Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Hangi duygu kalıbına göre davranıyorsunuz?

Hangi duygu kalıbına göre davranıyorsunuz?

Davranış tipleri, çocukken anne-baba ve çevreyle etkileşimler sonucu ortaya çıkan düşünce ve duygu kalıplarından oluşan bir bütündür. Bununla beraber bazen yetişkin yaşta da yeni davranış tarzları ortaya çıkar.

İnsanlarla iletişimde olmak için kişinin karşısındakini tanımaya çalışıp sözlerine, davranışlarına dikkat etmesi gerekmektedir. Bununla beraber kişi ne kadar iyi ve güzel davranışlar sergilemeye çalışsa da bazı duyguları, yani kalıplaşmış düşünceleri, tahsil, aile ve iş hayatında başarısız olmasına yol açabilmektedir. Aslında bu tarz davranışlar (kalıplaşmış düşünceler) kişinin duygu, düşünce ve davranışlarının düzenlenmesi açısından gereklidir. Davranış tipleri çocuk yaşta anne-baba ve çevreyle etkileşimler sonucu ortaya çıkan düşünce ve duygu kalıplarıdır. Bununla beraber bazen yetişkin yaşta da yeni davranış tarzları ortaya çıkar. Bir davranış tarzına bağlı bulunan başka düşünce kalıpları da bulunabilir. Kişi belirsizliklerle dolu dünyada davranış tarzları sayesinde kendini düzenlemek ve güvenli hisseder. Kişi bu sebeple kendisine benzer kişilerle beraber olmak ister. Ortak manevi değerler, kültürel özellikler sosyal hayatta kişinin daha az sorun yaşamasını sağlar.

Sağlıklı insanlarda olması gereken temel davranışlar kadar detayları içeren davranış tarzları da vardır. Bununla beraber öyle davranış tarzları vardır ki kişinin rahat hareket etmesini sağlayacak yerde onun daha fazla problemler yaşamasına yol açar. Bu davranışlar kişinin hem çevresiyle iletişimini olumsuz şekilde etkilemekte hem de depresyona girme ihtimalini artırmaktadır. Bu yüzden psikoloji ve psikiyatride bilişsel davranışçı yaklaşım kapsamında davranış terapisi yani olumsuz sonuçlar doğuran davranışları değiştirmeye yönelik terapiler yeni bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bu davranışların temelindeki duygu ve düşünceler herkeste zaman zaman bulunan duygu ve düşünceler olup sıklığı ve sürekliliği sıkıntı doğurmaktadır.

Mükemmeliyetçilik, haklılık veya boyun eğicilik gibi davranışların sorunlara yol açmaması için düşünülmesi gereken şudur ki herkesin bir kapasitesi ve gücünün bir sınırı vardır. Yapılacak iş ne kadar önemli olsa da kişinin bu gücün ve kapasitesinin üstünde davranmaya kendisini zorlaması olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Yine her insan bir konuda iletişim içinde olduğu kişilerden farklı bakış açısına sahip olabilir. Kişilerin annelik, babalık, misafirperverlik, ev hanımlığı, sevgi ifadesi gibi pek çok konuda farklı düşünce kalıpları vardır. Bunu kültürel farklılıklarda açıkça görebiliyoruz. Farklılıkların farkında olabilen ve bunu davranışlarına yansıtabilen kişi ne kendisini başkasına boyun eğmek zorunda hissedip duygu düşünce ve davranışları onaylanmayınca rahatsızlık duyacak, ne de başkaları temel doğrulara zıt düşmemek kaydı ile detaylarda farklı duygu düşünce ve davranışlar sergilediğinde uyum sorunu yaşayacaktır. Farklılıklar kişilerin hem iç dünyalarını hem de davranışlarını geliştiren zenginliklerdir. Kişi eğer sürekli kendinden çok farklı düşünüp davranan insanlarla beraber olursa uyum sorunları kaçınılmazdır. Fakat farklı davranan insanlardan hep uzaklaşırsa da ya kendisini geliştiremez ya da yalnız kalır. İnsanlar arasında belli bir derecede farklılık da hep olacaktır.

Diğer taraftan mükemmellik kişilerin bakış açısına göre de değişir. Yine kişi her konuda mükemmel olamaz. Bir konuya ağırlık veren kişi diğer konuda eksiklik yaşayacaktır. Önemli olan, kişinin duygu ve düşüncelerini iyi ifade etmesi, hem başkalarının düşüncelerine değer vererek farklı durumlarda uygun olanı yapıp çevreye uyum sağlayabilmesi hem de kendisiyle barışık ve iç dünyasında huzurlu olabilmesidir.

Sorunlara yol açan bazı davranışlar şunlardır:

Mükemmeliyetçilik: Kişinin hep mükemmel olma ve karşısındakinden de mükemmellik beklemesi. En iyi olanı yapma düşüncesi, aşırı rekabet duygusu aşırı çalışma ve yüklenme gibi sonuçlar kadar aynı şekilde hırslı olmayan veya işleri kendi düşünce kalıplarına uygun şekilde yapmayan kişilerle sorunlar yaşanmasına sebep olabilir.

Haklılık: Bazı insanlar sürekli kendilerinin haklı olduğu gibi bir düşünce içindedirler. Her insan doğruyu ve güzeli arama çabasında olduğu sürece haklı olduğunu düşünebilir. Bununla beraber kişi hata yapabileceğini kabul ettiği sürece gelişebilir. Ayrıca aynı meseleye farklı açıdan bakmak gerektiğini bilen insanlar sürekli haklı olduklarını düşünmez ve ima etmezler. Kişinin sürekli kendisini haklı görüp bunu ifade etmesi, çevresiyle sorunlar yaşamasına, bu da ruhsal dengesinin bozulmasına da sebep olur.

Onay arayışı: Bazı insanlarda ise haklı görme davranışının tam tersine onay arayışı içersine girmesi hayatını olumsuz etkilemektedir. Her insanın iletişim içinde olduğu veya kendisi için önemli kişilerden onay almaya ihtiyacı vardır. Kişi büyük ölçüde geri bildirimler ile kendisini denetler. Söylediğinin anlaşılıp anlaşılmaması çok önemlidir. Bununla beraber insanlar arasında düşünce, görüş ve anlayışların farklılığı kaçınılmaz olup kişi her yaptığı iş için onay arayışı içinde olursa kararsızlık içinde bocalar. Kişi yaptığının doğruluğundan belli bir derecede emin olması da gerekir.

Kaygı: Bazı kişileri ise devamlı endişe, her şeyin en kötüsünün başına geleceği korkusu etkilemektedir. Her an kötü bir şeyle karşılaşacağı düşüncesi kişinin sürekli korku içinde olmasına neden olur. Bu sebeple riskli işlere girmekten kaçınır. Hiç risk almamak kendisinin de, ailesinin de sürekli monoton bir hayat yaşamasına sebep olabilir. Hayatta belli bir derecede risk almak gerektiğinden bu durum tam tersine başarısızlığa sürükleyebilir. Kişi normal hayatını yaşayamaz. Kaygı fazlalığı, çarpıntı, uyuşma, terleme gibi bedensel yakınmalara, depresyon ve anksiyete bozukluğuna yol açabilir.

Aşırı fedakarlık: Bazı kişiler ise aşırı fedakarlık yapmaları gerektiği gibi bir düşünce içindedirler. Herkes için sürekli fedakarlık yaparlar. Kendileri de aynı şekilde başkalarından fedakarlık bekler, kendi yaptıkları fedakarlık gibi fedakarlık göremeyince de başkalarına öfke duyarlar. Bu, düşmanlığa dönüşebilir. Aşırı fedakarlık şemasına sahip kişiler sonuçta tamamen fedakarlıktan kaçacak şekilde bencilleşebilir ya da insanlardan uzaklaşma eğiliminde olabilirler.

Hayır diyememe: Bazı kişiler de kendi sınırlarını çizememek ve hayır diyememekten dolayı problemler yaşarlar. Bu becerilerini geliştirmeye çalışsalar da yapamadıklarında iç dünyalarında fırtınalar yaşarlar. Devamlı başkalarına boyun eğme eğiliminde olup bundan da rahatsızlık duyduklarından zaman zaman isyankar tavırlar da sergileyebilirler.



Kaynak:Zaman

kişisel gelişim adına önemli unsurlar bunlar...

paylaşım için teşekkürler firdevs ;)

Rica ederim kardelen kardeşim ... ;)

Benim duygu kalıbıma hepsinden şöyle karışık birşeyler yapınca, benim duygu kalıbım ortaya çıkıyor ;D ;D ;D ::)

Şey...Hangi duygu kalıbına girdiğini yazabilir misin ::) ::) ::)

Mükemmeliyetçilik: Mükemmeli oynamayı severim ama rekabetten hoşlanmam. çünkü rekabet pek iyilik getirmez ::)

Haklılık: Her zaman için karşımdakini dinlemeyi seçmişimdir, onunda anlatacakları vardır elbette.
ayrıca bana anlatılan sıkıntılarda da sorunlu olan tarafların ikisini de dinlemek isterim ki çözüme daha rahat ulaşalım...

Onay arayışı: Olması gereken yerde ararım ki hayat her zaman kendi bildiğin değildir...

Kaygı: Bu konuda kendimi geliştirmek için uzun çabalarım oldu :D ilerleme kat ettim mi? evet (: ama daha çalışmam lazım...

Aşırı fedakarlık: Bu konuda da çok canım yanmıştır ama bir türlü ders almayı başaramamışımdır :'( yine de fedakarlık güzel diyorum ben ya (:

Hayır diyememe: Öğrenmem gereken hususlardan biri de bu (:

işte böyle firdevs, adını sen koy ;)
nedense bugün uzun uzun yazasım var ya :p

mükemmelliyetçilik ve haklılık

Emeğine sağlık kardeşim. Güzel ve faideli bir paylaşımdı. Yazıyı okuduktan sonra kendimi şöyle bir süzgeçten geçirdim ve sonuçta bu duygu kalıplarının şimdilik hiç birine girmediğime karar verdim çok şükür. :)

:) :) :)

Gözlerine sağlık kardeşim...


Kişisel Gelişim

MollaCami.Com