her yıl aşı olmak Ancak aşı bir yıl öncesinin en yaygın hastalık yapan 3 grip virüsüne karşı oluşturuluyor bu nedenle tam bir koruma hiç bir zaman gerçekleşemiyor Aşının yararlı olması için salgın başlamadan önce yapılması gerektiğini, uygun başlangıç zamanının ise Eylül – Ekim ayları olduğunu belirtiyor

Grip virüslerinin neden olduğu akut bir solunum sistemi hastalığı olan grip, alt ve üst solunum yollarını tutarak, genellikle ateş, baş ağrısı ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösteriyor Bu hastalıkla, geçmişte çeşitli yollarla savaşılmasına rağmen gribin henüz tam anlamıyla tedavi edilmediği bilinen bir gerçek Halen gripten korunma yollarının başında ve en etkili yöntem olarak aşılanma geliyor

Toplumdaki her yaştan bireyin aşılanabileceğini, ancak risk grubundaki kişilerin, sağlık çalışanlarınının, risk grubu bakıcılarının ve aile yakınlarının aşılanmaları gerektiğine dikkat çeken uzmanlar buna karşın yumurta alerjisi olanlara grip aşısı yapılamayacağı konusunda uyardı

Aşılama gribe bağlı ölümlerde azalmayı sağlamanın yanısıra işe ve okula devam sürelerindeki kayıpları ve ilaç harcamalarını belirgin şekilde azaltıyor Son yıllarda grip aşısı yaptıranların sayısında hızlı bir artış gözleniyor 1989 yılında dünyada grip aşısı yaptıranların oranının yüzde 33’den 1997’de 655’e yükselmesi dikkat çekiyor

GRİP NEDİR?

Grip, Influenza denilen virüsün, solunum yoluyla insan vücuduna girerek özellikle sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başında salgınlara neden olduğu bir infeksiyon hastalığıdır

Grip enfeksiyonu toplumun yüzde 1’ini etkileyen önemli bir sağlık sorunudur Toplumun yüzde 10’undan fazlasını etkilemesi ise bir grip salgını anl----- geliyor Grip, tüm dünyada, işe devamsızlığın yüzde 10’undan sorumlu enfeksiyondur

Grip, daha önceden de bilinmesine rağmen aslında 1918 yılında yol açtığı büyük salgınla gündeme oturmuş bir hastalıktır İspanyol gribi nedeniyle 1918 yılında yaklaşık 20 milyon kişi öldü Daha sonra da daha ufak çapta salgınlar görüldü Örneğin, 1957 yılında Asya gribi diye bilinen, 1968 yılında Hong Kong gribi diye bilinen grip salgınları oldukça büyük sayıda insan topluluklarını etkiledi

1957-1985 yılları arasında ortaya çıkan 16 salgının her birinde ABD’de 10 bin-40 bin arasında ölüm vakası kaydedilmiştir

NASIL BULAŞIR?

Grip de nezle gibi, hasta kişilerin bulunduğu ortamlarda, hapşırma ve öksürme yoluyla ve virüs bulaşmış ellerle temas (örntokalaşma) sonrasında kolaylıkla bulaşır

Enfekte olanlar enfeksiyon başlamadan 2 gün öncesinden başlayarak semptomlar başladıktan 7 gün sonrasında kadar virüs yayarlar Bu süre içinde duyarlı kişiler için enfekte olma riski yüksektir Dünya nüfusunun tahmini olarak yüzde 10’u ila yüzde 20’si her yıl gribe yakalanmaktadır

RİSK GRUPLARI

Küçük çocuklar ve 65 yaşından büyük olan kişiler en önemli risk grubunu oluşturmaktadır

Bunların dışında uzmanlar özellikle;

*Şeker hastaları

*Astım ve kronik akciğer hastalığı olanlar

*Transplantasyonlu organ nakli yapılmış hastalar

*Böbrek hastaları

*Bakımevlerinde ve huzurevlerinde kalanlar

*Bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi gören kişiler

*Anne adayları (gebeliğin 3 ayından sonra)

*6 aylık veya daha büyük bebeklere de grip aşısı yaptırılması gerektiğini kaydediyorlar

Yapılan analizler sonucunda Türkiye’de bu gruptaki hasta sayısının 10 milyon olduğu belirlenmiştir

GRİP HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

*Ateş

*Titreme

*Baş, sırt, kol ve bacaklarda ağrı

*Boğaz ağrısı ve kuru öksürük

*Halsizlik

*İştah kaybı

*Kas ve eklem ağrısı

*Bulantı

*Gözlerde yanma

*Burun aktıntısı

Grip, solunum hastalığı veya diğer kronik rahatsızlığı olanlarda çok ciddi durumlara yol açabilir

GRİP, BAŞKA HASTALIKLARA NEDEN OLABİLİR Mİ?

Bütün üst solunum yollarında infeksiyonlara neden olan virüsler gibi, influenza, yani grip etkeni olan virüsler, sadece gribal infeksiyon tablosuyla sınırlı kalmaz;

*Farenjit

*Larenjit

*Sinüzit

*Orta kulak iltihabı da yapabilir

Sağlıklı insanlarda grip, 1 hafta içerisinde kendiliğinden iyileşir Ancak bazı kişilerde, örneğin kronik hasatalık nedeniyle vücut direnci zayıf durumda olanlarda, kalp-akciğer hastalığı olanlarda, yaşlılarda, şeker hastalarında, pnömoni (zatürre), meningoensefalit (beyin iltihabı), miyokardit (kalp kası iltihabı) gibi ciddi ve ağır seyredip ölümle sonuçlanabilecek hastalıklar görülebilir

GRİBİN EKONOMİK VE SOSYAL SONUÇLARI

*Üretkenliğin kaybedilmesi ile ortaya çıkan işgücü kaybı

*Küçük çocukların anne ve babalarından çocuklara geçebilecek enfeksiyon riski

*Çalışanların işlerine gidememelerinden kaynaklanan ekonomik maliyetler

*Yalnız yaşayan çocuklu kadınların hem işlerinden kalmaları, hem de çocuklarının karşı karşıya kaldıkları riskler

KORUNMA YOLLARI

Gripten korunmanın en başta gelen yöntemi grip aşılarıdır Grip aşısı, özellikle hastalığa yakalanma ve sonrasında oluşabilecek hastalıklar yönünden risk taşıyan Yüksek Risk Grubu dediğimiz kişilere faydalıdır

Her yıl Eylül sonu - Ekim aylarında tek doz şeklinde yapılmalıdır Aşı ile koruyuculuk sağlıklı kişilerde %80 lere varmaktadır; yaş ilerledikçe koruyuculuk %50 - 60 lara inmekle birlikte hastalığın hafif geçirilmesi sağlanmaktadır

Aşı uygulaması, erişkinlerde omuz kası içine veya cilt altına, 2 yaşın altındaki çocuklarda uyluğun ön-yan kısmına bir sağlık görevlisi tarafından yapılmalıdır Her sene aşı içeriği değiştiğinden kişi o sene üretilen aşı ile aşılanmalıdır Bu şekilde yapılan aşı, 1 yıl kadar gripten koruma sağlar Aşı, embriyonlu yumurta kesesinden elde edilmektedir; bu nedenle yumurta allerjisi olanlar kullanmamalıdır


GRIP ve NEZLE


Grip mi yoksa nezle mi oldugunuzu nasil anlarsiniz ?|iki hastalik arasindaki farklar ve korunma yollari aSagida belirtilmiStir:|Grip:|Grip ve nezle ayni yollardan kiSiden kiSiye geçer Hastalarin öksurup aksirmasindan havaya mikroplu su damlaciklari dagilir ve bunlar diger kiSilere solunum yoluyla geçer Ancak grip, nezleden daha yaygindir Bazi kiSilerde, özellikle 65 yaSin ustunde olanlarda zaturree gibi ciddi sorunlara yol açabilir Kalp hastalarinda ölume neden olabilir|Belirtileri:|Grip ateS, titreme, kaslarda agri, agizda ve bogazda kuruluk, baS agrisi, öksuruk ve yataktan kalkamayacak derecede bitkinlik ve uyuma hissi ile kendini gösterebilir Bazi kiSilerde kusma görulebilir Genellikle 7-10 gun surer|Korunma Yollari:|Grip bir çogumuzu ciddi olarak etkilemese bile bazi kiSiler için hastalik tehlikelidir ve bu kiSilerin her yil gribe karSi aSi olmalari gerekir Bunlar arasinda: - 65 yaSin uzerinde olan kiSiler - Astim dahil kronik akciger hastalari - Kalp ve böbrek hastalari ve - BagiSiklik sistemini zayiflatan ilaçlari kullanan hastalari sayabiliriz Her zaman kendinizi saglikli hissetseniz bile eger risk grubu içinde iseniz, doktorunuzdan size aSi yapmasini rica etmelisiniz ASi, size grip mevsimi baSlamadan önce bagiSiklik sisteminizi takviye etmeniz için olanak verecektir Grip aSisi, yaSli kiSilerle veya bagiSiklik sistemi zayiflamiS kiSilerle ilgilenen saglik görevlileri için de tavsiye edilir Grip aSisi, gebe kadinlar ve yumurtaya alerjisi olan kiSiler için uygun degildir Gribi önlemenin diger yolari arasinda gripli kiSilerden uzak durmak, öksurenlerin ve aksiranlarin bulundugu kalabalik yerlere gitmemek ve bulunmamaktir Bazen mikroplar vucudumuza ellerimizden geçtiginden, ellerimizi xxx xxx yikamak faydali olabilir Olabildiginiz kadar saglikli olmaya çaliSin, sigara içmeyin (sigara içenler nezle ve gribe daha çok yakalanirlar), yeterince dinlenin ve bol bol sebze meyve yiyin|Grip Olunca:|AteSiniz normal duzeyine inip bu seviyede yaklaSik 48 saat kalincaya kadar yataktan çikmayin Yatak istirahati vucudunuzun virusle savaSmasina yardimci olur Bol bol sivi Seyler için AteS için aspirin veya parol gibi ilaçlar kullanilabilir, ancak çocuklarda aspirin kullanmayin Belirtiler kötuleSirse, (örnegin nefes almakta guçluk, öksururken sarimsi veya yeSilimsi balgam, Siddetli baS agrisi, aSiri su kaybi gibi) veya riskli grupta iseniz mutlaka doktora gidin|Nezle|cocuklar yilda ortalama 10 defa, buyukler ise 2-3 defa nezleye yakalanirlar Hastaligin en kötu belirtileri 2-3 gun surer Belirtiler arasinda hafif ateS, baS agrisi, burun akmasi ve aksirma sayilabilir onlem ve tedavi gripte oldugu gibidir Ancak nezlenin aSisi yoktur ve genelde hastalara yatak istirahati gerekmez Gripte oldugu gibi, nezleye tutuldugunuz zaman da baSkalarindan uzak kalarak hastaligin onlara bulaSmasini engellemelisiniz

GRIPTEN KORUNMANIN YOLLARI


Kış, insanların en çok gribe yakalandığı mevsimdir Belirtiler tanıdıktır, ilk olarak boğazda bir karıncalanma, ardından hapşırık gelir; nihayet burun akmaya başlar Bunlara bir de baş, eklem ve boğaz ağrıları, öksürük eklenir ve ateş çıkar Teşhis: grip Çoğu zaman buna yol açan zayıf bir bağışıklık sistemidir Soğuk algınlığına neden olan yaklaşık 200 çeşit virüse karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek gerekir

Soğuk duş

Her sabah soğuk bir duş, özellikle burun - gırtlak bölümünde kan dolaşımını düzenler ve saldırgan virüslere karşı iyi bir savunma oluşturur

Sauna

Saunada terledikten sonra soğuk suyla dolu bir küvete girmek çok önemli Soğuk suyun uyarıcılığı damarları hareketlendirir, metabolizmayı düzenler ve bedenin serbest radikallere karşı savunma gücünü çoğaltır

Ayaklara dönüşümlü sıcak - soğuk su banyosu

Her iki ayağınızı yaklaşık 12 derece soğukluktaki suya daldırın, bir kaç dakika sonra 40 derece sıcaklıktaki suya sokun Bir kaç defa tekrar edin Burada dikkat edeceğiniz nokta, daima soğuk suyla bitirmeniz Bu uygulama, ağız ve gırtlak bölümündeki mukozanın sıcaklığının bir derece yükselmesini sağlar Bu bir derecelik fark ise, hastalığa yol açan virüsleri anında öldürür

Dayanıklılığı arttırıcı egzersizler

Bisiklete binmek veya yürüyüşe çıkmak (en azından haftada iki defa), vejetatif sinir sisteminin düzenleme yeteneğini artırır Ayrıca vücudun serbest radikallerden korunma mekanizmasını güçlendirir

Doğru beslenme

Sağlıklı ve vitamin açısından zengin besinler yemelisiniz A vitamini (süt, balık), C (narenciye), ve E (bitkisel yağlar, bakliyat) antioksidan özelliklere sahip besinlerdir Soğan ve sarımsak, grip virüslerini öldüren bitkisel yağları içerir

Diş etini fırçalamak

Dişlerinizle beraber, diş etinizi, damak ve dilinizi de fırçalamayı unutmayın Bu işlem, mukozanın virüslere karşı dayanıklılığını artırır Bağışıklık sistemini güçlendiren bir diğer etmen de, soğuk suyla yapılan gargara

Doğru giysiler

Bir tek kalın giysi yerine, bir kaç tane ince giysiyi üstüste giymek daha iyidir Ayakların üşümesini engellemek için saf yün çoraplar ve sağlam, kalın ayakkabılar kullanılmalı

Oda sıcaklığı

Odayı aşırı ısıtmayıp devamlı havalandırın En iyisi, bir kaç damla bitki özlü yağ (örnane yağı) damlatılmış nemli bezleri ısıtma cihazınızın üzerine serin

Kış uykusu

Soğuk mevsimlerde, vücudun enerji ihtiyacı artar Bu nedenle daha uzun süre dinlenmek gerekir Yani yeterince uyumak çok önemlidir

Güneşe çıkın

Fırsatını buldukça güneşe çıkın Doğal ultraviyole ışınları, bedenin savunma mekanizmasını uyarır Böylece, kemik oluşumu ve kalsiyum dolaşımı için önemli olan D vitamini üretimi artar Güneş ışığı ayrıca kış depresyonlarına yol açan "üzüntü" hormonu, Melatonin in üretimini azaltır

GUATR


Latince boğaz anlamında olan guttur kelimesinden gelen guatr terimi, çeşitli birçok durumu belirtmek için kullanılır Aslında guatr sadece tiroid bezinin büyümesini belirtir Bu büyüme az küçük, lokalize bir şişkinlik şeklinde, veya her iki lobun daha genel bir şişkinliği şeklinde olabilir

Büyüyen tiroid bezi hormonunu, normal, normalin altında veya aşırı ölçüde salgılayabilir Nadir durumlarda büyüme nefes borusunun çevresini sararak nefes borusunun daralmasına yol açar Bu büyüme yutkunmayı zorlaştırabilir şaşırtıcı olan şey, genelde guatrların fazla rahatsızlık vermemesidir Kişinin boğazında bir basınç veya şişkinlik hissi duyulduğu çoğu vakalarda rahatsızlık duygusal gerginlikten kaynaklanmaktadır

Geçmişte guatrın en sık görülen nedeni, toprağın iyot yönünden yetersiz olduğu bölgelerde beslenmedeki iyot eksikliğiydi İyotlu tuz piyasaya çıktıktan sonra, guatr çok daha nadir görülür oldu, hem de şimdi yiyeceklerimiz öyledir ki insan iyotlu tuz kullanmasa bile iyot eksikliği olma ihtimali pek yoktur Dünyanın başka yerlerinde eksiklikleri pek de az rastlanan bir durum olmasa da Amerika Birleşik Devletleri nde iyot takviyesi almak gereksiz ve dolayısıyla arzu edilmeyen bir şeydir

Basit Guatr

Basit guatrın özelliği, tiroid bezinin yumuşak ve yaygın şekilde büyümesidir En yaygın olduğu dönemler hamilelik ve buluğ çağıdır şayet basit guatr estetik problemi yaratacak kadar büyükse, küçültmek için tiroid hormonu verilebilir

Graves Hastalığı

Graves hastalığı, genellikle tiroid bezinde hafif, fakat genel bir şişme meydana getirir Bu, tiroid bezinin 1 aşırı derecede uyarılmasının sonucudur Bazen bezin kendisi de büyüyebilir

Adenomlu Guatr

Adenomlar, kendilerini bezin geri kalan kısmından bir duvar gibi ayıran az çok normal tiroid dokusu büyümeleridir çok sık rastlanmayan bir durum olarak, bir veya daha fazla adenom aşırı miktarlarda tiroid hormonu üretir ve bunun sonucunda hipertiroidizm ortaya çıkar Bazen de ender olarak bir adenom nefes borusunu kısmen tıkar ve bu durum yüzeysel olarak astımı andıran bir nefes alma zorluğu doğurabilir

Tiroid Kanseri

Çoğu tiroid kanserleri yavaş gelişir Bunlar, boyundan radyasyon tedavisi görmüş olan kimselerde bir ölçüde daha sık görülme eğilimi gösterirler Sık görülen tipleri papiler ve folüküler tiplerdir Papiler tipi boyundaki lenf bezlerine yayılma (sıçrama) eğilimi gösterir Folüküler tipi akciğerlere ve vücudun daha uzak yerlerine atlayabilir

Tiroid kanseri gelişirken, başlangıçta tiroid bezinde küçük bir şişkinliktir ve bir adenomdan kolayca ayırt edilemeyebilir

Kanserli olduğundan şüphelenilen şişkinlikten iğneyle doku alınıp mikroskop altında incelenir Bu test her zaman şişkinliği kanserli olup olmadığı konusunda net bir cevap sağlamazsa da alınan sonuç şişkinliği cerrahi olarak çıkartılmasında yol göstermeye yeterli olur

Ameliyatta şişkinliğin habis olduğu ortaya çıkarsa (patalog, cerraha çıkartılan şişkinliğin habis olup olmadığını birkaç dakika içinde söyleyebilir), cerrah tiroid bezinin büyük bölümünü çıkartacaktır Belirli şartlar altında ameliyattan sonra cerrahi tedaviyi desteklemek için radyoaktif iyot verilebilir ilaç olarak tiroid hormonu vermenin de geri kalan kanser hücrelerinin büyümesini geciktirdiği düşünülmektedir

Tiroid Bezinin Medüler Kanseri

Bu az görülen bir tiroid kanseri çeşididir Bu kanserin hücreleri Kalsitonin denen bir hormon salgılar ve kanserin ilerlemesi kandaki Kalsitonin konsantrasyonunu ölçülmesi yoluyla izlenebilir Medüler karsinom sıklıkla aynı ailenin üyeleri arasında ortaya çıkar ve buna tutulan kişide aynı zamanda feokroma sitoma da bulunabilir

Lenfositik Tiroidit

Bu tip guatra bazen Hashimoto hastalığı denir; bu isim hastalığı tarif eden Japon pataloğun adıdır Bu durumda anormal bir antikor, tiroidin normal fonksiyonunu kaybetmesine neden olur Bu etki hipotiroidizme yol açar Genelde bez orta derecede büyümüştür ve doku olarak oldukça esnek lastik gibidir

Genellikle tiroid hormonu tedavisi bezin küçülmesini sağlar; öyle ki ameliyata gerek kalmaz Bu, bütün tiroid bozuklukları içinde en çok görülebilir Antikoru tespit etmek için yapılan kan testi teşhise yardımcı olur ve yapılacak tiroid iğne biyopsisi genellikle bunu teyid edecektir

Subakut Tiroidit

Bu, yutkunma ile artan bir tiroid ağrısına yol açan, az görülen bir durumdur Tiroid bezi hafifçe büyümüş olup çok hassastır Sedimantasyon hızı testi denen özel bir test yapılabilir Subakut tiroidit durumunda sedimantasyon hızı çok yüksek, tiroid hormonu değerleri düşük veya yüksek olabilir

Tiroid genellikle birkaç ay içinde normale döner Çoğu zaman aspirin, belirtiler düzeltebilir, yalnız doktorunuz, eğer belirtileri daha belirgin hale gelirse kortikostiroid ilaçlar verebilir


GUILLAIN-BARRE SENDROMU


Guillain Barre sendromu akut bir sendrom olup periferik sinirlerin tümü ya da bir bölümü üzerinde ciddi hasara yol açar Hastalık, sinir liflerini kaplayan miyelin tabakasının iltihaplanması ve tahrip olmasından kaynaklanır

Belirtiler

- Ayak veya el parmaklarına yayılan uyuşmalar ve karıncalanma;

- Kas zafiyeti

- Yaygın karıncalanma ve uyuşma;

- Solunum zorlukları

Guillain-Barre sendromunun nedeni belli değildir ancak vakaların üçte ikisinde viral bir enfeksiyondan sonra ortaya çıktığı görülür Bu viral enfeksiyon, Epstein-Barr virüsünde olduğu gibi bir tür herpes olabileceği gibi, grip, nezle veya diğer basit enfeksiyonlardan sonra da ortaya çıkabilir Bu sendrom ayrıca Hodgkin hastalığı gibi diğer rahatsızlıklarla da beraber görülebilir

Tüm vakaların yüzde beş ile onu bir ameliyat sonrası ortaya çıkmaktadır Kısa bir süre için, Guillain-Barre sendromuna bir aşının neden olduğu düşünülmüştü 1976-1977 yıllarında yaygın bir grip aşısı kampanyasından sonra bu kanıya varılmıştı Ancak yürütülen araştırmalar bunun doğru olmadığını ortaya koymuştu Belirtiler, neden olan iltihaplanmadan birkaç gün ile bir-iki hafta, veya bir ameliyattan bir veya dört hafta sonra görülebilir El ve ayak parmaklarında karıncalanmanın ardından genel bir kas zafiyeti oluşabilir Bu zafiyet hissi giderek bacaklardan kollara ve yüze yayılır ciddi vakalarda zafiyet felce dönüşebilir ve solunum kasları etkilenebilir Göz, yüz, konuşma, çiğneme ve yutkunma ile ilgili kaslara da yayılabilir

En ağır şeklinde, Guillain-Barre sendromu acil tıbbi müdahale ve hastanenin yoğun bakım servisine kaldırılmayı gerektirebilir Bu rahatsızlığı olan kişilerin bazıları hastalığın bir aşamasında solunum yardımına gereksinim duyarlar

Genelde, iyileşme birkaç ay süren bir devre sonrasında gelir Ciddi şekilde etkilenmişseniz, uzun süren rehabilitasyon dönemine gereksinim vardır Tüm vakaların yaklaşık yüzde onunda geçmeyen bir sakatlık kalır Ölüm oranı yüzde üç ile dört arasında değişir

GUT HASTALIGI


Hastalığın diğer isimleri: podagra, damla hastalığı, nikris

Pürin adı verilen ve bir madde ile ilgili meydana gelen sorunlar nedeni ile gelişen bir hastalıktır

Metabolik ve renal adı verilen iki tip gut hastalığı vardır Metabolik olarak adlandırılanda; pürinli maddelerin fazla yapımı, renal tipinde ise pürinli maddelerin böbreklerden yetersiz düzeyde atılması söz konusudur

Her iki durumda da vücutta artan pürin maddesi sonunda ürik asite (ürat) dönüşür ve vücutta ürat miktarı artar Kanda artan ürat eklemlerde, deride, eklem kılıflarında ve kulak kepçesinde birikir Bunlara tofus adı verilir

Hastaların %90 ından fazlası erkektir Ayrıca yaş ilerledikçe kandaki ürik asit miktarı artar

Zamanla beyin ve böbrek damarlarında sertleşme ve darlık meydana gelebilir Gut hastalarında böbrek taşı gelişimi sıktır

Gut hastalığının tanısının konulabilmesi için; dokularda ürat kristalleri birikmeli ve en az bir eklemde artrit meydana gelmesi gerekir Yani kanda ürik asit miktarının artması tek başına gut hastalığı tanısı koydurmaz Hastalık akut ataklarla seyreder

Ailevi bir durum söz konusudur Aşırı beslenme ve alkol bu hastalığın gelişmesine katkıda bulunur

İlk ortaya çıkışı ve ilk gut atağı genelde ayak başparmağının ilk ekleminde ortaya çıkar Eklem şiş, üzerindeki deri kırmızı-leylak rengi karışımı ve son derece ağrılıdır

Atakların tedavisi

Hasta yatak istirahatine alınır ve kolşisin, antiinflamatuvar, kortikosteroid grubu ilaçlar kullanılır

Ataklar arasında yapılacak tedavi

Gut krizi tedavi edildikten sonra; soğuk ve rutubetten korunulur, günde 2-3 litre su içilir ve kilo vermeye çalışılır

Diyet: Bol miktarda pürin içeren sakatatlar, konserve balıklar ve diğer deniz ürünleri, et suları alınmamalıdır Diğer beyaz etler ve sığır eti az miktarda alınabilirAlkol kesinlike zararlıdır Çay, kahve ve kakaoda az miktarda pürin bulunur, bunlar az miktarda alınabilir Baklagiller de bol miktarda pürin içerir, bu nedenle alınmaz Pirinç alınabilir, tereyağında pürin yoktur

Ürik asit yapımını azaltan ilaçlar kullanılır: allopürinol

Ürik asit atılımını arttıran ilaçlar kullanılır: probenesid, sulfinpirazon

Ürik asit normal değerleri:

Erkeklerde : 25 - 80 mg / dL

Kadınlarda : 15 - 60 mg / dL


HALLUKS VALGUS


Ayak başparmağı diğer parmağın üstüne bindiğinde bunyon oluşur Bu durum, halluks valgus (Latincede çarpık anlamına gelen valgus ve ayak başparmağı anlamına gelen halluks sözcüklerinden gelir) denilen kalıtımsal bir özelliğin sonucudur ve ayakta şekil bozukluğu-na neden olur Ayak başparmağının ayağa birleştiği bölüm, ayağın normal profilinin dışına taşarak, bunyon denilen çıkıntıyı yapar Bunyon sürekli sürtünmeye maruz kaldığı için, bu bölgedeki deri zamanla kalınlaşır

Belirtiler

- Ayak başparmağının ayağa birleştiği bölümde kemiksi bir çıkıntı

- Ağrı ve hareket kısıtlılığı da olaya eşlik eder

Bu hafif ancak yaygın sorun kadınlarda daha sık görülür Bazı kişiler genetik olarak bunyona eğilimli olsa da, daha çok yüksek topuklu ve sivri burunlu dar ayakkabıların giyilmesi sonucu oluşur

Teşhis

Doktorunuz teşhisi doğrulamak için birkaç açıdan röntgen çektirebilir

Bunyon genellikle hafif bir rahatsızlığa neden olur Bununla birlikte, bunyona bursit ya da osteoartrit eşlik ederse ağrı ve eklemde katılık oluşabilir Bunyon ayağınıza uygun ayakkabı bulmanızı zorlaştırabilir ve uygun ayakkabıların dış görünüşü de hoşunuza gitmeyebilir Eğer ağrınız olursa, doktorunuza başvurun

Tedavi

Ayağınıza iyi uyan ayakkabıların kullanımı çoğu kez en iyi çaredir ve bunyonun yarattığı rahatsızlığı önleyebilir Eğer bursit gelişirse, eski bir ayakkabının bunyonun üstüne gelen bölümünde açılacak bir delik rahatlama sağlayacaktır

Bunyonun üstüne konacak yumuşak bir yastıkçık yararlı olabilir Bazı nadir durumlarda fazla kemik dokusunu çıkartmak ve kemiğe eski biçimini vermek için ameliyat yapılabilir

HEMOROİDDEN NASIL KORUNULUR ?

Hemoroid oldukça yaygın olarak görülen bir hastalıktır Makat bölgesinde 3 ana toplardamar ağı mevcuttur Biri solda, ikisi sağdadır Bunlara toplardamar yastıkları denir Kabızlık nedeni ile bunlar genişler ve iç hemoroidleri oluşturur Zamanla bunlar makat dışına sürüklenir ve dışkılama esnasında dışarı sarkarlar

Kanama, ağrı, akıntı gibi şikayete sebep olan hemoroid hastalığı erken evrede ise ameliyata gerek kalmadan lazer, bant ligasyon ve ilaç enjeksiyonu ile tedavi edilir İleri evredeki hastalar için tek tedavi seçeneği ameliyattır Hemoroid hastalığı sıklıkla kabızlık, şişmanlık ve gebelik gibi karın içi basıncının arttığı durumlarda ortaya çıkar Kansere dönüşmez, ancak hemoroid hastalığından korunmak için yapılan uygulamalar kabızlığı ortadan kaldırdığı için fissür ve bağırsak kanseri riskini de azaltır


11 Altın kural

Kişisel tuvalet temizliğine dikkat edilmeli, mümkünse tuvalet kağıdı yerine daha yumuşak olan ıslak mendil veya havlu kullanılmalı

Fazla kilo almaktan, sigara, alkol, acı biber ve baharatlı yiyeceklerden sakınılmalı

Düzenli olarak egzersiz yapılmalı

Lif yönünden zengin besinlerle (meyve, sebze, kepekli ekmek) dengeli beslenilmeli, öğün atlamamalı ve mutlaka kahvaltı yapılmalı

Bol su içilmeli (gün içinde 8 bardak)

Oturarak çalışılıyorsa her saat başı en az 10 dakika ayağa kalkmalı, ayakta çalışılıyorsa 10 dakika oturulmalı

Günde en az bir defa ve düzenli olarak tuvalete gitmeli (örneğin kahvaltıdan 10-15 dakika sonra)

Uzun süre dışkı yumuşatıcı (laksatif) kullanmaktan kaçınılmalı

Tuvalette fazla ıkınmaktan ve zorlanmaktan kaçınılmalı, gazete, dergi okuyacak kadar kalınmamalı, gün içinde tuvalet ihtiyacı geçiştirilmemeli

Sıcak yerlerden (sauna, hamam) kaçınılmalı

Dar giysiler giymekten kaçınılmalı


HEPATIT A


Hepatit A hastalığı, Hepatit A virüsünün (HAV) neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır Bulaşma dışkıdan olur Hastalık geçirildikten sonra kanda HAV bulunmaz, bu nedenle taşıyıcılık ve kan nakli ile bulaşma olmaz Siroz meydana getirmez

Kuluçka dönemi 2-6 haftadır

Kırıklık, hafif ateş, bulantı, kusma, ishal, iştahsızlık, hafif kas ve eklem ağrıları gibi genel şikayetlerle başlar Sarılık bulguları 3-4 haftada kaybolur ve 6-8 haftada hastalar tamamen iyileşir Sonuç genelde iyidir, ancak hastaların %1 inde fulminan hepatit denilen durum ve ölüm meydana gelebilir

Tanı

İlk hafta içinde IgM tipi antikorlar yüksek düzeydedir ve 2 ay içinde tamamen kaybolur IgG tipi antikorlar ise 1 ay sonra ortaya çıkar ve yıllarca kalır IgG tipi antikorların saptanması hastalığın daha önceden geçirildiğinin bir göstergesi olarak kabul edilir ve kanda saptandığı sürece o kişide HAV hastalığı tekrar gelişmez

Korunma

Hepatit A dan korunmak için, el ve tırnak temizliğine son derece dikkat etmek gerekir

Şehirlerin kanalizasyon sistemlerinin uygun olması önemlidir

Hepatit A geçiren kişilerin mikrobu bulaştırmalarını önlemek için, iç çamaşırlarının, çarşaflarının ve tuvaletlerin %3 lük formalin veya %25 lik kloramin solüsyonu ile temizlenmesi gerekir

Hastayla ilgilenenlerin (doktor, hemşire, bakıcı, akraba gibi) sık sık ellerini mikrop öldürücü sıvılarla (zefiran) temizlemeleri gerekir

Aşı

iyi seyirli bir hastalık olduğu için Hepatit A ile meydana gelen hastalıklar için aşı genelde gerekli değildir Ancak hasta ile irtibatı olan kişiler için (hekim, aile fertleri gibi) immünglobülin ile korunma önerilebilir (Beriglobin) Yetişkinlere kas içine 4-5 ml yapılır ve 4-8 hafta korunma sağlar

Tedavi

Yatak istirahati : Sırt üstü yatmak karaciğerin kanlanmasının en iyi şekilde olmasını sağlar Bu şekilde istirahat edilerek karaciğerin yükü azaltılır ve iyileşme hızlanır

Diyet : İlk günlerde hastalar genelde iştahsız olduklarından sindirimi kolay besinler (meyva suyu, açık çay, süt, çorba, püre, kızarmış ekmek, bal, reçel ve yoğurt) verilmelidir Ancak hastaya yemesi için ısrar edilmemelidir; çünkü karaciğer kendini korumak için iştah azaltıcı bazı önlemler alabilir İştahsızlık uzun sürerse asidik özel karışımlar hekim tarafından verilir Böyle bir durumda iştah açılınca hemen proteinli besinler verilir Karbonhidratlı gıdalar normal şekilde verilmeye devam edilir Tuzsuz yemeğe gerek yoktur Alkol yasaklanır Günlük alınan yağ miktarı 50 gramı geçmemelidir Günlük kalori 3000 i geçmemelidir Sarılık ortadan kalktıktan sonra 6 ay boyunca alkol, kızartma, baharat, sirke ve mezeler verilmez

İlaç : Sindirim zorluğu olanlara sindirimi kolaylaştırıcı ilaçlar verilir Ayrıca B ve C vitaminleri verilir Kaşıntı, bulantı-kusma için de gerekirse ilaç verilebilir Kusmaları fazla olanlara serum takılabilir Yine hastanın durumuna göre ilaç tedavisi hekim tarafından başlanabilir

HEPATIT B


Hepatit B, hepatit B virüsünün (HBV) neden olduğu, tedavisi bulunmayan ciddi bir karaciğer hastalığıdır Belirti olmadan ya da iştahsızlık ve bulantı gibi hafıf belirtilerle geçirilebilir ya da enfeksiyonun yaşam boyu devam etmesi, karaciğer sirozu, karaciğer kanseri, karaciğer yetersizliği ve ölüm gibi ciddi bir hastalık tablosuyla seyredebilir HBV ye karşı en iyi korunma, öncelikle virüsün bulaşmasını engellemektir

|HBVv nin Bulaşması:

HBV, enfekte kişinin kanı ya da vücut sıvılarıyla doğrudan temas yoluyla ya da enfekte anneden yenidoğana bulaşır |Aşılanma ?
Hepatit B aşısı, tıbbi, bilimsel ve toplum sağlığı ile ilgili kurumlar tarafından, hastalık ve ölümün önlenmesi için güvenli ve etkili bir yöntem olarak önerilmektedir
Hepatit B aşılarının içinde bulunan, timerosaldeki (aşıdaki koruyucu madde) küçük miktardaki cıvanın aşı uygulanan yenidoğanlar için oluşturabileceği risk konusunad çeşitli tartışmalar olmuştur, ancak günümüzde timerosal içermeyen yeni aşılar piyasaya sunulmuştur Birçok bilimsel çalışma bu aşının çok güvenli olduğunu ve multipl skleroz gibi başka kronik hastalıklarla ilişkisinin bulunmadığını göstermiştir ABD deki birçok sağlık örgütü, bu aşının çocuklara rutin olarak uygulanmasını önermektedir|Hepatit B nin Bulaşmasının

Önlenmesi:

·Sizde ya da eşinizde HBV enfeksiyonu varsa, cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanın

·Cinsel ilişkide bulunduğunuz kişide hepatit B varsa, test yaptırınız, henüz enfekte olmamışsanız aşılanınız

·HBV enfeksiyonu olan bir kişiyle birlikte yaşıyorsanız, , test yaptırınız, henüz enfekte olmamışsanız aşılanınız

·Gebeyseniz, HBV enfeksiyonu için tarama yaptırmalısınız; enfeksiyon varsa ya da durumunuz kesin bilinmiyorsa, çocuğunuza doğumu izleyen birkaç saat içinde hepatit B aşısı yapılmalıdır

·HBV ile enfekte kişilerin kan ya da diğer vücut sıvılarıyla temas etmeyin|Hepatit B Enfeksiyonu Olanların:

Yapması Gerekenler:
·Kanınıza ya da diğer vücut sıvılarınıza dokunduktan sonra ellerinizi yıkayın

·Kullandığınız kağıt mendilleri, adet sırasında kullandığınız petleri ve tamponları kağıt torbalara koyarak atın

·Vücudunuzdaki tüm açık yaraların ve kesiklerin üzerini kapatın

·Karaciğerle ilgili anormallikler yönünden kontrol edilmek için 6 ay ila 1 yılda bir hekiminizi müraccat edin|Yapmaması Gerekenler:

·Ciklet, diş fırçası, jilet, havlu ya da kan ya da başka vücut sıvılarınızla temas edebilecek herhangi bir eşyayı başkalarıyla ortak kullanmayın

·Bebeklere çiğnediğiniz yiyecekleri vermeyin

·Kan, plazma, organ, doku ya da sperm bağışında bulunmayın

·Kullandığınız şırınga ya da iğneleri başkalarıyla paylaşmayın


HEPATIT C


Hepatit C, hepatit C virüsünün (HCV) neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır Viral hepatite neden olan beş farklı virüsten (A, B, C, D ve E olarak tanımlanır) biri olan hepatitis C, karaciğerde iltihaba neden olur Enfekte kişinin kanı ya da cinsel ilişki yolu ile yayılır Her yıl, HCV ile enfekte kişilerin % 85 inde kronik enfeksiyon geliştiği tahmin ediliyor; bununla birlikte, enfeksiyon bulunan birçok kişide belirti görülmez Bazılarında ise bu enfeksiyon, siroza (karaciğer hücrelerinde hasar), karaciğer yetersizliğine ve olası karaciğer kanserine yol açabilir

Hepatit C, en sık görülen kanla bulaşan enfeksiyonlardan biridir ve karaciğer nakline yol açan nedenler arasında birinci sırada yer alır Tüm dünyada yaklaşık 170 milyon kişi bu virüs ile enfektedir Hastalığa yakalananlarda bazen 20 yıl boyunca belirti gözlenmediğinden, kişiler hastalıklarının farkına çok geç varırlar Önümüzdeki on yılda bu hastalık nedeniyle ölenlerin ve karaciğer nakli için bekleyenlerin sayısında dramatik bir artış beklendiğinden, toplumda öncelikli bir sağlık sorunu durumuna gelme olasılığı yüksektir

Erken tanı, hepatit C nin daha fazla yayılmasını önlemede ve virüsün karaciğerde yol açacağı hasarın azaltılmasında büyük önem taşır|Hepatit C

Testi:
Aşağıda belirtilen kişiler / gruplar risk altında oldugundan Hepatit-C testi uygulanmalıdır


- Temmuz 1992 tarihinden önce kan nakli ya da organ nakli yapılan kişiler, 1987 yılından önce pıhtılaşma sorunları nedeniyle kan ürünü verilenler ya da uzun süreli böbrek diyalizine bağlı olanlar

- Kronik böbrek yetersizliği, hemofili ya da kemoterapi gerektiren kanser vakaları gibi sık olarak kan ürünlerinin verildiği hastalar

- Sağlık hizmetlerinde çalışanlar

- Enjeksiyonla madde kullananlar, eskiden enjeksiyonla madde kullanmış olanlar

- Yüksek risk taşıyan cinsel etkinlikleri, birden çok eşi ve/veya cinsel yolla bulaşan hastalığı olan kişiler|Korunma

- Üzerinde kan bulunabileceğinden iğne, diş fırçası, makas ya da benzeri araç ve gereci kimseyle paylaşmayın

- Eldiven giymeden kimsenin kanına dokunmayın

- Cinsel etkinliğiniz varsa, güvenli cinsel ilişki kurun ve prezervatif kullanın

- Vücudunuza dövme yaptıracaksanız, kullanılan araç ve gerecin steril olmasına dikkat edin

- Hepatit C virüsü taşıyorsanız, kan ya da plazma bağışlamayın

- Hepatit C enfeksiyonunuz varsa fazla miktarda alkol kullanmayın

HIPERTANSIYON


Hipertansiyon Nedir ?

Hipertansiyon, kan damarlarinin içerisindeki basincin yukselmesidir; kelime anlami yuksek kan basincidir Hipertansiyon kan damarlarina zarar verir Felç, kalp krizi, kalp yetmezligi ve böbrek yetmezligi gibi ciddi rahatsizliklara neden olabilir

Doktorum Hipertansiyon Hastasi Olduguma Nasil Karar Verdi ?

Buyuk tansiyon 140 veya uzerinde oldugu zaman veya kuçuk tansiyon 90 ve uzerinde ise hipertansiyon duşunulur Tansiyonunuz yukseldiginde başagrisi, nefes darligi, gögus agrisi gibi şikayetler olabilir Ama hipertansiyon hastasi oldugunuzu anlamanin tek yolu tansiyonunuzun ölçulmesidir

Neler Hipertansiyona sebep Olur ?

Hipertansiyon bazi ailelerde xxx olarak görulmektedir, dolayisi ile ailevi (kalitsal) olabilir, ancak bu kesin degildir Diger bir çok durum hipertansiyona neden olabilmektedir Bunlardan bazilari şunlardir : şeker hastaligi, şişmanlik, hareketsizlik, aşiri alkol kullanmak, çok tuzlu, çok yagli ve bol kalorili (hamur işleri, tatlilar) yiyecekler yemek, sebze ve meyveyi az yemek

Tansiyonumun Yukselmesini Nasil Engellerim ?

Tansiyonunuzun yukselmesini engellemek ve meydana getirebilecegi rahatsizliklari engellemek için yaşam tarzinizi degiştirmeniz gerekmektedir Yaşaminizda degiştirmeniz gerekenlerin başinda şunlar gelmektedir: Eger şişmansaniz, zayiflayin Alkol kullaniyorsaniz, hiç içmeyin veya azaltin Haftada 4 - 6 gun, en az 30 dakika spor yapin, en azindan açik havada yuruyun Dengeli beslenin Bol sebze ve meyve yeme alişkanligi edinin Hamur işi ve tatli gibi yagli ve şekerli yiyeceklerden uzak durun Hayvansal yag ve doymuş yag (margarin) kullanmayin Yemeklerinize çok tuz atmayin Ama tamamen tuzsuz yemek de yemeyin şigara içmeyi birakin Kahve ve çayi az için

Doktorum Beni Nasil Tedavi Edecek ?

Doktorunuz hipertansiyonunuz olduguna kesin olarak karar verdikten sonra, bu hastaliga neyi sebep oldugunu araştiracak Bunun için sizi muayene edecek, ailenizde kalp krizi, felç gibi bir hastalik olup olmadigini soracak ve size kan tetkikleri yaptirarak kan şekerinize, kan kolesterol duzeyinize bakacak Doktorunuz daha sonra tedavinizi duzenleyecek Tansiyonunuz hafif derecede yuksek ise yukarida siralanan tavsiyelere uymanizi isteyecek, eger tansiyonunuz daha yuksek ise veya başka bir hastaliginiz varsa doktorunuz bunlara yönelik ilaçlar yazacak

Bu Hastaliktan Kurtulabilecek miyim ?

Hipertansiyon için 80 den fazla ilaç mevcuttur Ilaçlarini duzenli olarak kullanan her 10 hastadan 9 u bu ilaçlardan fayda görmektedir Aşagidaki önerilerimize uyarsaniz durumunuz daha da iyiye gidecektir Doktorunuza yardimci olun ve ondan bir şey gizlemeyin Yapacaginiz şeylere ailenizi de dahil edin ; onlarla birlikte spor(yuruyuş) yapin, onlarin da sizin gibi duzenli beslenmesini saglayin, onlara da sigara içirmeyin Tansiyonunuzu duzenli olarak ölçturun veya ölçun ve bunlari formun arkasindaki çizelgeye yazip doktorunuza gösterin Ilaçlarinizi duzenli olarak alin Doktorunuzun söyledigi herşeyi yerine getiriyor ama şikayetlerinizin geçmedigini duşunuyorsaniz bunu doktorunuza iletin Tansiyonunuz normale inse bile doktorunuzun tavsiyelerini birakmayin Doktorunuz aksine bir şey söylemezse 3 - 6 ayda bir doktorunuza kontrole gidin

HIPERTIROIDI


Hipertiroidi, kişide yüksek miktarda tiroid hormonu bulunması durumuna verilen isimdir Boynun alt kısmında bulunan tiroid bezi tarafından üretilen tiroid hormonları, vücudun enerjisini düzenlemekten sorumludur Tiroid hormon seviyeleri yüksek olduğunda, vücut hızlı bir şekilde enerji tüketir ve yaşamsal fonksiyonlar hızlanır

Çoğu durumda, hipertiroidizm tiroid bezinin kendisindeki bir problemden kaynaklanmaktadır, ve tiroid bezi başka bir bulgu vermeksizin sadece fazla miktarda tiroid hormonu üretir Bu durumun en sık nedeni Graves hastalığıdır; bu hastalık bağışıklık sisteminin rol aldığı bir hastalıktır ve tiroid bezinin hormon kontrol mekanizmasını tahrip eder, ayrıca kontrolsüz bir şekilde yüksek miktarda hormon üreten iyi huylu tümör gelişimi de vardır (tiroid bezi dışarıdan şişkin görülür) Tiroid infeksiyonları sonucu kısa süreli hipertiroidizm meydana gelebilir Nadir olarak hipertiroidizm, hipofiz bezinden tiroid stimüle edici hormon (TSH) un aşırı üretilmesi sonucu meydana gelebilir

Hipertiroidizmin en sık nedeni oaln Graves hastalığı, tipik olarak 20-40 yaş arasındaki genç kadınları etkiler, bununla birlikte hastaların yaklaşık olarak %12 si erkektir Graves hastalığının genetik faktörlerle ilgisi vardır ve bu nedenle Graves hastalığı aynı ailede 3-4 kişiyi etkileyebilir

Nadiren, fazla tiroid hormonun kaynağı tiroid bezi değil, dış kaynaklardır; struma ovarii (kadınlarda overlerde bulunan ve tiroid hormon üreten anormal bir doku) Tiroid takviyesi alan kişilerde de hipertiroidizm belirtileri saptanabilir

Belirtiler

Sinirlilik, uykusuzluk, dramatik duygusal dalgalanmalar, titremeler, artmış kalp atım hızı, barsak hareketlerinde artma, nedeni açıklanamayan kilo kaybı (artmış iştaha rağmen), sıcak ortama karşı aşırı duyarlılık (daima sıcaklama hissi), kas zayıflığı, nedes darlığı ve çarpıntı Kadınlarda adet dönemleri, kısalabilir (adetler sıklaşabilir) veya tamamen durabilir Daha ileri yaşlarda, hastalar kalp yetmezliği veya angina ağrısından şikayetçi olabilir

Hipertiroidizm özellikle Graves hastalığına bağlı olarak meydana geldiğinde egzoftalmus denilen duruma da neden olabilir Egzoftalmus, gözlerin arkasında bulunan dokuların şişerek gözlerin ileri doğru çıkmasına verilen isimdir, hasta dik dik bakıyormuş gibi görünür

Tanı

Yukarıda sıralanan belirtiler araştırılır Bunun yanı sıra fizik muayene de yapılır Test olarak kanda tiroid hormon, TSH seviyeleri ile radyoaktif iyot alımına (RAIU) bakılabilir Sintigrafi faydalı olabilir Kalp problemi olabilecek hastalarda ilave olarak kalple ilgili muayene ve testler yapılabilir

Tiroid infeksiyonuna bağlı gelişen hipertiroidizmlerde, tiroid hormon seviyeleri 3-4 ayda normal düzeylerine inebilir Graves hastalığı olanların az bir kısmında kendiliğinden iyileşme görülürken genelde tedavi gereklidir

Hipertiroidizmden korunmayı sağlayacak herhenfi bir aşı veya yaşam şekli bilinmemektedir

Tedavi

Hipertiroidi, anti-tiroid ilaçlar adı verilen ilaçlarla tedavi edilebilmektedir Bunlar propiltiyourasil veya metimazol gibi ilaçlardır ve tiroid hormonlarının üretimlerini engellerler Beta-blokör ilaçlar hipertiroidiye bağlı şikayetleri önlemek için tedaviye ilave edilebilir En sık kullanılan tedavi yöntemlerinden birisi de radyoaktif iyot vermektir Radyoaktif iyot tiroid bezini tahrip etmektedir Tiroid bezinin bir kısmının çıkarılması da kullanılan cerrahi yöntemlerdendir, ancak daha nadir kullanılmaktadır

Anti-tiroid ilaçlarla 12-24 ay tedavi edilen hastaların yarıyı yakınında uzun süreli şikayetsiz dönemler görülmektedir Radyoaktif iyot tedavisi kısa süreli ve etkili bir yöntemdir Ancak bu yöntemle hastaların %40-70 inde 10 yıl içerisinde hipotiroidi gelişebilmektedir Ancak hipotiroidi çok daha kolay tedavi edilebilmektedir

HIPOPITUITARIZM


(Hipofiz Ön Lob Hormonlarının Yetersiz Salgılanışı) Hipopitüitarizm, hipofiz bezinin hipofiz bezi hormonlarından bir veya daha fazlasını yetersiz miktarda salgılaması ile görülen bir rahatsızlıktır Hastalığın adı Yunancada "altında" anlamına gelen hipo kelimesinden kaynaklanır Bazı kişilerde kalıtsal olarak hipopituitarizme eğilim vardır Diğer insanlar bilinmeyen nedenlerden dolayı bu hastalığa yakalanırlar Ancak olayların birçoğunda nedenin belirlenmesi mümkündür Bu durum bezdeki herhangi bir tümör nedeniyle ortaya çıkabilir veya ciddi bir kafa yaralanmasından sonra gelişebilir Hipopituarizm bazı kadınlarda doğumdan sonra ortaya çıkar çünkü hamilelik sırasında normal olarak büyümesi gereken bez öylesine fazla büyür ki, bunun için gerekli olan oksijen veya kanla verilen diğer maddeler vücut tarafından temin edilemez hale gelir Daha sonra hipofiz bezi dokularının bir kısmı veya hepsi ölür

Belirtiler

Çocuklarda:

- Büyüme ve cinsel gelişimde yavaşlama,

- Hipoglisemi (kan şekerinin aşırı düşüşü)

Yetişkinlerde:

- Kadınlarda adetten kesilme, kısırlık veya doğumdan sonra süt verememe,

- Erkeklerde azalan cinsel istek, sakal ve vücut kıllarının dökülmesi,

- Göz ve ağız çevresindeki ciltte ince kırışıklıklar;

- Bitkinlik

- İştahta azalma ve bazen kilo kaybı

- Stresli bir durum veya enfeksiyon nedeniyle tansiyonun çok fazla düşmesi ve ateş

Hipofiz bezinin diğer bezleri de harekete geçiren diğer hormonları salgılaması nedeniyle, bu hormonların yetersiz salgılanması hipotiriodizm ve Addison hastalığı da dahil olmak üzere diğer bazı hastalıkların belirtilerini ortaya çıkarabilir

Teşhis

Hipofiz hormonlarının yetersiz salınımı çocuklarda cüceliğe neden olacaktır

En önemli bulgu büyümede yavaşlamadır Bu yavaş gelişme çocuğun normal muayenelerinde doktor tarafından saptanacaktır Bu hastalık oldukça ender görülür Akranlarından daha kısa çocukların çok azında hormon yetersizliği vardır

Eğer doktorunuz hipopitüitarizmden kuşkulanıyorsa kan ve idrarda hormon düzeyini ölçmek üzere çeşitli testler yapacaktır Kan şeker düzeyini düşürmek üzere insülin iğneleri - yapılır ve bu durum hipofiz bezinde hormon üretimini sağlar Sonra bu hormonların miktarı ölçülebilir

Eğer test sonucu hipofiz hormonlarının düşük düzeyde olduğunu gösteriyorsa, altta yatan nedeni saptamak üzere daha ileri tetkikler yapılır Olasılıklardan biri hipofiz tümörüdür

Hipofiz hormonlarının azlığı yada yokluğu yaşamı tehdit edebilir çünkü böbreküstü bezi herhangi bir güçlü stres ya da enfeksiyona cevap veremez hale gelebilir Böyle bir durumda doktor kortikosteroid tedavisi yapacaktır

Cüce bir çocuğa büyüme hormonu enjeksiyonu yapılarak normal gelişimini sağlamak mümkündür çocuk tedavi edilmezse erişkin ölçülerine ulaşamayacaktır cinsel gelişimi de diğer hormonların normal miktarda olup olmamasına bağlıdır

Yetişkinlerde de aynı hormon tedavisi gereklidir

İlaç Tedavisi

Hipopitüitarizmin tedavisi hipofiz bezindeki işlev bozukluğunun derecesine bağlı olarak çeşitli hormonların verilmesine dayanır

Büyüme Hormonu: Bu ilaç tedavisi hipofiz bezi hormonlarının yerini tutabilecek hormonları içerir Büyüme hormonunun yanı sıra böbreküstü bezi ve tiroid hormonları ve hatta yumurtalık hormonları (kadınlar için) ya da testosteron (erkekler için) gerekli olabilir

Kortikosteroidler: Böbreküstü bezinin işlevi azaldığında doğal kortizol hormonunun yerine genellikle prednizon ya da hidrokortizon gibi bir ilacın günlük alınımı gerekir

Ameliyat ya da ciddi bir stres karşısında bu steroid hormonların daha yüksek dozda alınması gerekebilir,

Diğer Hormonlar: Eğer östrojen, testosteron ya da tiroid hormonları yetersizse, bunlarında alınması gerekebilir

HIRSCHSPRUNG HASTALIGI


Hirschsprung hastalığı (doğuştan kalın barsak genişlemesi olarak da adlandırılır) yavaş yavaş anormal büyüklükte ya da genişlemiş kalın barsak oluşmasına neden olur Bunun nedeni alt rektumun dışkıyı anüsten dışarı çıkarmakta yeterli olmamasıdır Prematüre bebeklerde nadir olmak koşulu ile, Hirschsprung hastalığı yeni doğan bebeklerdeki kalın barsak tıkanıklığı nedenlerinden %33 ünü oluşturmaktadır

Yeni doğan bebeklerde ilk işaretler arasında mekonyum dışkısını çıkarmakta başarısızlık, kusma, karın bölgesinde şişme ve dışkılayamama sayılabilir

Rektal bir muayene sonrasında, bebek çoğunlukla patlayıcı şekilde dışkılar Bazen yeni doğmuş bir bebek bu yüzden dışkı bile kusabilir Su kaybı ve kilo kaybı da çok rastlanır Çoğu yeni doğmuş bebekler bunun yanı sıra kabız ve ishal de olabilirler

Yeni doğmuş bir bebekte büyümüş bir kalın barsağı teşhis etmenin en iyi yöntemi rektal biyopsi yapmaktır

Hirschsprung hastalığının tedavisi, dışkının atılabilir bir torba içine doldurulabilmesi için karın bölgesinin dış kısmına bir çıkış yapılmasından sonra ameliyattır Bu, geçici bir tedbirdir Bu açıklık, çocuk 12 ile 18 aylık olduğunda başka bir ameliyat ile kapatılır

Her ne kadar sürekli ishal nöbetleri kimi zaman problem teşkil ederse de tedavi son derece başarılı sonuç verir


HORLAMA


Horlama uyku sırasında solunumun kısa süreli kesilmesi ile oluşan bir rahatsızlık durumudur Solunumun kısa aralıklarla kesilmesinin vücuda birçok olumsuz etkisi vardır Horlama esnasında bir yandan kandaki oksijen miktarı azalırken öte yandan akciğer basıncı artar ve kalp ritimlerinde değişimler baş gösterir Bu arada uyku düzeni bozulur ve giderek uykudan uyanmalar ortaya çıkar Baş ağrıları, zayıflık ve uykusuzluk belirtileri de rahatsızlık haline gelen horlamanın sonuçları olabilir

Horlama bir rahatsızlığın göstergesi olmasına karşın sonuç olarak kişiyi ve çevresini rahatsız eden bir durum oluşturur

Horlayan kişi ağzından hava soluduğu için havayı süzmeden alarak boğazda rahatsızlık oluşmasına da neden olur

Bebeklerde de horlama görülebilir Bu, bebeğin damağını kullanmasını henüz öğrenememesinin sonucudur

Özellikle genç yaşlarda ortaya çıkan horlama, yüksek tansiyonu, kalp rahatsızlıklarını ve kalp krizini de beraberinde getirir

Horlamaya karşı değişik tedavi yöntemleri uygulanabilir

Horlama şişmanlık nedeniyle oluşuyorsa zayıflama bir tedavi yoludur

Horlama burun rahatsızlığı nedeniyle oluşuyorsa cerrahi müdahale iyi bir netice verebilir

Son çare ise; hava kompresöründen oluşan plastik bir maskenin uyku süresince buruna örtülmesidir


IDRAR INKONTINANSI


İdrar inkontinansının (idrar akışını kontrol edememe durumu) fazla ya da az aktif bir mesane, fiziksel tıkanma, enfeksiyonlar ya da kafein ve bazı ilaçların yan etkileri gibi birçok nedeni vardır Kanser, diyabet, inme, Parkinson haslalığı ya da multipl skleroz gibi daha ağır hastalıklar da inkontinansa neden olabilir Bu durum erkeklerde, genişleyen prostatın ya da prostata ilişkin diğer sorunların göstergesi olabilir Herhangi bir inkontinans sorunu söz konusuysa, daha önemli bir durumun belirtisi olabileceğinden, en kısa zamanda doktorunuza başvurun Doktorunuzun yardımıyla inkontinansın nedenini ve uygun tedavi seçeneğini bulabilirsiniz
İdrar inkontinansı yaşlandıkça daha da sık görülen yaygın bir durumdur Gerçekten de 65 ve daha ileri yaştaki 10 kişiden en az birinde idrar inkontinansı görülür
Birçok kişi bu konuda gereksiz biçimde sessiz kalır Doktora danışmaya ve istediği gibi gereken yardımı almaya utanır Bazı kişiler bu durumun yaşlanmanın kaçınılmaz sonucu olduğunu ve olası nedenlerinin ve tedavi seçeneklerinin bulunması yerine sonuçların ele alınacağını düşünür Oysa, enfeksiyonu kontrol altına almak için antibiyotik kullanmak ya da idrar akışını kontrol eden kasları güçlendirecek egzersizleri öğrenmek gibi basit tedaviler söz konusu olabilir

İDRAR İNKONTİNANSININ TİPLERİ:

Aynı kişide birden fazla tipte inkontinans bulunabilir

- Stres inkontinansı: Öksürme, hapşırma, gülme, ağır kaldırma ya da hızlı hareket etme sonucunda mesanede oluşan basıncın neden olduğu inkontinans
- Acil idrar yapma gereksinimi: kişinin idrar yapma gereksiniminin farkında olması, ancak kontrol edemeyerek acil olarak tuvalete gitmek zorunda kalması
- Taşma inkontinansı: mesane tamamen dolu olduğunda (idrarı normal şekilde yapamama ya da bazı engeller nedeniyle) gerçekleşir ve az miktarda idrar kaçırılır

TANI:

İdrar inkontinansına tanı konması kolaydır ve nedene bağlı olarak çoğunlukla tedavi edilebilir Hasta ve ailesinin doktora karşı açık ve dürüst davranması önemlidir İdrar yapma alışkanlığınıza ve inkontinansın ne zaman gerçekleştiğine ilişkin kayıt tutmak yardımcı olabilir Bu kayıtlar, inkontinansta hangi maddelerin ve durumların rol oynadığını öğrenmenize yardım edecektir Inkontinansın hangi sıklıkta olduğunu, ondan önceki aktivitenizi (ör hızla ayağa kalkmak, gülmek, egzersiz yapmak), sızıntı miktarını (çok az ya da bir anda çok fazla) ve eğer varsa, herhangi bir uyarıcı belirtiyi, sizi gece uyandırıp uyandırmadığını ya da belirli bir içecek, besin maddesi ya da ilacın alınmasından sonra görülüp görülmediğini kaydedin

TEDAVİ:

Etkili tedavinin seçimi, idrar inkontinansının nedeninin tanımlanmasına bağlıdır Değerlendirme için en kısa zamanda doktora başvurmak çok önemlidir


IHTIYOZ


İhtiyoz a balık pulu hastalığı da denir Bunun nedeni karakteristik döküntüsünün görünümüdür Kalıtım yoluyla geçen cilt hastalıkları içinde en sık görülenidir

Belirtiler : Küçük çocuklarda kuru, pullu cilt

Bu hastalık genellikle 1 ile 4 yaşları arasında ilk defa ortaya çıkar Bazen yetişkinlik yıllarında tamamen kaybolup daha ilerde yeniden belirir En fazla belirgin olan döküntü yerleri dirsekler, dizler ve ellerdir Genellikle, kışın daha kötü olur İhtiyoz, atopik dermatitle bağlantılı olabilir

Tedavi

Etkilenen yörelere vazelin sürün ve gece naylonla sarın Günde iki kere kullanmak kaydıyla laktik asit losyonu ve gece kremi sürmek faydalı olabilir


IMPETIGO


impetigo adli iltihapli deri hastaligi, vucudun baSlica yuz, el ve diz gibi açikta kalan kisimlarini etkileyen, bakterili bir enfeksiyondur içinden cerahat akmasi da mumkun, kalin kabuklarla kapli yaralar Seklinde görulur|Bu hastalik çok bulaSicidir ozellikle çocuklar arasinda yaygindir|Tedavi:|Tedavi için bir doktora gitmeniz gerekir Doktorunuz antibiyotik ve/veya krem yazacaktir Belirtiler tedaviye baSladiktan sonra 5 gun içinde geçmelidir|onlemler:|impetigonun yayilmasini önlemek için tirnaklar temiz ve kisa tutulmalidir Evde herkesin kendine ait havlusu, mendili ve bardagi olmali ve herkes her gun banyo yapmalidir|Okuldan Alikoyma:|impetigo geçiren çocuklar, yaralar tedavi edildigi ve temiz bir sargiyla örtuldugu surece okula gidebilirler Yaralar sarilmamiSsa ve vucudun baS, el veya bacak gibi açikta kalan kisimlarinda ise çocuk, bunlar iyileSene kadar okula gidemez




INME


İnme, beynin bir bölgesinde, kan akışının engellenmesi ya da beyindeki damarlardan kanın dışarı sızmasıyla ortaya çıkan bir hasardır "İnme" terimi, olayın ani başladığını vurgular

Bazen bir baş ağrısı, sadece baş ağrısı değildir ya da baş dönmesi ile kollarınızda ve bacaklarınızda hissettiğiniz güçsüzlük sadece ne kadar çok çalıştığınızın bir işareti olmayabilir

Dengeli beslenmek için gıdaya gereksinim duymanız gibi, beyninizin de (vücudun diğer bölümleri gibi) normal işlevini görebilmesi için oksijenleşmiş kanla beslenmesi gerekir Yeterli miktarda oksijenleşmiş kan ulaşamadığında beyin hücreleri hasar görür ya da ölür

Kalpten beyne ve kafaya kan taşıyan damarlarda (karotis) daralma ya da tıkanma, beyne ulaşan kan miktarını azaltır Daralma ve tıkanmaya ateroskleroz (arter duvarlarının kalınlaşması) gibi birkaç hastalık yol açar Karotis daralması (stenoz) için ilaç ve cerrahi tedavi mevcuttur Tam tıkanma durumunda (karotis oklüzyonu) tedavi seçeneği çok azdır

Her iki durum da inme (yeterli kan ulaşmaması nedeniyle beyin dokusunda hasar) ya da geçici iskemik atak (birkaç haftada geçen inme benzeri semptomlar) riskini artırır

İnme, erişkinlerdeki işlevsel yetersizliğin birinci nedenidir

Özellikle, kan basıncınız yüksekse ya da sigara içiyorsanız, kendinizde ya da bir yakınınızda inme riski olup olmadığını doktorunuza sorun

Karotis Nedir?

Kalpten kafaya ve beyne kan ulaştıran ve boynun her iki tarafından geçen büyük kan damarlarıdır

Stenoz Ve Karotis Oklüzyonu:
Arterlerin, kısmen tıkanmaya yol açacak biçimde daralmasına stenoz denir Bir yağ plağı ya da kan pıhtısı kanın geçişini engelleyerek darlma ya da tıkanmaya neden olur Karotis oklüzyonu, karotisin beyne kan akışını azaltacak biçimde tamamen tıkanmasıdır

Stenozun Saptanması:
Doktorunuz boyundaki karotiste uğultu (arterde anormal kan akışı sesi) olup olmadığını steteskopla saptayabilir Karotis uğultusu karotis hastalığının göstergesidir Doktorunuz ultrason taraması ya da anjiyografi ile karotiste kısmi tıkanma olduğunu doğrulayabilir

İnme Ya Da Geçici İskemik Atak Semptomları:
Aşağıdaki semptomlardan biri görüldüğünde hemen acil servise ulaşmak için ambülans çağırın ya da doktorunuzu arayın


- Ani görme, konuşma ve denge bozukluğu
- Ani ortaya çıkan uyuklama ve şiddetli baş ağrısı
- Ani zihinsel bozukluk ve bellek kaybı
- Bir gözde ani geçici körlük ya da başka görme kusurları
- Kolda ya da bacakta ya da tüm vücutta uyuşma, güçsüzlük ya da felç
- Ani konuşma ya da yutma güçlüğü
- Koma ya da nöbetler


İnme Nasıl Önlenir?

- Kan basıncınızı sık kontrol ettirin Sürekli olarak yüksekse (>140/90 mmHg) kontrol altına almak için doktorunuzun önerilerini uygulayın
- Atriyal fibrilasyonunuz ya da diyabetiniz varsa ya da kolesterolünüz yüksekse, doktorunuzun önerdiği tedaviyi uygulayın
- Sigara içiyorsanız, bu alışkanlığınızdan vazgeçin
- Alkol alıyorsanız, ılımlı miktarda kullanın
- Düzenli egzersiz yapmayı günlük etkinliklerinizin önemli bir parçası haline getirin

İnmeyle İlişkili Risk Faktörleri:

Aşağıdaki durumlardan herhangi biri varsa, inme gibi ciddi tıbbi sorunlara yol açmaması için doktorunuzla görüşerek tedavi uygulayın:
- Yüksek kan basıncı (hipertansiyon) inmenin en önemli nedenidir
- · Arter kanallarının daralması (ateroskleroz), özellikle beyne kan taşıyan arterlerde kısmi tıkanma (karotis stenozu)
- · Kalp atışında düzensizlik (atriyal fibrilasyon) gibi kalp hastalıkları, yüksek kolesterol (kandaki yağların yüksek düzeyde olması) ya da kalp krizi (miyokard enfarktüsü)
- · Sigara içme, aşırı alkol kullanımı, fiziksel etkinlik eksikliği ile sebze ve meyve açısından yetersiz beslenme gibi yaşam tarzıyla ilgili etmenler
- · Diyabetin neden olduğu komplikasyonlar inme riskini artırabilir
- · İnmeyle ilişkili uyarı niteliğindeki kısa süreli belirtiler (geçici iskemik atak)


Aşağıdaki Durumlarda Hemen Yardım İsteyin :

Kendinizde ya da tanıdığınız birinde inmeden kuşkulanıyorsanız, hemen tıbbi yardım isteyin ve ambulans çağırın İnmeye yönelik bazı tedaviler sadece kısa zamanda tanı konulup uygulanırsa yararlı olduğundan, hemen tıbbi yardım sağlanması önemlidir İnmeyle ilgili uyarılar şunlardır:

- Özellikle vücudun tek yanında olmak üzere yüz, kol ya da bacakta uyuşma ya da güçsüzlük
- Ani konfüzyon (zihin karışıklığı), konuşma ve anlama zorluğu
- Bir ya da iki gözde ani görme sorunu
- Ani yürüme zorluğu, baş dönmesi, denge ya da koordinasyon kaybı
- Ani ve nedeni bilinmeyen şiddetli baş ağrısı

Yapılması Gerekenler:
Uyarıcı belirtiler ortaya çıktığında, hastaneye götürülmek üzere bir ambulans servisinin telefonunu arayın

Tedavi
Karotis endarterektomisi, karotisteki tıkanmayı ortadan kaldıran cerrahi bir işlemdir İnme ya da geçici iskemik atak semptomları olan ya da olmayan, bir ya da iki taraftaki karotiste %60 tan fazla tıkanma görülen hastalarda ameliyat önerilebilir Ameliyat, tam tıkanma durumunda ya da akut inmesi iyileşmekte olanlarda tavsiye edilmeyebilir

tPA gibi pıhtı eritici bir ilaç, inmede acil tedavi olarak etkili olabilir Bu ilacın etkili olması ve iyileşme şansını artırabilmesi için, inme belirtilerinin başlangıcını izleyen ilk 3 saat içinde uygulanması gerekir

İnme vakalarının yaklaşık %80 i iskemiktir (beyin arterlerinde kan pıhtılarının oluşmasına bağlı), geri kalanları ise hemorajiktir (kan damarının yırtılmasına bağlı beyin kanaması) ABD de inme, ölüm nedenleri arasında, kalp hastalığı ve kanserden sonra üçüncü sırada yer almaktadır ve bu ülkedeki erişkinlerde önde gelen sakatlık nedenidir Her yıl inme geçiren Amerikalılar ın üçte birinin, bu hastalık nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir

İnme geçiren bir hastanın, hemen tanı konarak hastaneye yetiştirilebilmesi için, sadece risk taşıyanların değil herkesin, inmenin uyarıcı belirtileri konusunda eğitilmesi gereklidir

IRIS ILTIHABI (IRITIS)


Sıklıkla genç erişkinlerde görülür ve vakaların çoğunda neden frengidir Kornea yaraları, şeker hasta1ığı, romatizma, diş apseleri ve burun iltihapları da iritis nedenleri olabilir

Belirtileri:

Gözde şiddetli ağrı duyulur Göz aşırı sulanır ve kızarır Hasta, parlak ışığa bakamaz Korneanın rengi bulanıklaşır ve gözbebeğinin ışığa karşı refleksleri düzensizleşir

Seyri:

Gözbebeğinin refleksleri zamanla tamamen kaybolur ve görme iyice bulanıklaşır Böyle bir kriz birkaç hafta sürebilir

Tedavi:

Nedene yöneliktir Dinlenme, camları koyu renkli gözlük kullanılması, fazla okumaktan kaçınılması salık verilir Ayrıca, göze ılık pansuman yapılır ve ağrı giderici ilaçlar verilir Atropinli damlalar ya da merhemler kullanılır



IRRITABL (HASSAS) MESANE


Sık sık aniden gelen ve bazen tuvalete yetişemeyecek kadar sıkıştıran, idrara çıkma ihtiyacı hissediliyorsa, nedeni mesane hassasiyeti irritabl mesane; zaman zaman kasılmaları kontrol edilemeyen mesane olabilir Bazen durumun sorumlusu bir enfeksiyondur Ama genellikle mesane kronik olarak iltihaplanmış gibi bir görünüm yerse de neden belirsizdir Bu rahatsızlık bezdirici olsa da tehlikeli değildir Mesane iltihabından farklı olarak düşünülmelidir

Belirtiler

- Ani ve bazen kontrol edilemeyen idrara çıkma ihtiyacı;

- Geceleri sık sık idrara çıkma ihtiyacı

Teşhis

Doktor laboratuvarda incelemek üzere idrar örneği alır İdrar yaparken özel bir röntgen filmi alınabilir (Bir boşaltma sistogramı) Ucu ışıklı ince bir boruyu uretra yoluyla mesaneye sokarak sistoskopi yapmak da bir başka olasılıktır

ilaç Tedavisi

Enfeksiyonları tedavi etmek için antibiyotikler kullanılır İmipramin veya kalsiyum kanal blokerleri mesanenin kasılmasını sağlayan kasları gevşetip rahatlatabilir Başka ilaçlar da kasılmaları kontrol eden sinirlerin aktivitesini yavaşlatabilir

Mesane hassasiyeti (irritabl mesane) enfeksiyona bağlı değilse, çoğunlukla mesane kaslarının egzersizi ve güçlendirilmesiyle çözümlenebilir İdrar yaparken, idrarı mümkün olduğu kadar uzun bir süre tutmaya çalışmak buna bir örnektir


ISITME KAYBI (IS SARTLARI NEDENLI)


90 desibel (db) gürültünün (Sesin) uzun zaman etkisinde kalan bir insan kulağı zarar görür Yüksek ses dalgalarının oluşturduğu güçlü vibrasyon iç kulaktaki kohleayı saran tüy hücrelerini zedeler Bu tür bir tahribat, duyma sinirine (hissine) bağlı olarak işitme kaybına neden olur, çünkü iç kulağın çalışmasını etkiler Bu tür işitme kaybı ekseriyetle düzeltilemez Normal konuşmanın gürültü seviyesi aşağı yukarı 60 dbdir 4 metre uzaklıktaki bir dizel kamyonun gürültüsü ise 90 db , 30 metre uzaklıktaki bir jet motorunun gürültüsü ise 130 db dir Onun için bazı işlerin sağırlık riski olması sürpriz değildir

Belirtiler : Gitgide artan işitme kaybı

Büyük inşaatlarda işitme kaybının sık rastlanır bir nedenidir Hava alanları yer işçileri kulaklarını korumak için gerekli önlemleri almazlarsa, işitme kaybı riski yüksek gruba girerler Çiftlik traktörü operatörleri de bu gruptadır Rak müziği çalanlar da bu müziği çok yüksek sesle dinleyenler de riskli gruba girer

Teşhis

Eğer işitmenizde bir azalma olduğunu fark ederseniz, bir kulak burun boğaz uzmanına başvurun Doktorunuz kulağınızı muayene ettikten sonra, işitme kaybının tipini belirlemek için testler yapacak olan bir odyologa (işitme uzmanı) gönderebilir

Tedavi

Eğer işitme kaybınız işyeri koşullarından kaynaklanıyorsa, işitme kaybının daha da artmaması için çalışırken uygun bir koruyucu malzeme kullanın

Eğer işitme kaybı diğer insanlarla iletişim kurmanızda sorunlar yaratıyorsa, doktorunuz işitme aleti kullanmanızı önerebilir

ISKELET BOZUKLUKLARI (DOGUMSAL)


"Konjenital kalça çıkığı", kalça ekleminin bir kısmının ya da tüm kısımlarının anormal bir gelişim göstermesinin sonucudur Problem, doğum sırasındaki ilk muayenede ya da daha sonra tespit edilebilmektedir Konjenital kalça çıkıklı olarak doğan bebeğe, kalça kemiğinin (femur) baş kısmını kalça yuvası (asetabulum) içine yerleştirilmesi için bağ ya da cebire benzeri bir aygıt takılır Bu tedavi genellikle 6 ile 8 hafta içinde başarılı olmaktadır Yeni doğan bebeklerin ilk dönemlerinde teşhis edilen kalça çıkığı vakalarının çoğu bu yolla gerektiği gibi tedavi edilebilmektedir

"Cücelik" (displazi), çoğunluğu kol ve bacaklarla gövde boylarının oransızlığını içeren çok çeşitli iskelet anomalisi durumlarını anlatır Genellikle çocuğun kol ve bacakları başlangıçta kısadır, çocuk büyüdükçe gövde de oransız bir biçimde kısa kalır

Çoğu displazi vakaları doğumdan hemen sonraki dönem içinde teşhis edilememektedir Bu çocuklarda işitme bozukluğu, böbrek sorunları ve bağışıklık noksanlığı gibi başka konjenital problemler de bulunabilir Gerçek iskelet kusurlarının giderilmesi mümkün değildir, ancak yan sorunların birçoğu tedavi edilebilir

Tedavi, çocuğun hareket yetenek (mobilite) ve işlevini maksimuma çıkarmaya ve kol ve bacaklarla omurganın deformitelerini düzeltemeye yönelik bir ortopedik teknikler kombinasyonu içerir

Moral desteği ve danışma hizmetleri de genellikle yararlı olmaktadır

KANSIZLIK (ANEMI)


Kanda bulunan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) dokulara ve hücrelere oksijen taşırlar Bunu içlerinde bulunan hemoglobin maddesi sayesinde yaparlar Hemoglobin aynı zamanda kana kırmızı rengini de veren maddedir 1 gram hemoglobin 14 mL oksijen taşır Normalde kanda 13-15 gram / 100 mL hemoglobin bulunur Kırmızı kan hücrelerinin ömürleri 4 ay kadardır Böbreklerimizden salgılanan eritropoetin adlı hormon, kemik iliğine etki ederek, kırmızı kan hücrelerinin yapımını başlatır

Kansızlık (anemi), kan hemoglobin düzeyinde veya kırmızı kan hücreleri sayısında azalma ve sonucunda ortaya çıkan bulgulardır Genelde başka bir hastalığın neden olduğu bir durumdur Bu nedenle sadece anemi ifadesinden ziyade demir eksikliği anemisi, akdeniz anemisi gibi altta yatan hastalığı da belirtecek terimler kullanılır

Ortaya çıkan şikayetler ve saptanan bulgular doku ve hücrelere yetersiz oksijen taşınmasına bağlı olarak gelişmektedir Anemili hastalarda yorgunluk, hafif çarpıntı ve nefes darlığı gelişebilir İleri düzeyde bir anemide ise, bütün bu bulgular, istirahat halinde görülmesinin yanı sıra; kulak çınlaması, baş dönmesi, baş ağrısı, uyuma güçlüğü, iştahsızlık, kilo kaybı, adet kanamalarının düzensizliği veya fazlalığı, adet görmeme ve iktidarsızlık gibi bulgular ortaya çıkabilir Aneminin sık görülen bulgularından çarpıntı, anemi yüzünden dokularda oluşan oksijen açlığını gidermek amacıyla, kalbin atım hızını ve her atımda pompaladığı kan miktarını artırması nedeniyle ortaya çıkar Buna rağmen dokularda yeterli oksijen sağlanamıyorsa, solunum sayısının artması ve nefes darlığı ortaya çıkar Uzayan anemilerde ve yaşlı kişilerde veya kalp hastalığı olanlarda kalp yetmezliğine ait bulgular gelişebilir Anemideki en belirgin bulgulardan birisi de solukluktur Aneminin şiddetine bağlı olarak, ağız ve göz kapağı içindeki deride ilk olarak fark edilebilen solukluk, aneminin ilerlemesi ile avuç içinde, tırnak yataklarında ve deride de belirginleşir Anemiye yol açan nedene bağlı olarak çok çeşitli bulgular gelişebilir

Laboratuvar Testleri

- Kırmızı küre sayısı (erkek: 45-60 milyon)-(bayan: 40-55 milyon)adet/ml
- Hemoglobin (erkek: 14-18)-(bayan: 12-16)gr/dL
- Hematokrit (erkek: 41-51)-(bayan: 37-47)%
- MCV (Mean Corpuscular Volume); (87 ± 7 fl) Kırmızı kan hücrelerinin ortalama hacmi Buna göre anemi, mikrositer, normositer ve makrositer olarak tanımlanabilir
- MCH (Mean Corpuscular Hemoglobin); (29 ± 2 pg) Kırmızı kan hücrelerinde bulunan ortalama hemoglobin miktarıdır Yani, kırmızı kan hücresindeki hemoglobinin ağırlığıdır
- MCHC (Mean Corpuscular Hemoglobin Concentration); (34 ± 2 gr/dL) Bir kırmızı kan hücresinde bulunan ortalama hemoglobin konsantrasyonudur Yani birim hacimdeki ağırlıktır (g/dl) MCH ve MCHC sonuçlarına göre anemi, hipokrom ve normokrom olarak sınıflanabilir
- Periferik yayma, kanın şekilli elamanlarının mikroskopla incelenmesidir
- Serum demiri, toplam demir bağlama kapasitesi, folik asit, ferritin, vitamin B12 düzeyleri ve serbest eritrosit protoporfirin de gerekirse tanı için incelenebilir

Anemi Nedenleri

- Kan kayıpları,
- Kırmızı kan hücrelerinin aşırı yıkımı,
- Kurşun ve diğer toksik maddelerle olan zehirlenmesi,
- Glutatyon veya globulin sentezlerinin bozulması,
- Glikoliz veya hücre zarı bozuklukları,
- Bazı enfeksiyonlar,
- Dalağın fazla çalışması,
- Bazı ilaçlar,
- Yetersiz kırmızı kan hücresi üretimi
- Temel yapım maddelerin eksikliği (demir, folik asit, B12, protein, niasin, bakır vs)
- Kronik hastalıklar (Kronik böbrek hastalığı, kollajen doku hastalıkları, siroz)
- Eritroblast eksikliği(aplastik anemi, kimyasal ajanlar, antikorlar)
- Kemik iliğinin diğer hücreler tarafından işgali (lösemi, lenfoma, multipl myeloma)
- Endokrin hastalıklar (Miksödem, hipofiz yetmezliği, adrenal yetmezlik)


Anemi Türleri

Mikrositer anemiler,
- Demir eksikliği anemisi ,
- Talassemiler ,
- Kronik hastalık anemisi ,
- Sideroblastik anemi,

Normositer anemi ,
- Kronik hastalık anemisi ,
- Hemolitik anemiler ,
- Kemik iliğinin infiltratif hastalıkları ,
- Kronik böbrek hastalıkları ,
- Kronik karaciğer hastalıkları ,
- Malign hastalıklar,

Makrositer ,
- Kronik karaciğer hastalıkları ,
- Hipotroidi ,
- Postsplenektomi ,
- Vitamin B12 eksikliği,
- Folik asit eksikliği ,
- İlaçlar (kemoterapi)

Tedavi

Altta yatan nedene göre tedavi edilir, örneğin demir eksikliği anemisinde demir preparatları verilir, kanamaya bağlı olanlarda kanama odağı tedavi edilir


KANSIZLIK (ANEMI) TEDAVISINDE BESLENME ONERILERI


1 Kırmızı et, kuru baklagiller, kuru meyve (kuru üzüm, kuru incir gibi), yeşil yapraklı sebzeler, pekmez ve kakao yu daha çok yiyin

2 Vitamin - C (günde 100 miligram) alın C-vitamini demirin barsaklardan emilmesini arttırır

3 Demir bakımından zengin besinler alın (baklagiller, mercimek, darı, nohut, koyu yeşil renkli sebzeler, pekmez, demirle zenginleştirilmiş tahıl ürünleri, kuru kayısı, kuru şeftali, balkabağı, ayçekirdeği, fıstık, ceviz, badem, soya fasülyesi gibi)

4 Demir hapı alanların yoğurt alması faydalıdır Yoğurtta bulunan laktik asit demirin vücutta depolanmasını kolaylaştırır

5 Demir emilimini azaltan besinlerden uzak durun: kafeinli içecekler, yumurta, süt ve kepek (kepekli ekmek gibi)

6 Eğer demir eksikliği aneminiz yoksa demir almanıza gerek yoktur; ayrıca demir damar sertiğine neden olabilir, bu nedenle demir eksikliği aneminiz yoksa demir içermeyen vitamin hapları kullanın

KATARAKT


Normal göz mercekleri saydamdır Göz merceklerinin dumanlanmasına katarakt adı verilir Normalde siyah olan gözbebeğinin grimsi beyaz ya da dumanlı bir görünüm a1dığı katarakt doğma1ık ve sonradan kazanılan katarakt olmak üzere ikiye ayrılır Sonradan kazanılan kataraktların nedenleri yaralanmalara, ışın zedelenmelerine (aşırı sıcak, röntgen ışınları, şimşek, kaynak ışığı) ya da göz merceklerinin yetersiz beslenmelerine (yaşlılık, şeker hasta1ığı) bağlanabilir

Belirtileri:

Yaşlılıkta gözbebeğinin hafif bulanık olması normaldir Görme güçlükleri başladığı andan itibaren katarakttan söz edilir Yaşlılık kataraktı yanlardan başlayarak gözbebeği bölgesinde ilerlemeye başlar ve bulanıklık giderek artarken, buna bağ1ı olarak görme yeteneği de azalır Sonunda bulanıklık bulut şeklini alır ve bütün göz merceğini kaplar Bu durumda hasta açık ve koyu ayrımını yapamaz

Seyri:

Kataraktın ilerlemesi hastanın yaşına bağ1ıdır Has ta1ığın son evresi birkaç yıl durumunu korur Fakat zamanla çözülme ve göz merceğinin kenarlarında sıvılaşma görülür

Tedavi:

İlaç tedavisiyle başarılı sonuçlar alınamamaktadır Bunun için yalnız ameliyat yöntemine başvurulmaktadır Mercek, mercek kapsülünün yırtılmasından sonra çıkartılır Eğer mercek parçaları kalırsa kataraktın tekrarlama olası1ığı vardır ve ikinci bir ameliyatı gerektirir Ameliyattan altı hafta sonra katarakt göz1üğüy1e gerekli keskin görüş yeniden sağ1anabilir

KIZAMIK, KABAKULAK, KIZAMIKCIK

Kızamık

Kızamık, ates, döküntü, nezle, öksürük ile gözlerde agrı ve kızarıklıga neden olan ciddi ve çok bulasıcı bir viral hastalıktır Kızamık bazen, zatürree gibi tehlikeli komplikasyonlara neden olabilir Hastalıga yakalanan 2000 çocuktan yaklasık bir tanesinde beyin iltihabı görülmektedir Bu sekilde etkilenen her on çocuktan birisi yasamını kaybetmekte ve dördünün beyninde kalıcı hasar olusmaktadır
Kızamık, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir
Çocuklarda, kızamık hastalıgından birkaç yıl sonra SSPE olarak adlandırılan ender bir saglık sorunu ortaya çıkabilir Hızlı bir sekilde beyni tahrip eden SSPE, her zaman öldürücüdür

Kabakulak

Kabakulak, ates, basagrısı ve tükürük bezlerinin iltihaplanmasına neden olur Bazen beyni çevreleyen zarda iltihaplanmaya yol açar Ancak, hastalıgın kalıcı yan etkileri ender olarak görülmektedir Bu hastalık ayrıca kalıcı sagırlıga da neden olabilir
Kabakulak, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir
Hastalıga yakalanan bes ergin ya da yetiskin erkekten yaklasık birisinde erbezlerinde (testislerde) agrılı iltihap ve sislik görülmektedir Bu durumdaki erkekler genellikle tamamen iyilesmekte, ancak bu komplikasyon ender olarak kısırlıga yol açabilmektedir

Kızamıkçık

Kızamıkçık, hafif bir çocukluk dönemi hastalıgıdır Ancak, ergenlik çagındaki gençleri ve yetiskinleri de etkileyebilir Hastalık lenf bezlerinde sisme, eklem agrısı ile yüzde ve boyunda iki üç gün süren döküntüye neden olur Hasta her zaman hızla ve tam olarak iyilesir

Kızamıkçık, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir

Kızamıkçık, kadınların hamileliklerinin ilk 20 haftasında hastalıga yakalanmaları durumunda çok tehlikelidir Bu, bebekte ciddi olusum bozukluklarına neden olabilir Ísitme ve görme özürlülügü ile kalple ilgili olusum bozuklukları ve zihinsel özürlülüge yolaçabilir

Kızamıkçık çok bulasıcı bir hastalık olup, hamile kadınları ve bebeklerini korumanın en uygun yolu, kadınların hamile kalmadan önce ası olmalarını saglamak ve hastalıgın yayılmasını önlemek için tüm çocukları asılamaktır

Dogurganlık yasında olan ve özellikle hamile kalmayı düsünen kadınların doktora basvurmaları ve kızamıkçık kan testi yaptırmaları gerekir Kan testi, baska bir MMR asısının gerekip gerekmedigini gösterecektir Bir diger MMR asısı yapılmasının gerekmesi halinde, asının koruma sagladıgından emin olmak için, asının ardından bir kan testi daha yapılmalıdır Hamile olan veya iki ay içinde hamile kalmayı planlayan kadınlara ası yapılmamalıdır Kadınların her hamilelikten önce, koruma düzeyinin halen yeterli olup olmadıgının belirlenmesi için, kızamıkçık kan testi yaptırmaları önemlidir

MMR ’nin Olası Yan Etkileri

MMR asısının yan etkileri, hastalıkların komplikasyonlarından çok daha az sıklıkta görülmektedir En yaygın yan etkiler, kisinin kendisini iyi hissetmemesi, hafif ates ve muhtemelen asıdan sonra yaklasık altı ile onbir gün süren döküntülerdir Bu süre içinde döküntüleri olan kisiler hastalıgı baskalarına bulastırmaz

Ası olan kisilerde bazen, asının bilesimindeki kabakulak virüsü nedeniyle, asıdan yaklasık üç hafta sonra tükürük bezlerinde hafif sisme görülebilir

Beyin iltihabı gibi, asının en önemli yan etkisi çok ender olarak görülmekte ve muhtemelen milyonda bir ya da daha az sıklıkta olusmaktadır

Yaygın Yan Etkiler asagıdaki uygulamalarla azaltılabilir:

• Fazla miktarda sıvı içilmesini saglama
• Fazla kalın giyinmeme
• Ası yapılan yere soguk, ıslak bir bez parçası koyma
• Herhangi bir rahatsızlıgı azaltmak için parasetamol alma (ya da çocugunuza verme)(yasa göre uygun dozda vermeye dikkat ediniz)

Yan etkilerin ciddi olması veya geçmemesi ya da kaygı duymanız halinde, doktorunuza ya da hastaneye gidiniz

Aşı Öncesi Kontrol Listesi

Sizde ya da çocuğunuzda aşağıda belirtilen durumların olması halinde, aşı olmadan önce bunları doktor ya da hemşireye iletiniz:

Son bir ay içinde başka bir a ı olunması
A ı yapılacağı gün hasta olunması
Herhangi bir aşıya karşı ciddi yan etkilerin olması
Herhangi bir ciddi alerjinin olması
Herhangi bir tür steroid ilaç kullanılması (sözgelimi, kortizon gibi)
Son üç ay içinde gamaglobulin a ısı veya kan nakli yapılması
Bağışıklık sistemini zayıflatan bir hastalığın olması ya da tedavinin uygulanması (sözgelimi, kan kanseri, kanser, HIV/AIDS, radyoterapi ya da kemoterapi gibi)
Halen ara tırmaları süren merkezi sinir sistemiyle ilgili bir hastalığın olması
Hamile olmanız veya aşıdan sonra iki ay içinde hamile kalmayı planlamanız
Aşının farklı bir şekilde yapılması gerekebileceğinden, yukarıda
belirtilen durumların doktor ya da hemşireye iletilmesi gerekir

KOLESTEATOM


Kolesteatom mastoid çıkıntının ve orta kulağın rahatsızlığıdır Östaki borusunun tıkanması sonucu orta kulakta hava basıncı düşer ve kulak zarı içeri doğru çöker Bu durum kulak zarındaki bir delikten kulak kanalı derisinin orta kulağa doğru ilerlemesi nedeniyle de olabilir Normalde atılacak olan deri hücreleri (epitelial hücreler) orta kulakta tutulur ve burada bir kist veya kolesteatom denilen bin tümör oluştururlar Kolesteatom bu bölümü çevreleyen kemikleri aşındırır ve orta kulaktaki ufak kemiklere zarar verir

Belirtiler

- işitme kaybı

- Kulaktan cerahat akması

- Baş ağrısı veya kulak ağrısı

- Baş dönmesi

Bazı vakalarda bu doğuştan vardır Gelişme sırasında deri hücreleri kulak zarının gerisinde sıkışıp kalmıştır Kolesteatom eğer bir çocuğun kulağında oluşursa, çabuk büyür Yetişkinlerde bu problem yavaş ilenler

Teşhis

Doktorunuz kulağınızı otoskopla, kulak kanalının bütününü görmesini sağlayacak bir ufak aletle, muayene eder ve kulak enfeksiyonu geçirip geçirmediğini öğrenmek ister Eğer bir kolesteatomdan şüphelenirse, sizi bir kulak-burun-boğaz uzmanına gönderir Böylece daha geniş bir muayeneden ve işitme testinden geçersiniz

Kolesteatom selimdir, başka yerlere yayılmaz Ancak kalıcı işitme kaybına neden olabilir Ayrıca yüz sinirlerini etkileyebilir ve tedavi edilmediğinde nadiren menenjite sebep olabilir

Tedavi

Bu durum kroniktir ve ancak ameliyatla geçer Kolesteatom küçükse daha basit (minör) bir ameliyatla alınır Daha büyük ve ilerlemiş bir kolesteatom orta kulak kemiklerindeki bozuklukların giderilmesi için daha büyük çapta bir ameliyat veya ameliyatlar dizisi gerektirebilir Bu uygulama kistin tüm parçalarını alabilmek için çok titiz çalışma gerektirir Kist tekrar oluşabilir onun için tekrar tekrar ameliyat gerekebilir

İşitmeyi sağlayabilmek için orta kulak kemiklerinin yeniden yapılması da ameliyata dahil olabilir Orta kulağı yeniden şekillendirmek için başka kimselerin kulak kemikleri veya yapay (prostetik) gereçler kullanılabilir

Şiddetli vakalarda radikal (kökten çıkaran) mastoidektomi yapıp belli aralıklarla temizlenebilecek bir bölüm bırakmak uygulanabilir bir seçenektir Bu metot kemikleri tedavi etmez ve işitme kaybını düzeltmez

KONJONKTIVIT


Konjonktif tabakanın iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bir göz hasta1ığıdır, Konjonktivitin nedenleri çok çeşit1idir En sık görülen nedenler virüsle ilgili iltihaplar ve mekanik tahriş1erdir Çoğun1uk1a tüberküloz, difteri ve gonore (belsoğukluğu) gibi hastalıklar sırasında da konjonktif tabaka iltihaplanabilir

Belirtileri:

Sabahları gözkapakları çapakla birbirine yapışır Gözler sulanır ve kızarır Bazen gözkapağının kenarında arpacık görülebilir

Tedavi:

İltihabın nedenine bağ1ı bir tedavi yöntemi uygulanır Eğer mekanik bir tahriş söz konusuysa, tahriş nedeni ortadan kaldırılır Genellikle hastalık her iki gözde birden belireceği için tedavi her iki göze de uygulanmalıdır Virüsle ilgili iltihaplarda antibiyotik tedavisi öngörülür Göz banyoları çapak o1uşumunu önler ve göz1erin mikroplardan arınmasına yardım eder Hasta gözlerin üzerine herhangi bir bandaj kullanılması uygun deği1dir, ama koyu renkli gözlük kullanılabilir

KULAK CINLAMASI (TINNITUS)


Kulak çınlaması etrafta gürültü olmadığı zaman duyulan rahatsız edici sestir Bu hem herhangi bir kulak rahatsızlığının hem de kalp damarlarına bağlı hastalıklar ve kansızlık dahil başka hastalıkların belirtisi olabilir Bu seslerin duyulmasına neden olan mekanizma anlaşılamamıştır Kulak çınlaması ekseriyetle işitme kaybına bağlıdır

Belirtiler

- Kulakta zil, uğultu, ıslık gibi sesler duymak

- işitme kaybı

Teşhis

Kulaklarınızdaki zil sesi, vızıltı ya da benzer seslerin görünürde bir kaynağı yoksa, muhtemelen kulak çınlaması sorununuz vardır Bu gibi sesler ara sıra ya da sürekli olabilir ve ses yüksekliği değişebilir;kalp sesleriyle de eşzamanlı olabilir

Kulak çınlamasında,doktorunuz önce enfeksiyon, kulak tıkanması, otoskleroz, menier hastalığı, akustik travma, irsi sağırlık ya da iş şartlarının neden olduğu işitme kaybı gibi bozuklukların varlığını araştıracaktır

Doktorunuz kulağınızdaki sesin nedenini belirlemek için bir dizi test yapabilir; kulağınızı muayene ettikten ve işitme testlerini yaptıktan sonra bilgisayarlı tomografi çekilmesini de önerebilir

Tedavi

Kulaktan gelen sesler çok rahatsız edicidir, fakat kendi başına sağlığı tehlikeye sokmaz Bazı vakalarda çınlama hemen tedavi edilir ve geçer Kulak salgısı, yabancı bir madde veya orta kulak iltihabı böyle vakalardır Neticede işitme kaybı ekseriyetle ortadan kalkar Ancak birçok olayda belirtiye neden olan etkenin tedavi edilmesi çınlamayı kesebilir de kesmeye-bilir de, çınlamayı durdurmanın bir yolu bulunamadığında müzik sesi ile (örneğin geceleri saatli radyoyla) veya bazı vakalarda kulak çınlaması maskesiyle (işitme aleti gibi kullanılan ve kulakta duyulandan daha hoş sesler çıkaran alet) bu ses bastırılabilir işitme özürlülerde kullanılan alet çevredeki sesleri yükselttiğinden çınlamayı azaltabilir Eğer kulaklarınız çınlıyorsa yüksek sesten, nikotinden, kafeinden ve alkolden uzak durun Bunlar çınlamayı artırır Ekseriyetle, bu rahatsız edici duruma katlanmayı öğrenmek gerekecektir

KULAK ZARINDA YIRTILMA


Kulağınıza hiçbir zaman hiçbir şey sokmamanız önerilir Çünkü bu harekette kulak zarını parçalama riski vardır Bazen kulak zarı, pamuk sarılmış ufak kulak temizleme saplarıyla veya küçük sivri şeylerle temizlenirken veya kaşınırken delinebilir Diğer delinme sebepleri kulağa atılan bir tokat ve patlamalar olabilir Her ikisi de kulaktaki hava basıncında ani olarak değişiklik yapar

Belirtiler

- Kulak ağrısı

- Kısmi işitme kaybı

- Hafif kulak kanaması veya akıntısı

Orta kulaktaki bir enfeksiyon (bk Kulak iltihabı) kulak zarında iltihap yapabilir, hatta zarı kısmen tahrip edebilir Kulak zarı delinmesinin en sık görülen sebebi budur Ufak delikler kapanabilir Ancak büyükler kapanmaz ve mikroplu maddelerin orta kulağa girmesine neden olur

Teşhis

Eğer kulağınızda bir gün içerisinde,giderek artan bir ağrı ve işitme kaybı olursa ve bu durumun ardından kulağınızda kanama ve kanama sonrasında ağrının hafiflediğini görürseniz,kulak zarınız orta kulak iltihabı sonucu yırtılmış olabilir Hemen doktorunuza başvurun

Doktorunuz,kulak kanalının görülmesini sağlayan bir alet olan otoskopla kulağınızı muayene edecektir; kulak zarınız delinmişse, yırtık alanı ve orta kulaktaki kemikler (kulak zarının arkasında olan) görülecektir

Yırtılmış bir kulak zarı,özellikle başlangıçta,çok ağrılı olabilir Bazen yırtıklar herhangi bir sorun yaratmadan kendiliğinden iyileşmektedir; bu durumda işitme kaybı olmamakta ya da çok az olmaktadır Geniş yırtıklar tekrarlayan orta kulak iltihabına neden olabilirler

Tedavi

Eğer kulak zarınızın yırtıldığından kuşkulanıyorsanız hemen doktorunuza başvurun, Başlangıçta aspirin veya diğer bir ağrı kesiciyle ağrınızı hafifletebilirsiniz Kulağın üzerine konulacak ılık(sıcak değil) ve kuru bir bez de yardımcı olacaktır

Doktorunuz, orta kulakta enfeksiyon gelişmesini önlemek için bir antibiyotik verebilir Bazen kulak zarı iyileşirken, deliği kapamak için bir parça plastik ya da kağıt ile yama yapılabilir Ayrıca iyileşme sürecinde kulağınızı kuru tutmanız gerekir

Kulak zarınız genellikle iki ay içerisinde iyileşir Bu süre içinde iyileşmezse, doktorunuz yırtığı onarmak için küçük bir ameliyat önerebilir


LICHEN PLANUS


Lichen planus, nadir görülen, tekrarlayan kaşıntılı döküntüdür Karakteristik özelliği ciltte parlak kırmızımsı mor lekeler ve ağızda gri-beyaz lekelerdir En büyük çoğunlukla orta yaşta görülür Ilk atak haftalarca veya aylarca sürebilir ve ondan sonraki nüksetmeleri yıllarca devam edebilir Ağızda kuruluk, metalik bir tad veya yanmadan ibaret olan ağız şikayetleri ilk olarak çıkar ve hastalığın tek belirtileri olabilir

Bileklerde (kol) bacaklar, gövdede, genital organlarda ağızda ve dudaklarda kaşınan yerler bulunur

Leichen planusun nedeni bilinmiyor Nöbetler stresle bağlantılı görülmektedir Döküntü, tırnaklarda kabarıklar yapabilir ve ciltte koyu renk lekeler bırakabilir

Teşhis muayene veya biyopsiyle konur

Tedavi

Kortikosteroid merhemler kaşıntıyı rahatlatabilir Ağır vakalarda kortikosteroid tabletler verilir


MENENJIT


Bazı menenjit tipleri çok hızlı şekilde beyin hasarına ya da ölüme neden olabilir Öte yandan bazı virüslerin yol açtığı menenjit hafif seyreder Menenjit aşıları özellikle salgınlar sırasında uygulanır ve çocuklara rutin aşılama yapılmaz
Menenjit, meninksin (beyni ve omuriliği örten zarlar) iltihaplanmasıdır Çoğunlukla vücudun başka bir bölgesindeki enfeksiyondan tipik olarak kan dolaşımı yoluyla meninkse ulaşan mikroorganizmaların yol açtığı enfeksiyon sonucu oluşur Doktorunuz omurilik sıvısından aldığı örneği inceleyerek menenjit tanısı koyabillr Bebeklerde ve genç çocuklarda belirtileri saptamak zor olabilir

MENENJİT TİPLERİ :

Viral menenjit: Çoğunlukla görece hafif seyreder ve ABD de bakteriyel menenjitten daha yaygın olarak ve daha çok kış aylarında salgınlarla görülür Genellikle tedavi gerekmez ve çoğunlukla 2 hafta içinde iyileşir

Bakteriyel menenjit: Yaşamı tehdit edici olabilir ve hemen tedavi edilmesi gerekir Günümüzde, Streptococcus pneumoniae ve Neisseria meningitidis (meningococcus) tek tek vakalar ya da salgınlar şeklinde görülen bakteriyel menenjitin önde gelen nedenleridir Haemophilus influenzae tip b, ABD de 1990 lı yıllardan önce 6 yaşından küçük çocuklarda menenjitin önde gelen nedeniydi Ancak çocuklara rutin aşılamanın bir parçası olarak uygulanan aşılar, bu tip menenjit insidansını düşürmüştür Yeni doğanlarda, grup B streptococcus ve E coli gibi başka bakteriler menenjite yol açabilir

BELİRTİLER

- Yenidoğan bir bebekte huzursuzluk ya da uyuşukluk olabilir ve beslenemez Hafifçe içe göçük olan başın yumuşak bölümü (bıngıldak = fontanel) gergin ya da dışarı çıkık duruma gelir Daha büyük bir çocukta şiddetli ve sürekli baş ağrısı ve/ya da ense sertliği, alışılmadık biçimde sessizlik, parlak ışığa karşı duyarlılık, bulantı ya da kusma hissi
- Bakteriyel menenjitte belirtiler hızla, bazen birkaç saat içinde gelişir Belirtilerin ortaya çıkmasından sonra uyuşukluk başlar ve bazen bilinç kaybı olur Vakaların yarısında koyu kırmızı ya da morumsu lekeler görülebilir
- Viral menenjitte belirtiler daha hafiftir ve gribe benzeyebilir

KORUNMA:

Bakteriyel menenjitin belirli suşları için aşılar mevcuttur ve bunlar salgınları kontrol altına almaya ya da belirli bölgelere seyahat edenlere yardımcı olabilir Enfekte kişiyle yakın temasta bulunanlar (aile üyeleri) enfeksiyondan korunmak için antibiyotik kullanabilir Enfekte kişinin ağız salgısından uzak durulması (öksürükten ve öpüşmekten kaçınmak) ve ellerin dikkatle ve sık yıkanması da alabileceğiniz diğer önlemlerdir

MESANE VE IDRAR YOLU


Mesane kalça kemiği ile rahim arasında uzanır İdrarın, böbrekler tarafından üretildikten sonra depolandığı kesedir Mesanenin, idrar doldukça genişleyebilen esnek ve kaslı duvarları vardır

Bu duvarlar kasıldığı zaman idrar 3,5-4 cm uzunluğunda ince bir tüp olan uretraya (idrar yolu) sızar Uretra nın ağzı klitoris ile vajina arasındadır

Erkeklerde ve kadınlarda da mesane ve uretra (idrar yolu) vardır, ama bunların yapısı iki cinste birbirinden farklıdır Bu nedenle ortaya çıkabilecek sorunlar değişiktir ve bazı rahatsızlıklar daha çok kadınlarda görülür Örneğin, kadınlarda, üretra hem vajinaya hem de mikrop barındıran anüse daha yakın ve erkeklerdekine kıyasla daha kısa olduğu için; üretra ve mesane enfeksiyonları (sistit) daha fazla görülür

Ayrıca, bazı yaşlı kadınlarda idrarını tutamamak gibi sorunlar ortaya çıkabilir Bunun nedeni, alt karın kaslarının zayıflayarak mesane ve diğer iç organları taşıyamaz hale gelmesi sonucunda, organların aşağıya sarkmasıdır

NASIR


Nasırlar cilt üzerine sürekli basınç veya tekrarlanan sürtünme sonucu oluşur Sıklıkla, ayaktaki nasırların nedeni iyi uymayan ayakkabılardır Ellerdeki nasırlar genellikle tekrarlanan işlerin yarattığı basınç ve sürtünmeden meydana gelir Eğer her gün kürek veya diğer bir el aleti kullanıyorsanız zaman geçtikçe ellerinizin nasır kaplandığını farkedersiniz

Belirtiler : Sıklıkla ayak parmakları arasında görülen kalınlaşmış deri tabakası

Nasır yaygın olarak görülür ve nadir olarak hafif bir rahatsızlık duygusu yaratmanın ötesi-ne geçer Bununla birlikte, şeker hastalarında enfeksiyon ve diğer komplikasyonlar gelişebilir, bu nedenle uygun bakımın yapılması gereklidir Nasır ağrılı olmaya ya da üzeri ülserleşmeye başlarsa doktorunuza başvurun

Tedavi

Çoğu kimselerde nasır tedavisi, nedeni ortadan kaldırmak meselesidir Eğer nasırın nedeni uygun olmayan ayakkabı giymekse, yumuşak deriden, uygun biçimde ayakkabılar giyiniz Birkaç haftada nasıl kaybolmalıdır Eğer problem devam ederse doktorunuz sizi, dokuyu cerrahi olarak çıkartabilecek olan bir podiatriste gönderebilir

Banyodan sonra nasırınız yumuşadıktan sonra, üzerindeki kalınlaşmış deriyi bir havluyla ovalayarak aşama aşama inceltebilirsiniz Suyla birlikte sabunun alkalen özelliği deriyi yumuşatacaktır, böylece üst tabakayı soyabilirsiniz

Banyo sırasında ya da sonrasında nasır dokusunun kalınlığını azaltmak için bir sünger taşı kullanın Bununla birlikte, şeker hastalığı ya da dolaşım bozukluğunun olduğu durumlarda bu yöntem önerilmemektedir

NEVRALJI


Nevralji sinir yollarının biri boyunca duyulan şiddetli ağrı spazmlarından oluşur Bu spazmlar sinirin zedelenmesi veya tahrişi sonucu ortaya çıkabilir Ancak birçok vakaların olarak nedeni bilinmemektedir

Belirtiler : Son derece keskin, batıcı ağrı veya sürekli yanma duygusu ile birlikte gelen ağrı krizleri

Ağrılar genelde keskin ve batıcı niteliktedir Saniyeler ya da dakikalar süren kesik krizler halinde gelen ağrılar günler, hatta haftalar sürebilir

Bu rahatsızlığın okut bir döneminde, hassasiyet o kadar artar ki bazen en ufak bir temas bile çok şiddetli acı duyulmasına neden olabilir

Bazı tür nevraljiler herpes enfeksiyonu (zona) sonucu ortaya çıkabilir Aksırmak veya yemek yemek gibi hareketler spazm krizlerini teşvik edebilir


OSTEOMIYELIT


Osteomiyelit kemik iliğinin iltihabıdır Genellikle bir bakteri enfeksiyonunun sonucunda ortaya çıkar, sıklıkla yaralanma, kırık veya başka bir zedelenme sırasında giren bir bakteridir Aynı zamanda, kemiğe kan yoluyla da taşınabilir

Belirtiler

- Hassasiyet ve şişme,

- Tutulan kemikte ağrı ve sıcaklık duygusu,

- Ateş,

- Halsizlik

Osteomiyelit büyüklere kıyasla çocuklarda daha yaygındır Genellikle, antibiyotiklerde başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir Fakat nüksedebilir

Teşhis

Osteomyelitten kuşkulanıldığında, teşhis için kan tahlilleri, röntgen, radyoaktif izotoplarla kemik taraması ya da iğne biyopsisi kullanılabilir

Kemik biyopsisi de gerekebilir; bu yöntemde derindeki bir apseden kemik örneği, cerahat ya da başka dokular çıkarılarak laboratuvarda incelenir

Tedavi

Tedavide 3 hafta ya da daha uzun bir süreyle penisilin veya diğer bir antibiyotik kullanılır Yatak istirahati ve etkilenen kemiklerin sabitlenmesi de önerilmektedir Bazı vakalarda, enfeksiyonun olduğu dokuların ameliyatla çıkarılması gerekebilir



PERITONSILER ABSE


Anjin de denen bu hastalıkta bademciklerden biri iltihaplanır ve bu bademcikle çevresindeki yumuşak dokular arasında abse olur Abseden önce yumuşak dokuda yayılan enfeksiyon absenin de çok geniş bölgelere yayılmasına neden olur Enfeksiyon boyuna ve hatta göğüse iner Peritonsiler abse gençlerde görülür

Belirtiler

- Boğaz ve yumuşak damak ağrısı,

- Yutkunmada büyük acı,

- Ateş,

- Başı acının ters yönünde bir tarafa yatırmak ihtiyacı

Teşhis

Boğaz ağrısı ve huzursuzluk vardır Doktorunuz şişmiş bir bademcik ve bunu örtecek kadar şişmiş damak arkası yumuşak dokusu görürse buna anjin diyebilir

Doğru tedavi edilmezse abse boyuna, göğüse, kalbe, akciğer arasındaki zara kadar inebilir Bazen çok şiddetli bir şişmeyle ağzın damak tarafında dile yaklaşır ve nefes borusunun tıkanmasına neden olur

Tedavi

Bu enfeksiyon antibiyotikle tedavi edilebilir Cerahat varsa ve kendiliğinden akmazsa, doktorunuz abseyi ameliyatla akıtabilir Bu antibiyotik tedavisi başladıktan hemen sonra veya enfeksiyonun bitmesinden 6 hafta geçtikten sonra olabilir


PITYRIASIS ROSEA


Pityriasis (pullu) rosea (gül renkli) çok görülen zararsız bir döküntüdür En fazla gençlerde görülür

Belirtiler : Gövdede kolların üst kısmında boyunda ve bacakların üst kısımlarında hafifçe kaşınan kırmızı noktalar

Gövdede tek bir pullu kırmızı leke ilk belirti olabilir Birkaç gün sonra başka lekeler de belirir

Bir virüsün neden olduğu sanılmaktadır Döküntü genellikle 3 ile 10 hafta içinde kaybolur Doktorunuz başka hastalıkları saf dışı etmek için kan tahlili isteyebilir

Tedavi

Bu döküntünün tedavisi yumuşak bir şekilde olmalıdır, çünkü cildi tahriş etmek, bu döküntülerin, vücudun başka yerlerine de yayılmasına yol açar

Hafif yağlayıcılar ve kaşıntı losyonları kaşıntıya fayda edebilir Hidrokortizon kremi de faydalı olabilir

Makul ölçüde güneş banyosu faydalıdır, fakat güneş yanıklarından kaçının; doktorunuz antihistamin tabletleri de verebilir


PROKTIT


Proktit, rektumun iltihaplanmasıdır Bu bir enfeksiyondan (bakteri veya virüs) kaynaklanabilir Ülserleşmiş kolitin veya Crohn hastalığının belirtisi de olabilir Bazen proktit anal cinsel ilişkiden olabilir Proktiti cinsel ilişki yoluyla almış olan bir kimse bu enfeksiyonu cinsel ilişki yoluyla başka bir partnere geçirebilir (Seks ilişkisi Yoluyla Geçen Hastalıklar)

Belirtiler

- Dışkıda, kan balgam veya cerahat bulunması,

- Kabızlık

- İshal,

- Şiddetli rektal ağrılar,

- Ateş

Proktite bağlı bazı belirtiler enfeksiyonun olası nedenini açıklar Balgam, kan veya cerahatın dışkıda görülmesi iltihaplanmanın bel soğukluğundan kaynaklanmış olabileceğini belirtir Proktiti eğer herpes simpleks virüsü yapmışsa, anüsün etrafında yara veya su toplaması gibi kabarcıklar bulabilirsiniz Her iki durumda da makat yanar ve kaşınır Tekrar tekrar duyulan aşırı dışarı çıkma hissi veya bağırsakları hareket ettirmeme hali meydana gelir Eğer enfeksiyon rektumda değil de daha derin-de bağırsağınızda ise (protokolit) belirtilerin daha kuvvetli olması, anorektal sancı ve ateş görülmesi beklenir

Teşhis

Doktoronuz anüs çevresindeki cildi muayene edecek dışkıdaki balgamı (varsa) inceleyecek ve protosigmoidoskopik (Kolon Kanseri için Radyografik Tarama) bir muayene programı uygulayacaktır Frengi için bir kan testi de yapılabilir

Bu hastalık enfeksiyon sebebine bağlı olarak kolayca tedavi edilebilir veya edilemez Bakteriyel enfeksiyonlar (bakteriden kaynaklanan) antibiyotiklere cevap verebilir Fakat viral (virüsten kaynaklanan) enfeksiyonlar vermez

İlaç Tedavisi

Bakteriyel enfeksiyonların ilk tedavisi antibiyotiktir Ekseriyetle tetracycline hydrochloride ile tedavi yapılır Herpes simpleks virüsün neden olduğu proktiti tedavi edebilecek ilaç yoktur Gene de doktorunuz enfeksiyonun yayılmasını önleyici ve belirtileri hafifletici müstahzarlar verebilir

SAGIRLIK (DOGUSTAN)


Sağırlık irsi bozukluklardan (anormalliklerden) kaynaklanabilir Kalıtıma bağlı bir böbrek hastalığı olan irsi nefritle (Alport Sendromu) beraber gelişmiş olabilir Kalıtıma bağlı daha birçok sağırlık türleri vardır Guatrla birlikte sağırlık (Pendred Sendromu), dış kulak, yüz ve boyun sakatlıklarının doğurduğu sağırlık, cilt anormalliklerinden kaynak!anan sağırlık, zihinsel geriliğin neden olduğu sağırlık; retinitis pigmentosa (gece körlüğü) ve periferal nöropatiye bağlı sağırlık (duyma özürü) bu tür sağırlıklardır

Sık rastlanmayan ve başka anormalliklerle (bozukluklarla) ilgisi olmayan sağırlık türleri de vardır Bunlar yaygın sayılmaz Eğer ailenizden birinde veya çocuğunuzda bu tür bir sağırlık belirlenirse bir uzmandan genetik konuda bilgi edinin Sağır bir bebek veya çocuk için uygun tedavi ve eğitime gecikmeden başlanmalıdır

Eğer bir hamile anne adayı kızamıkçık geçirirse, gelişen bebeğin etkilenme riski vardır Eğer kızamıkçık (German measles) hamileliğin ilk üç ayı içinde olursa, çocuğun sağır olarak doğma olasılığı vardır Ayrıca katarakt, kalp problemleri ve beyin veya sinir sistemi bozuklukları gibi başka ciddi sakatlıklar da olabilir Hamileliğin daha sonraki aylarında geçirilen kızamıkçık işitme kaybı yapabilir, fakat diğer sakatlıklara neden olma olasılığı azdır Erken doğum (prematüre), doğum sırasında veya hemen doğum sonrası oksijensiz kalmak, kan uyuşmazlıkları ve menenjit genç yaşlarda sağırlık yapabilir


SARKOIDOZ


Sarkoidozun nedeni bilinmemektedir Vücudun deri, göz, çevresel sinirler, karaciğer, lenf düğümleri ve kalp de dahil hemen hemen her tarafını etkileyebilir, ancak vakaların %90 ında akciğerleri etkiler

Belirtiler

- Hiç belirti olmayabilir

- Genel kırgınlık

- Ateş

- Nefes darlığı, özellikle egzersiz sırasında

- Kilo kaybı

Sarkoidoz bağışıklık sistemini de tutuyor gibi görünmektedir Vücudunuzu hastalıklardan koruyan akyuvarların bir tipi olan yardımcı T lenfositler aşırı çalışarak dokularda iltihap hücrelerin birikmesine neden oluyor gibi görünmektedir Akciğerlerde bu hücre birikimi, alveol (akciğerdeki küçük hava torbacıkları) duvarlarına, bronşlara ve kan damarlarına zarar vererek akciğerdeki normal oksijen dağılımını değiştirir

Sarkoidoz kadınlarda erkeklerden daha sık görülür Nadir olarak çocuklarda ve yaşlılarda da görülmesine rağmen, hastaların çoğu 20 ile 40 yaş arasındadır

Teşhis

Sarkoidoz, özelikle beden hareketleri sırasında ve sonrasında genel bir yorgunluğa, ateşe ve nefes darlığına neden olabilir Bununla billikte, özellikle hastalığın erken döneminde belirti vermeyebilir Çoğu kez başka bir nedenle akciğer filmi çektirilirken sarkoidozun varlığından kuşkularıılır Teşhisi doğrulamak için fiberoptik bir bronkoskopla akciğer dokusundan biyopsi ile örnek alınır (laboratuvarda incelemek amacıyla alınan doku örneği) Bazen bu dokularda tutulursa, deri, lenf düğümü, göz akında da biyopsi yapılır Ara sıra kan kalsiyum düzeyi normalden yüksek bulunur

Sarkoidoz genellikle yavaş seyirli bir hastalıktır Hastaların çoğu tedavi yapılmadan tam olarak iyileşirler ya da yalnızca birkaç hafif belirti kalır Ancak, hastaların % 10-15inde hastalık kronikleşir ve yıllar boyu aktif olarak kalır ya da ara sıra hastalık nöbetleri ortaya çıkar % 5-10 da, sarkoidoz yıllar sonra ölüme neden olur

İlaç tedavisi

Eğer ciddi şikayetleriniz var ya da hastalık 4-6 ay içinde kendiliğinden iyileşmediyse doktorunuz kortikosteroid ilaçlar verebilir

ŞAŞILIK


Göz küresini oynatan kasların fazla ya da az ça1ışması sonucu beliren bir göz bozuk1uğudur şaşı1ık nedenleri, tek taraflı görme zayıf1ığı ya da tek taraflı kırma bozukluğu olabilir Şaşı1ık genellikle yakını görememeyle ilgili bir bozukluk o1duğundan, çoğu kez yakına bakarken ortaya çıkar Tek yanlı görme zayıf1ığı ya da kırma bozuk1uğu tek taraflı şaşı1ığın oluşumuna neden olur

Belirtileri:

Genellikle çocukluk dönemlerinde ortaya çıkan şaşılık, içe doğru şaşılıktır Çocuk, yakına bakmaya ça1ıştığı zaman gözler içeri doğru kayar

Tedavi:

ŞaşıLığın tedavisi, duruş anormalliklerinin şekline ve nedenine yöneliktir Tedavide, kırılma kusurunun gözlükle düzeltilmesi, bir gözün bantla kapatılması, şaşılık sapma açısının prizmalarla düzeltilmesi, uygun alet ve apareyler kullanılarak özel görme çalışmaları gibi yöntemler uygulanır Bazı vakalarda durumun ameliyatla düzeltilmesi gerekmektedir


SEDEF HASTALIGI (PSORIAZIS)


Nedeni tam olarak bilinmeyen sedef hastalığında, vücudun bazı bölgelerindeki deride aşırı bir büyüme ve bunun sonucunda kalınlaşmış, kırmızı, yama görünümünde kaşıntılı, göze hoş görünmeyen alanlar meydana gelmektedir Kafa derisi, dizler ve dirsekler en sık tutulan yerlerdir, ancak hastalık tüm vücutta geniş alanları kaplayan lezyonlar meydana getirebileceği gibi eklem iltihaplarına da neden olabilir Genetik bir yatkınlık olabilir Hastalığın şiddeti zaman içerisinde değişiklik gösterebilir, azalma ve artışlar stres ve psikolojik durumla ilişkilidir Kullanılan tedavi yöntemleri kesin tedavide yetersizdir

Aşağıdaki yöntemler tedaviye yardımcı olarak önerilebilir:

Güneşte daha çok zaman geçirin, mümkünse güneşi bol bir yere yerleşin Güeş ışığı, sedef hastalığında son derece faydalıdır

Daha az yağ ve daha az protein tüketin; karbonhidrat tüketimini arttırın

Tedavi amacı ile devedikeni (Silybum marianum) bitkisinin ekstresini deneyin Bu bitki ekstresi zararsızdır ve alkol kullanımına bağlı meydana gelen karaciğer hastalıklarına karşı kullanılmaktadır Bir litre kaynar suya 50 gram meyvesinden konularak demlenir ve günde 2 kez birer çay bardağı, 3 ay boyunca içilir Eğer hazır hapları bulunabilirse, günde 2 kez birer tablet, 3 ay süresince alınır

Stres azaltma tekniklerini deneyin; hipnoz sonucu hastalığın gerilefiğini gösteren çalışmalar mevcuttur

SEKER HASTALIGI


Seker Hastaligi Nedir ?

|Eger Seker hastasi iseniz, insulin denilen hormondan vucudunuzda ya yeterince yoktur ya da vucudunuz bu hormonu dogru bir Sekilde kullanamiyordur Bu durumda kaninizda dolaSan Seker vucudunuz tarafindan yeterince kullanilamaz ve kaninizda bulunan bu fazla Seker kalbinize, kan damarlariniza, böbreklerinize, sinirlerinize ve gözlerinize zarar verebilir Bunun sonucunda da kalp hastaligi, körluk, böbrek yetmezligi, felç, iktidarsizlik oluSabilir Eger gerekli önlemleri alirsaniz bu rahatsizliklarin oluSmasini engelleyebilirsiniz|

Kan sekerimin Yukselmemesi için Neler Yapmaliyim ?
|seker hastaliginizi kontrol edebilmek için kan Sekerinizin yukselmesini engellemeniz gerekir ideal kan Sekeri kiSiden kiSiye degiSir Bu yuzden kan Sekerinizin hangi duzeyde olmasi gerektigine doktorunuzla birlikte karar vereceksiniz Kan Sekerinizin yukselmemesi için aSagidaki önerilerimize uymaniz gerekir: Mumkun oldugu kadar degiSik yiyecekler tuketin, devamli ayni Seyleri yemeyin Yedikleriniz az yagli olsun sekerli ve bol enerjili yiyeceklerden uzak durun (hamur iSleri, tatlilar gibi) Eger SiSman iseniz doktorunuzun önerecegi Sekilde kilo verin 3 buyuk ögun yerine 5-6 kuçuk ögununuz olsun Duzenli spor yapin Spor yapamiyorsaniz yuruyuS yapin Ancak bunlara baSlamadan önce doktorunuza daniSin Ilaçlarinizi doktorunuzun tavsiye ettigi gibi ve duzenli olarak kullanin Verilen tedaviyi uygulayamiyorsaniz, bunu doktorunuza iletin ozellikle insulin kullaniyorsaniz gunde bir kez açlik kan Sekerinizi ölçun veya ölçturun Açlik kan Sekerinizi her ölçturdugunuzde bu formun arkasinda bulunan takip formuna açlik kan Sekerinizi yazin ve kontrole geldiginizde bunlari doktorunuza gösterin Yiyeceklerinizi ve yaptiginiz sporu buna göre ayarlayabilirsiniz|

seker Hastaligina Bagli GeliSen Hastaliklari onlemek için BaSka Neler Yapmaliyim ?

|oncelikle duzenli olarak doktorunuza kontrole gidin Bunun diSinda aSagidaki hususlara dikkat edin: DiSlerinizi hergun firçalayip, diS ipi ile temizleyin Yilda 2 kez diSlerinizi kontrol ettirin Tansiyonunuzu yilda 5-6 kez kontrol ettirin Tansiyon durumunuz ile ilgili olarak doktorunuzdan bilgi alin Kan kolesterolunuz hakkinda doktorunuzdan bilgi alin Kan kolesterolunuzun yukselmemesi için duSuk kolesterollu yiyecekler tuketin Sigara içmeyin Yilda bir kez veya doktorunuzun istedigi siklikta gözlerinizi muayene ettirin|

seker Hastaligimin Ayaklarima Zarar Vermemesi için Nelere Dikkat Etmeliyim ?

|Kendiniz hergun ayaklarinizi kontrol edin Her kontrole gittiginizde doktorunuzdan ayaklarinizi muayene etmesini isteyin Ayaklarinizda kizariklik, SiSlik, uyuSukluk, uzun suren agri, keçelenme farkederseniz hemen doktorunuza daniSin Ayakkabinizin içerisinde taS, çivi vs olup olmadigini kontrol etmeden kesinlikle giymeyin Kesinlikle yalinayak yurumeyin Yeni ayakabi alirken ayaginiza uygun ve yumuSak ayakkabi alin Ayakkabi almaya akSam uzeri gidin (bu saatlerde ayaklariniz biraz SiSmiS haldedir) Tabani duz ayakkabi almayin Beyaz çorap giyin ve çoraplarinizi çikartinca, lekelenme olup olmadigini kontrol edin Ayaklarinizi hergun yikayin ve tam olarak kurulayin ozellikle parmak aralarinizin kuru oldugundan emin olun Sert havlu kullanmayin Ayaklarinizi tirnaklarinizla kaSimayin Ayaklariniz çok terliyorsa pudra kullanin

SINUZIT


1 AKUT SİNÜZİT

Genellikle gribal bir enfeksiyonla veya takiben gelişir Bazen ani sıcaklık düşmeleri sonucu bir bölgedeki birçok insanı etkileyebilir Yüzme sırasında derine dalma da sinüzit gelişimine neden olabilir

Etken genellikle gram pozitif kok adı verilen bakterilerdir (streptokok, satafilokok, pnömokok gibi) Hemofilus influenza adı verilen mikroba bağlı gelişen sinüzitlerde ciddi problemler gelişebilir

Burun tıkanıklığı, etkilenen sinüs bölgesinde basınç hissi (dolgunluk, ağrı), halsizlik, ateş ve baş ağrısı görülebilir Burundan kanlı veya kansız akıntı, geniz akıntısı olabilir

Tedavi

Sistemik antibiyotik, antihistaminik, lokal burun damlası kullanılır Antibiyotik tedavisi en az iki hafta süreyle devam etmelidir Ağrı fazla ise ağrı kesici kullanılabilir İlaçla tedavi mümkün olmaz ise bir KBB uzmanı tarafından sinüslerin temizlenmesi (sinüs lavajı) veya cerrahi tedavi gerekebilir


KRONİK SİNÜZİT

Akut sinüzit tedavi edilmediğinde veya sık ataklar olduğunda, sinüslerin iç yüzeyini kaplayan deride değişiklikler meydana gelir ve sinüzit kronikleşir Akut sinüzitteki belirti ve şikayetler daha hafif olarak yıllarca devam edebilir

Kronik sinüzitte önemli olan konulardan birisi ostiomeatal bölge adı verilen yerlerin olaya karışmasıdır Bu bölge çeşitli özelliklerinden dolayı çok kolay hastalığa yaklanır ve çok güç tedavi olur Kronik sinüzitlerde bu nedenle bu bölgenin iyi bir şekilde araştırılması gerekir Bunun için koronal bilgisayarlı tomografi ve endoskopi gerekebilir

İlaçlarla tedavi mümkün olmaz ise cerrahi olarak sinüslerin boşaltılması ve daha sonra gelişecek akut sinüzitlerde tedavi geciktirilmemeli ve aksatılmamalıdır


SİNÜZİTE BAĞLI GELİŞEBİLECEK SORUNLAR

Sinüzite bağlı bir sorun geliştiğinde genelde aşğıdaki belirtilere rastlanır Bu sorunlar sıklıkla akut sinüzit veya kronik sinüzitin akut atağı sırasında meydana gelir

Belirtiler

1 yaygın ve inatçı ağrılar

2 kusma

3 konvülsiyon (havale)

4 ateş

5 göz kapaklarında veya alında şişlik

6 bulanık görme, çift görme veya inatçı göz arkası ağrısı

7 kafa içi basınç artışı bulguları (bulantı, kusma )

8 kişilik değişikliği

SPINA BIFIDA


Spine bifida, omurga kavsinde, birleşme noksanlığı sonucu ortaya çıkan bir kusurdur Bu durum herhangi bir omurda görülebilir, ancak en yaygın olarak ortaya çıktığı yer alt omurganın tabanıdır

Bu durumun varlığının işareti, kusurun bulunduğu yerin üzerine gelen deri üzerinde tüy kaplı bir alan, bir yağ birikimi veya çok ince damarların bulunmasıdır Genellikle, bu durum röntgende küçük bir bulgu olarak görülür ve omurga sinirlerini tutmadığı için, ardında yatan nörolojik bir kusurla ilişkilendirilemez

Spina bifida kusurlu olarak doğan bebeklerin küçük bir yüzdesinde bacaklarda, mesanede veya barsakta nörolojik rahatsızlıklar bulunabileceği için bu tür çocukların ayrıntılı bir nörolojik muayeneden geçirilmeleri gerekir


SU CICEGI


Suçiçegi Hastaligi|Suçiçegi (veya varisella), herhangi bir yaSta ortaya çikabilen ancak en xxx olarak çocuklarda görulen bir bulaSici hastaliktir Bu hastaligin tipik özellikleri ateSle seyretmesi ve deride ortaya çikan kabartilardir Bu kabartilarin birkaç saat içinde, içi saydam siviyla dolu kesecikler haline gelmesi ayirici özelliklerindendir|

BaSlica Nedenleri|


Bu hastalik özellikle on yaSin altindaki çocuklari etkileyen salginlar Seklinde ortaya çikar Varisella zoster virusunden kaynaklanir ve olaganustu bir bulaSiciliga sahiptir Her ne kadar bu hastaligi geçirmekle yaSam boyu bagiSiklik kazanilirsa da, virus uyku halinde bekleyip daha sonra yetiSkinlik çaginda kendini herpes zoster yani zona olarak gösterebilir|

Suçiçeginin cocukluk cagindaki Belirtileri|

Enfeksiyondan sonra 14 ila 21 gunluk bir kuluçka devresi vardir ve daha sonra çocuk ateSlenir ya da hafif bir titreme görulur veya kusma ile sirt ve bacaklarda agri gibi Sikayetlerle kendini daha hasta hissedebilir Hemen hemen ayni zamanda, sirt ve göguste, bazen de alin çevresinde ve daha nadiren kol ve bacaklarda çok sayida kirmizi ve kaSintili kabarti oluSur Bu kabartilar birkaç saat içinde saydam bir siviyla dolu kesecikler haline gelir Bu keseciklerin görulmesi birkaç gun devam eder ve ikinci gunden itibaren içerikleri irine dönuSup, bir iki gun içinde patlayabilir ya da kuruyup buzuSerek tepelerinde kahverengimsi kabuklar oluSur Bu kuçuk kabuklar bir haftaya varmadan pullanarak dökulur ve iyileSme tamamlanir|

Hasta çocuk dökuntunun görulmesinden itibaren bir hafta sureyle ya da kesecikler kuruyuncaya degin bu hastaligi geçirmemiS çocuklardan tecrit edilmelidir Ancak kabuklarin dökulmesini beklemeye gerek yoktur|KiS ve ilkbaharin ilk aylari suçiçeginin yaygin olarak göruldugu aylardir YetiSkinler ve ergenlik çagindakiler, çocuklara kiyasla daha agir hastalik riski altindadirlar Agri, ateSin suresi, kiriklik, kaSinti gibi belirtiler daha Siddetli olur, dökuntu daha geniS alana yayilir ve daha uzun surede iyileSir ve hastaligin seyri daha uzun olur Ayrica, suçiçegi olan yetiSkinler ve gençler için Siddetli komplikasyon riski daha yuksektir

|Suçiçegi Tedavisi|

Tedavi hem belirtilere yönelik hem de etkene yönelik yapilabilir Belirtileri hafifletmek için antipretikler ya da sistemik antihistaminikler kullanilabilir BagiSiklik sorunu olan ya da enfeksiyon ve komplikasyonlari açisindan risk altinda bulunan çocuklarin Varicella zoster enfeksiyonu tedavisinde antiviral ajanlar kullanilabilir Uygulama dökuntulerin ortaya çikmasini takiben ilk 24 saat içinde ve 2 yaSindan buyuk çocuklarda yapilmalidir

SİVİLCE


Sivilce, dermatolojik adıyla akne vulgaris, toplumda en sık karşılaşılan cilt hastalığıdırÖzellikle ergenlik dönemindeki gençlerde % 80-90 oranında rastlanmaktadır ve hemen hemen herkes hayatı boyunca en az 3-5 kez sivilce çıkarmaktadır


Bu sık görülen hastalık hem fiziksel olarak görüntüyü bozmakta hem de bu görüntü bozukluğu psikolojik bozuklukların artmasına neden olmaktadır Tedavi edilmediği takdirde uzun yıllar, hatta bir ömür boyunca devam edebilen bir hastalık haline dönüşmektir


En sık karşılaştığımız 12-18 yaş gurubundan başlayarak, uygun tedavi alışkanlıkları ve tedavileri, hastanın cilt tipine ve hastalığın şiddetine göre uygulanmalıdır Sivilce sadece yüz bölgesinde değil aynı zamanda sırt, göğüs, boyun gibi vücudun diğer bölümlerinde de çıkabilir


Ani başlayan ve ileri yaşlarda gelişen sivilce sorununun altında bazen hormonal bozukluk, stres, yanlış kozmetik ürünlerinin seçimi gibi nedenler yatabilmektedir Hastaların cildindeki sivilceleri sıkması ve oynaması da iyileşme sürecini uzatmakta ve bazen de kalıcı çukurcuklar, izler oluşturabilmektedir Temelde yapılan hatalardan bir diğeri de sivilce tedavisinin güzellik salonlarında yapılmaya çalışılması, yanlış yönlendirme ve tedavi girişimleri ile hastaların zaman kaybetmesidir Sivilce temelde yağ bezlerinin fonksiyonlarının bozulması ve derideki birtakım bakterilerin buna katılmasıyla oluşur Kimi formlarda siyah nokta veya butonlar şeklinde iken kimi zaman da iri, deri altına yayılmış ağrılı kabarcıklar şeklinde oluşabilir Genellikle15-25 yaş arasında, erkek cinsiyetinde daha ağır formda yaygın ve şiddetli sivilcelere rastlarız


Sivilcede, ne kadar erken yaşta tedaviye başlanır ise o kadar olumlu cevap alınır Tedavi mutlak olarak dermatolog tarafından düzenlenmeli ve doğru bilgilendirmeyle yapılmalıdır Tedavi için kaybedilen süre, sivilcenin ilerlemesine ve bazen de geriye dönüşü mümkün olmayan izlerin gelişmesine neden olabilir Uygun bir tedavi, iyi bir temizlik sistemi ile başlar Tahriş edici olmayan, cildi kurutmayan, Ph ı dengeli bir temizleyici uygun miktarda köpürtülerek cilde uygulanır Fazla salgılanan yağın emilmesini, bakterilerin üremesini engelleyen krem ve jeller cilde düzgün aralıklar ile sürdürülür İltihaplı sivilceler bulunuyor ise uygun bir antibiyotik, tedaviye eklenir Dirençli ve yaygın sivilce formlarında ise A vitamini türevleri kullanılabilir


Unutulmamalı ki sivilce bir hastalıktır ve tedavisi mümkündür Erken dönemde tedavi yapılması hem tedavi süresini kısaltır, hem de komplikasyonları azaltır


TERLEME (ASIRI TERLEME = HIPERHIDROZIS)


Aşırı terleme, esas olarak ter bezlerinin aşırı aktif olmasından kaynaklanmaktadır Terleme, vücudun aşırı sıcağı vücuttan atma mekanizmalarından birisidir Ancak bazı insanlar diğerlerine göre daha fazla terlerler

Aşırı terleme mutlaka bir hastalıkla ilişkili olmak zorunda değildir Genelde şişmanlıkla ilişkilidir, çünkü fazla kilolu olanlar yürümek gibi normal aktiviteleri için bile, normal kilolulara göre daha fazla efor harcarlar Aşırı terleme belirli ilaçlardan da kaynaklanabilir Bazen de sistemik bir hastalığın belirtisi olarak karşımıza çıkabilir (hipertiroidi gibi)

Kendiniz aşırı terlemenizin nedenini ve tam olarak yerini bulmaya çalışın: aşırı terlemeye erhangi bir hareketiniz mi neden oluyor, veya sıcak bir ortamda iken mi diğerlerine göre aşır terliyorsunuz ? Bazen stres ve sıkıntı ile iş toplantısı gibi durumlar aşırı terlemenize neden olabilir Eğer stres ve benzerleri neden oluyorsa, kendinizi rahatlatmanın yollarını arayın

Kahve, çay ve diğer uyarıcı alışkanlıklardan uzak durun Bu tür uyarıcılar apokrin ter bezlerinin (vücudun kıllı bölgelerinde bulunan ve güçlü - keskin kokulu ter üreten özel bezler) aktivitelerini arttırırlar Kafein gibi uyarıcılar vücudu savaş durumuna hazırlarlar denilebilir, yani bedeni uyararak her tür dış etkene karşı tetikte olmasını sağlarlar, bu durum da stres ve sıkıntıyı artırır Bol miktarda su için, çünkü terleme ile kaybettiğiniz suyu tekrar almanız gereklidir

Vücudunuzun sempatik sistemini uyarabilecek çevresel uyaranlardan uzak durun; gürültülü ve yüksek sesli müzik, çalıştığınız işe yoğunlaşmanızı engelleyen şeyler, ve hatta sizi sinirlendiren kişiler bu gruba dahil edilebilir Rahatlamak için kendinize bir egzersiz bulabilirsiniz, nefes alma egzersizleri gibi Meditasyonun da faydası olabilir Düzenli egzersiz ter bezlerinizin düzenli çalışmasına yardımcı olur

Terleme ile günde 3 mg kadar çinko kaybedebilirsiniz Çinko özellikle protein ve DNA sentezi ile kan, beyin ve bağışıklık siteminin düzenli olarak işleyebilmesi için gereklidir Günde 30 mg çinko alabilirsiniz


TETANOZ


Tetanoz normalde toprakta yaSayan bakterilerin neden oldugu bir hastaliktir Bu bakteriler genelde hasyvan diSkisi içeren toprakta bulunabilirler Kesik, çizik, siyrik veya bir Seyin cilde batmasi sonucunda tetanoz mikrobu kana kariSabilir bagiSik olmayan bir insanda diken batmasi gibi ufak bir yara dahi tetanoza neden olabilir insan her yaSta tetanoz olabilir|

Belirtiler:

|onceleri baS agrili huzursuz bir devre geçirilebilir Asil belirtiler agrili adale kramplaridir Bunlar özellikle boyun ve çene kaslarinda görulurler Daha sonra gövdedeki kaslar sertleSir ve kramplar oluSur nefes almada guçluk meydana gelir Bazen ateS olabilir Mikrobun alinmasindan sonra 5-20 içinde belirtiler ortaya çikar Bu durumu genellikle havale nöbetleri takip eder Bazi insanlar bu hastaliktan ölebilir Halen yuzde yuz etkili bir tedavisi yoktur|

ASi: Bebeklere yapilan karma aSi difteri, tetanoz ve bogmacaya karSidir Bu aSinin yapildigi çocuklar tetanoza karSi temel bagiSiklik kazanirlar Ancak bu bagiSiklik zamanla azalacagindan tetanoz aSisinin belirli araliklarla ömur boyu tekrarlanmasi gerekir Herkes on yilda bir aSi olmalidir|

Yaralanma ve Isirilmalarda:

ozellikle derin, kötu bir Sekilde çizilmiS, siyrilmiS veya kirlenmiS yaralanmalarda tetanoz aSisi için bir saglik birimine muracaat edilmelidir (hayvan isiriklari, agir yaniklar veya sokak pisligi - toprak bulaSmiS siyriklarda)

ASagidaki durumlardan birisi varsa aSi olmaniz gerekir;

- Temel aSi programinin uzerinden 6 veya daha çok yil geçmiSse
- BagiSikligi tazelemek için yapilan aSinin uzerinden 5 veya daha fazla yil geçmiSse
- hayatinizda hiç tetanoz aSisi olmadiysaniz

TIRNAK BATMASI


Tırnak batması, bir ayak parmağı tırnağının keskin ucunun ayak parmağı etinin içine doğru büyümesidir, sıklıkla ayak başparmağında meydana gelir Bu durum, normalden fazla kıvrık olan ayak tırnaklarından, iyi uymayan ayakkabılardan veya hatalı kesilmiş olan ayak tırnaklarından meydana gelebilir Tırnağın etrafındaki doku mikrop kapabilir

Belirtiler : Bir ayak parmağı tırnağının etrafında ağrı, şişme ve kızarıklık

Tedavi

Eğer tırnağın çevresindeki doku enfekte olmuşsa, doktorunuz bir antibiyotik verecektir ve aynı zamanda parmağın içine doğru uzamış olan tırnak bölümünün kenarlarından alarak kısaltacaktır (Muayenehanede yapılan kolay bir işlem) Ilık kompres, bir antibiyotik ve istirahat de tavsiye edilebilir

Koruma

Kronik olarak ayak parmağı tırnaklarının batmasını önlemek için, tırnaklarınızı çok fazla kısa kesmeyiniz; aynı zamanda ayak parmaklarınızın şekline uygun olarak kavisli kesmek yerine düz olarak kesiniz Ayağınıza tam olarak uyan çorap ve ayakkabılar giyiniz ve ayaklarınız ve ayak parmaklarınız üzerinde aşırı basıncı önleyiniz

URETRA DARALMASI


Üretra (penisin içindeki idrar ve meniyi taşıyan ince boru) o kadar daralır ki, idrarın geçmesine engel olur Bu seyrek görülen bir olaydır Üretra daralmasının birçok nedeni olabilir Penisin incinmesi veya bir hastalık sonucunda oluşup, zamanla büzülerek yolu daraltan yara izi, bunlardan birkaçıdır Çok ender olarak idrar yolu tamamen kapanabilir Üretra daralması, akut bir belsoğukluğu olayından yıllar sonra ortaya çıkabilir

Belirtiler

- İdrara çıkma zorluğu;

- Ağrılı idrara çıkma

Teşhis

İdrar yaparken ağrı veya zorluk varsa bir ürologa görünmek gereklidir Üretra daralmasından başka nedenler de bu sorunları ortaya çıkarabilir Doktor penisi inceleyerek, çeşitli testler yapacak ve üretrayı ince, esnek bir aletle inceleyerek, sistoskopi uygulayacaktır

Normal idrar yapabilmeyi sağlayabilmek için, üretra daralmasının tedavi edilmesi gereklidir İlk yapılacak şey, içine ince bir alet sokarak üretrayı genişletmek olacaktır Bu işlem lokal anestezi ile yapılır Bu tedavinin birkaç kere tekrarlanması gerekir Eğer idrar yolu bu açma çabalarından sonra yeteri kadar genişlemezse, ameliyat yöntemine başvurmak gerekebilir

Darlığın derecesi sistoskop ile bakarak anlaşılabilir Ameliyat uygulandığı zaman da, bu işlem sistoskopa bazı özel aletler takarak gerçekleştirilir


URETRIT (KRONIK)


Bazen uretra (idrar yolu) tahriş ve iltihaplanması, bakteri enfeksiyonu belirtisi olsun ya da olmasın, haftalarca hatta aylarca geçmez Bu durumda devamlı idrar yapma ihtiyacı duyarsınız ve idrar yapmak rahatsızlık verir Kronik uretra iltihabında arada düzelme olursa da, bu iyilik dönemi gitgide kısalır

Belirtiler

- İdrar yaparken geçmeyen veya tekrarlayan rahatsızlık;

- Sık idrara çıkma

Mesanenin dibine kadar ilerlemiş iltihaba "trigonitis" denir

Trigonitisi teşhis etmek için ucunda ışık bulunan ince bir alet mesaneye sokularak bakılır (Sistoskopi)

ilaç Tedavisi

Gerçekten iltihap belirtisi varsa antibiyotik veya sülfamit verilir

Başka tedavi yöntemlerinin de (örneğin uretranın bir alet yardımıyla açılarak esnetilmesi gibi) yardımı olur



UYKU HASTALIGI


Tripanosoma cinsi bir organizmanın etken olduğu tropikal bir hastalıktır Genellikle çeçe sinekleri tarafından bulaştırılır

Kuluçka devresi: 2-3 hafta

Belirtileri ve seyri

Hastalığın uzun süren gizli bir dönemi vardır Erken dönemde vücut ısısı dönümlü olarak yükselir, dalak ve lenf bezleri şişer, bacaklarda şişme görülür Bu belirtiler yaklaşık üç yıl kadar sürer Bu dönemden sonra hastada titreme nöbetleri başlar Yüz ifadesi anlamsızdır, konuşmada yavaşlama belirtileri baş gösterir Daha sonra hasta giderek hareketsizleşir Genel bir halsizlik durumu vardır İştah hiç yoktur ve hasta giderek zayıflar Vücut ısısı normalin çok altına düşer ölümden kısa süre önce hasta artık yerinden hiç kalkamaz ve sürekli uyku halinde komaya girer

Tedavi

Erken teşhis edildiği takdirde ilaç tedavisi uygulamasıdır Geç teşhis vakanın ağırlaşmasına neden olacağından tedavi uzun sürebilir


UYKUSUZLUK


Uykusuzluk genelde; stres, sıkıntı, depresyon ve uyarıcı maddelerin kullanımı sonucunda meydana gelmektedir

Hayatınızdaki tüm uyaranlardan kurtulun (çay, kahve, tütün, kola ve uyarıcı ilaçlar gibi)

Aerobik egzersizler yapmayı alışkanlık haline getirin Gününüzün belirli bir bölümünü bu egzersizlere ayırın Belirli bir süreegzersiz yapmak genelde geceleri rahat bir şekilde uyumanız için yeterli olabilir

Yatmadan önce sıcak bir banyo yapmak (aşırı sıcak değil tabiiki), kaslarınızı gevşeterek uyumanıza yardımcı olur

Eğer kas ağrılarınız ve kas spazmlarınız varsa ve bu nedenle uyuyamıyorsanız, şerbetçiotu (Humulus lupulus) bitkisinin çaylarını içebilirsiniz Bira yapımında kullanılan bu bitki, binlerce yıldır yatıştırıcı ve rahatlatıcı oalrak kullanılmaktadır

Yine ıhlamur çayı rahatlatıcı etkisi ile rahat uyumanıza yardımcı olur

Yatmadan önceki 6 saat süresince çay ve kahve içmeyin

Her sabah normalde kalktığınız saatten 1 saat önce kalkmaya çalışın

Sinir - kas gevşemesini sağlayan kalsiyum ve magnezyum alın Yatmadan hemen önce her ikisinden de 1000 mg alabilirsiniz Glukonat ve sitrat formları mide-barsak sisteminde daha kolay bir şekilde emilmektedirler

Yatmadan 30 dakika önce nişastalı bir şeyler yiyin; örneğin fırında pişirilmiş sade bir patates veya bir dilim ekmek gibi Bunlar beyinden yatıştırıcı maddelerin salınmasına neden olabilir

Uyumak için yattığınızda solunum egzersizleri yapın

Kediotu (Valeriana officinalis) bitkisinin çaylarını (özellikle kökü) deneyebilirsiniz Bu bitkiden elde edilen valepotriatların yatıştırıcı etkisi vardır

UNUTMAYIN BİTKİLER DE (TIPKI İLAÇALR GİBİ) YÜKSEK DOZDA ZARARLI ETKİLER MEYDANA GETİREBİLİR


Hastalıklar ve Tedavi yöntemleri

MollaCami.Com