Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
aşırı çekingenlik ve utangaçlık....
[b]Aşırı derecede çekingenlik, utangaçlık bir psikolojik bozukluktur. Türkiyeli insanlarda ve bazı gelişmemiş ülkelerde daha fazla çekingen insan vardır. Bizim kültürümüzde “ Sessiz, uysal itaatkar “ çocuk hep teşvik edilmiştir. Örneğin “ kız gibi oğlan çok sakin uysal “ lafı Anadolu da çok yaygındır.
“ Çekingen- kaçıngan kişilik bozukluğu” ve “ sosyal fobik bozukluk” başlıca iki çekingen yapıyı temsil eder. Yaklaşık toplumdan % 10 kadar insan bu sorunla karşı karşıyadır.
Çekingenlik, utangaçlık ve sıkılganlığın kaynağı ; genetik, “silik anne- baba modeli”, otoriter ebeveynlerin varlığı, aşırı koruyucu kollayıcı ve hep eleştiren anne-baba modeli, En büyük nedenler aileden ve çevreden kaynaklanır.
Anne- babanın her ikisi veya biri aşırı evhamlı, titiz, koruyucu- kollayıcı ise ; sürekli çocuğunu “ kollamaya”, “göz önünden ayırmamaya çalışır.” Yada çocuğun yaptığı işler beğenilmeyip hep eleştiriyor ve küçümseniyorsa , diğer çocuklarla kıyaslanıyorsa veya çocuğa her “ yanlışında” dayak atılıyorsa bu çocuklar potansiyel çekingenliğe adaydır.
Çocuğun kendine güvenli, girişimci olabilmesi için teşvik edilmesi, iltifat edilmesi gerekir. Çocuğun sırtını sıvazlamak, aferin demek onu motive eder. Çocuğa uygun ve kesinlikle zararlı olmayan şeylerde ona uymak ve onun tercihlerine saygı göstermek çocuğun yeteneklerinin gelişmesi için özgür ve öz denetime dayalı bir disiplin anlayışı olmalıdır. Çocukla hem oynamalı hem eğlenmeli hemde ciddi konularda ilgilenilmelidir.
Aşırı derece de çekingen ve utangaç olan çocuklar ; gençlikte de, yetişkinlikte de bu sorunla iç içedir.
Çocuklar ve gençler günlük hayatta ne gibi zorlularla karşılaşırlar ?
- Öğrenci ise tahtaya kalkamaz
- Soruları bildiği halde parmak kaldırmaz
- Öğretmen kaldırıp soru sorarsa aşırı heyecanlanır yüzü kızarır ve kekelemeye başlar ve dili dolanır. Bildiği halde şaşırıp yanlışlar yapar. Çok utanır. Arkadaşlarına ve öğretmenine karşı rezil olduğunu düşünür, bazen okula bile gitmek istemez.
- Bu çocuklar arkadaş edinemezler, hep yalnızdırlar veya çok azının bir- iki arkadaşı vardır.
- Karşı cinsle iletişim kuramazlar.
- Yüzleri kızarır, elleri titrer çok heyecan yaparlar.
- Kalabalık bir ortamda kendilerini izleniyor gibi hissedip, bakışların üzerinde olduğunu zannederler. Bu nedenle bu tür ortamlarda bulunmamaya dikkat ederler. Zaruri ise o ortamın en kuytu sote yerini bulup “ gizlenmeye” çalışırlar.
- Bazı çekingen çocuklar sürekli eve kapanırlar.Bilgisayar, internet başında sanal alem bağımlısı olabilirler.
- Bu gençlerin % 40 ı zamanla depresyon geçirebilirler.
- % 10-15 i alkol bağımlısı olabilirler.
- % 40 ı yaşamları boyu evlenemezler, bekar kalırlar. Çünkü karşı cinsle iletişim kuramazlar ve o kız isteme törenleri, nişan, nikah onlara işkence gibi geldiğinden bekar kalırlar.
- Bu gençler çalışmaya başladıklarında genelde masa başı ve geride insanlarla göz göze iletişim olmayacak şekilde iş tercih ederler.
- Hak ve hukuklarını arayamazlar.
- İnsanlara hayır diyemezler.
- Güçlü, etkili insanların çekim alanlarına girip onların her dediğini yapabilirler.
- Marjinal, ideolojik, tarikat ideolojilerine kapılabilirler.
- Kendisini tanımaya bir şehre yada ülkeye göç edebilirler.
[color=black]BU DURUMDA OLAN ÇOCUKLARIMIZA NE YAPILMALI NASIL YARDIMCI OLUNMALIDIR ?
- Bu çocuklarımız eleştirilmemeli, sosyal olmaya zorlanmamalı
- Çocuğu- genci anlamaya yönelik yaklaşmalı, onun açılmasına yardımcı olunmalı
- Eğer hatalar varsa süratle düzeltilmeli
- Çocuğu olan ailelerle dialog arttırılarak doğal karşılanma, kaynaşma sağlanmalıdır.
- Küçük sorumluluklar verilerek başarı için yüreklendirilmeli, teşvik edilmelidir.
Sonuç alınmadığı durumlarda ailecek bir uzmana gidip yardım alınmalıdır. İlaç tedavisi ile psikoterapi iyi sonuç vermektedir.
çok önemli bir konuya değinmişsin fuadesra kardeşim..
bu konuda taviz gösteren aileler mutlaka vardır diye düşündüğüm için
bu tür bir çocuğa yapılacak yardımın yaşı kaç olabilir acaba diye sormak istedim..
teşekkürler kardeşim...güvene karşı güvensizliğin oluştuğu yaş 3 yaştır...çocuk aile bireylerinin yani anne ve babanın arkadaşllığını dostluğunu o yaşta hisseder.eğer hissedemezse içe dönük güvensiz bir birey olur...daha sonra arakadaş olma çabaları sonuç vermeyebilir...anne ve babalar genellikle çocukla yetişkin bir birey şeklinde iletişim için eregenliği seçerler ama bu doğru değildir...arkadaş olmanın yaşı 3 tür...yani bu zaman zarfı önlemden çok bir hastalığın başlangıcını engelleme olarak düşünülebilir...
Allah razı olsun kardes
hepimizden inşallah