Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
kadının kocasına kafa tutması
«(Ey aile reisi olan kocalar!) İsyankâr tavır takındıklarından yıldığınız kadınlara gelince: Onlara (önce) öğüt verin. (Bu fayda vermezse), kendilerini yataklarında yalnız bırakın. (Bu da fayda vermezse), döğün. Size itaat ederlerse, aleyhlerinde bir yol aramayın. Çünki Allah çok yücedir, çok büyüktür.» (En-Nisâ sûresi, âyet: 34)
Bu âyetten hemen önce gelen cümlede erkeklerin kadınlar üzerine hâkim durumda oldukları belirtilmişti. Çünki erkeğin, kadında bulunmayan birtakım fıtrî meziyetleri vardır. Ancak bu meziyet ferdî olmaktan ziyâde içtimaîdir. Âyetin açık beyânmdan da anlaşıldığı gibi, kadının da erkekte bulunmayan birtakım fitrı meziyetleri vardır. Meziyet ve özellikler değişik olunca her ikisinin de birbirine muhtaç olduğu, yaşamak için birbirine yardım etmesi gerektiği görülüyor. Ne var ki kadın, fıtraten daha kuvvetli olan erkeğin himayesine daha çok muhtaçtır. İşte erkeğin üstünlüğü bu cihetledir.
Bu bakımdan: .
a) Peygamberlik payesi erkeklere verilmiştir.
b) Tarih boyunca milletleri ve kabileleri idare etme görevi ekseri erkeklere tevdi edilmiştir.
c) Savaş, cuma namazı, hutbe, ezan gibi önemli iş ve ibâdetler erkeklere vâcib ve sünnet kılınmıştır.
d) Kadının nafaka ve geçimi çoğu zaman erkek tarafından karşılanır.
Bu âyetle de kadın bütün bu sayılan hususları dikkate al-rnıyarak kocasına kafa tutar, isyankâr bir tavır takınırsa, ne yapılır: Her şey'den Önce kurulu bulunan aile yuvasının huzur içinde devamını sağlamak lâzımdır. Bu yuvanın bozulması nihâî çare olarak düşünülmelidir. O halde kadını normal şartlar içinde yola getirmek için ilâhî te'dîb şeklini tatbik etmek en uygun hal çaresidir. Zira bu şekilde psikolojik ve- pedagolojik bir metod gösterilmiştir:
a) Önce va'z u nasihat edilir. Aile yuvasının önemi, Allah'ın, geçimli bir yuvaya olan has rahmeti hatırlatılır. Bunları en cazip ve o nisbette müessir, fakat mülayim bir ifâdeyle söylemek, va'zın taşıdığı mânâ bakımından daha uygundur.
b) Olmadığı takdirde yatakları ayırmak, birtakım münâsebetlere ara vermek.
c) Olmadığı takdirde hafîf yollu döğmek.
Böylece hırçın bir kadına, kadınlık şeref ve meziyetini hatırlatmak, yâni onu asıl fıtri şeref ve vekârına çevirmek için yukarıdaki ilk metod fayda etmediğinde döğmek, normal bir hareket sayılır. Ziya Paşa'nın dediği gibi:
Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir; Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
d) Âyetin son kısmında ise, Allah çok yücedir, çok büyüktür. Kadınlara karşı size vermiş olduğu kuvvet ve üstünlüğü, gurur ve tehevvüre kapılarak kötüye kullanmayın, haddi aşmayın; hırçın ve isyankâr kadını ıslâhta ilâhî yoldan sapmayın, hususları tenbîh ediliyor. Nitekim âyette kadının kafa tutması, hırçınlık yapması, «nüşûz» kelimesiyle ifâde edilmiştir ki bu lügat itibariyle, yükseklik demektir. Bu mânâyla kadının, kendi fıtrî kaabiliyet ve mertebesinin fevkine çıkıp erkeği kendi durumuna veya daha aşağı bir duruma düşürmesi demek olur ki bu, bir nev'i haddi tecâvüz sayılır. O halde ıslâh yolunu seçerken, onun bu tecâvüzünü kendisine münâsip bir şekilde anlatmak gerekir.
Cenâb-ı Peygamber (S.A.V.) veda haccmda kadın haklarına temasla buyurdular ki:
«Haberiniz olsun!. Kadınlara hayr ile tavsiyede bulunun. Çünki onlar yanınızda yardımcılannızdır. Kadınlar hakkında bundan başka bir şey'e sahip değilsiniz. Meğer ki, apaçık bir hayâsızlık yapmış olsunlar; o takdirde onların yataklarını ayırın ve yara-bere yapmıyacak şekilde d öğün. Eğer size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın..» [1]
Buharî ve Müslim'in ittifakla aldıkları bir hadîs-i şerîfde:
«Sizden "biriniz karısını, köle döğer gibi dÖmesin!. Ola ki o günün akşamı onunla münâsebette bulunur veya aynı yatakta uyur»» [2]
Çıkarılan Hükümler:
1- Haklı bir sebep yokken kadının kocasına kafa tutması, isyankâr bir tavır takınması doğru değildir.
2- Çünki erkeklerin, fıtraten kadınlar üzerine bir üstünlüğü vardır.
3- Şayet kadın haksız yere isyan eder, kocasına kafa tutacak olursa, önce onu güzel sözlerle, çekici öğütlerle yola getirmek, olmadığı takdirde yatağını ayırmak ve birtakım münâsebetleri kesmek, bu da fayda vermediği takdirde en son çare olarak hafif döğmek gerekir.
4- Bu metodu kullanırken haddi aşmamak lâzımdır.
5- Kadın hırçınlıktan vazgeçerse, onun aleyhinde bir yol aramak caiz değildir.
6- İmam-ı Şafiî ve îmam Mâlik'e göre: Erkeğin kadına üstünlüğü ve hâkim durumu, ona vereceği nafakadan dolayıdır. O halde kadının nafakasını vermekten âciz kalırsa, erkek bu hâkimiyetini kaybetmiş sayılır ve bu takdirde kadın boşa-nabilir, yâni nikâhı fesh edebilir.
Ebû Hanîfe'ye göre: Bu durumda da kadın nikâhı feshe-demez. Çünki Bakare sûresi 280. âyetle:
«Eğer (mehre borçlu bulunan koca) darlık içinde bulunuyorsa, ona geniş bir zamanına kadar mühlet (verin). Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz» buyuruluyor.[3]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Tirmizî
[2] Buharı – Müslim
Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 1/149-152.
[3] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 1/152-153.