Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Başarının sırrını açıklayan ayet!

Hayatta yeterince başarılı olabilecek misiniz? İnsanların dünyasına muhteşem katkılar sunabilecek misiniz? İyi şeyler üretmek istemiyorsanız, yeşeren çekirdek olmak istemiyorsunuz demektir. Öyleyse ya ekildiğiniz toprakta, ya da sizi yiyen bir kuşun midesinde çürüyüp yok olursunuz. Değerinizi beslemek istiyorsanız yapacağınız bellidir:

-Hayatınızdaki tüm gereksiz meşguliyetleri çıkarıp atın.

-Başarının sadece alın terinden geçtiğini onaylayın. Alın terinizi katmadığınız başarının onurunu üstlenemeyeceğini kabul edin.

-Erken kalkın ki dünya erken kalkanların malıdır.

-Asla boş oturmayın. Ne televizyonun, ne bilgisayarın karşısında ne parkta, ne otobüste, ne kuyrukta… Hiçbir yerde bir dakika bile boş durmayın. Boş durmak, faydasız bir iş yapmaktır.

-Boş dakikalarınızda yapabileceğiniz faydalı işler, hobiler listesi oluşturun.

-Yapacak hiçbir iş bulamıyorsanız yürümek, gülümsemek, derin solumak, hatta salonu dağıtıp düzeltmek de bir iştir. Yapacak iş bulamamak imkânsızdır. Çevrede milyonlarca iş varken boş duran kimseyi suçlamasın.

-İlle de işi başkası vermek zorunda değil. Kendinize iş yapın. Siz de bir gün kendi işçinize ücret ödeyebilir hale gelirsiniz.

-İşleriniz arasında saat başı 5-10 dakika kaslarınızı gevşetmek ve zihninizi boşaltmak için durun. Ancak en iyi dinlenmenin yolunun da farklı biçimde çalışmak olduğunu unutmamalısınız.

İnsanı çok çalışmak bir yorarsa, boş oturmak on yorar.

Çalışarak ilerleyeceksiniz ve attığınız her adım sizi yeni bir kapının önüne getirecek. Siz ilerledikçe yeni yollar açılacak. Çalışmaya alışmanızın sonunda,

-Akşamınıza gönül huzuru içerisinde uyumaya hazır ulaşacaksınız.

-O günkü iş ve üretim hâsılanız kalbinizi coşturacak.

-Yaşamanın, kendini gerçekleştirmenin evrende varlık, etki ve iz oluşturmanın değerini kavrayacaksınız.

-Sevilen meşguliyetlerle en ciddi hastalıkların bile iyileşebildiğini fark edeceksiniz.

-Vücudunuzdan toksinleri, zihninizden düşünce virüslerini atmış olacaksınız.

-Basit kafalarla ve dedikodularla kıvranan doyumsuz ve tatminsiz insanlarla aranızda uçurumlar oluşacak.

-Üretiminiz ve birikiminiz hızla artacak, başarınız geometrik katlanacak.

-Varlığınız insanlığa rahmet olacak ve vesilenizle çok sayıda insanın ıstırabı dinecek.

Edison’a başarısının sırrını sormuşlar da yüzde birini zekâyla, yüzde doksan dokuzunu çalışmayla ilişkilendirmiş. Çalışmaya köle olan başarıya sultan olur. İşte başarının sırrını açıklayan o ayet: “Bir işten boş kaldın mı hemen diğer işe giriş.” (Kur’an: İnşirah, 7-8)

Çalışmanın coşkusunu keşfetmek muhteşem bir ilahi lütuftur. Şükürsüz gönüller çalışmaktaki lezzetleri tadamıyorlar. Herkesin çalışmanın coşkusunu keşfetmesini dilerim.

İslam büyükleri, yumuşak huylu, affedici kimselerdi. Mekhul el-Dımeşkî hazretleri buyurdu ki: “Adamın yumuşak huylu olup-olmadığı ancak cahillerin kendisine musallat olması ile meydana çıkar.”
Lokmân aleyhisselâm oğluna şöyle nasihatte bulunmuştur: “Ey yavrum, eğer bir kimseyi kendine kardeş edinmek istersen, onu bir bahane ile öfkelendir ve nasıl davranacağına bak. Eğer o, öfkeli olduğu halde sana insafla davranacak olursa, kendisini kardeşliğe kabul et. Aksi halde ondan sakın.”
Ebû Hüreyre hazretlerine, “Sen Ebû Hüreyre, yani kedi babası mısın?” diye sormuşlar. O da “Evet!” karşılığını vermiş. Bu sefer adam, “Sen, kedi hırsızı mısın?” demiş. O da “Allah’ım, beni ve şu kardeşimi bağışla!” duâsıyla karşılık vermiş ve “Resûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem, bize zulmedenlere karşı işte böyle duâ etmemizi emir buyurdular” diyerek sözünü bitirmiştir.
Başarının sırrı; affedici olmaktır. Tarihimize veya zamanımıza baktığımızda, büyük müesseseler kurmuş, etrafında büyük kitleleri toplamış, fetihler gerçekleştirmiş kimselere baktığımızda, hepsinin çok merhametli, çok affedici olduklarını görüyoruz. Sanki onların lügatinde tenkit kelimesi yok. Aşağılama, küçük görme yok. Söylenmesi gereken îkâzı bile tebrik, teşekkür şeklinde ifâde ederler.
Herkes tarafından çok sevilen, sayılan zâta sormuşlar: “Sizin bu kadar sevilmenizin sebebi nedir?” Şöyle cevap vermiş o mübârek zât: “Ömrüm boyunca hep yutkundum; hatâları görmezlikten geldim, işin sonunu sabırla bekledim. Eğer yutkunmasaydım, affedici olmasaydım yapılan her hatâyı tenkit etseydim, yapılan işleri beğenmeseydim, bugün çevremde olanların sayısı üçü beşi geçmezdi. İşte başarılı olmanın, sevmenin ve sevilmenin yolu bu...”
Câbir radıyAllahü anh, kızmamakla, affedici olmakla ilgili olarak şunu anlatır: “Resûlullah efendimize birisi gelip “Yâ ResûlAllah! Bana bir şey öğret de, onu yapmak sûretiyle Cennete gireyim. Fakat fazla bir şey olmasın. Bunun üzerine Peygamber efendimiz “Kızma” buyurdular. “Çabuk kızmak, ahmaklıktır. Çünkü kızmanın sonu pişmanlıktır.” “Kızma neticesinde meydana gelecek zararı, kızmadan önce düzeltmek daha kolay ve mümkündür” buyurdular.


Mehmet Oruç-Türkiye Gazetesi

emeğinize sağlık derya ve fatihan çok güzel paylaşımlardı
teşekkürler :)


Kişisel Gelişim

MollaCami.Com