Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Güzelliği Keşfetmek

Güzellikleri ayıklayarak görenler özel cennetlerinde yaşarlar. Akşamları özel evimizde yaşadığımız gibi ömrümüz boyunca bedenimizde gizli özel mekanımızda yaşamaya devam edeceğiz. Özel dünyanızda gördüklerinizi değil baktıklarınızı bulacaksınız.

En güzel söz Kuran'ın "Yer yüzüne bakmazlar mı? Orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirdik". (26:7) "Gökten indirilen suyla bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel bahçeler bitirdik."(27:60) Güzelliklerin çevremizi nasıl bir enginlikte kuşattığının farkında mısınız?

Hiçbir şey yaratılışı, doğası, özü itibariyle çirkin değildir. Kediler, köpekler, kuşlar, böcekler, çiçekler, taşlar, ağaçlar, Güneş, Ay ve yıldızlar... Her şey ama her şey özleri itibariyle güzeldir. Hatta Bediuzzaman'ın dediği gibi 'Her şey ya bizzat güzeldir, ya da sonuçları itibariyle güzeldir." Bu açıdan şeytan bile çirkin değildir. Şeytan doğasındaki üstünlüğü gurur vesilesi yaptı, Ademi(as) küçümsedi, bu yüzden kovuldu. Eylemleri yüzünden kendisini çirkinleştirdi. Ama şeytanla savaşarak büyük makamlara yükselen milyonlarca insan yaşadı yer yüzünde. Köpeğin varlığı değil, ısırması kötüdür. İnsanın varlığı değil, cinayeti kötüdür. Doğası itibariyle hiçbir şeyi çirkin göremeyiz. Buğdaydan yapılan şarabın kötü olması buğdayı kötülemez. Ev yakmanın kötülüğü, yemek pişirmeye, insanları üşümekten kurtarmaya yarayan ateşi çirkinleştirmez. Yaratılmasalardı yaşayamayacağımız bakterilerin vücudumuz için tehlikesi, onları kötü yapmaz.

Beni çok şaşırtan bir cümleyi Özer Uçuran Çiller'in kitabında okumuştum: "Hiç kimse çirkin değildir." Bu cümleye itiraz ettim. Çünkü çocukluğumdan beri taşıdığım inancı sarsıyordu. Nasıl herkes güzel olabilir? Bütün kadınlar güzel mi? Bütün çocuklar güzel mi? Ben güzel insanlar kadar güzel miyim? "Hayır, itiraz ediyorum." Diye bağırdım. Ama kısa süre sonra Özer Çiller'in tam olarak doğruyu söylediğini anladım, kendimden utandım. Konuyu araştırdım, bir ay sonra gazetedeki köşemde yayınlanan "Nasıl Güzel Olunur?" başlıklı yazıyı kaleme aldım.

Her şeyi Yaratan aynı mesajı verirken, biz kim oluyoruz? "O(Allah) ki yarattığı her şeyi güzel yapmış." (32:7) Onun en büyük kulu Muhammed (asm) aynı şeyi söylerken: "Allah'ım! Yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlakımı da güzelleştir." Kesin olan şu: "Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır." Bediuzzaman

Bir bahar bahçesinde neye dikkat ediyorsunuz? Çevrede dolaşan sinekler var. Belki de sararmış, kokuşmuş yapraklar göreceksiniz. Ama aynı bahçede kırmızı beyaz çiçekler, yemyeşil otlar da bulunur. Dikkatinizi hangilerine yoğunlaştırıyorsunuz?

Güzelliklerle dolu bir nesneyi çirkin görebilirsiniz. Çirkin bir nesneyi de güzel görebilirsiniz. Nesneler arasında güzel olanlara dikkatinizi yöneltebilirsiniz. Bir nesnenin güzel yönlerine odaklanarak onu güzel görebilirsiniz. Çirkin yönlerine odaklandığınızda ise onu çirkin göreceksiniz.






Güzel görmenin yolu

Güzel görmek için elinizde iki yöntem var. Bir: Nesneler arasında güzel olanları görmek. İki: Bir nesnenin güzel yönlerini görmek.

Size ilginç bir örnek vereyim. 1998 yılında televizyon kanallarından birinde futbolcu Rıdvan'ı konu alan bir magazin vardı. Rıdvan'ın -kendisinden özür diliyorum- bir alışkanlığı keşfedilmişti. Yere tükürüyordu. Kameraman ne kadar tükürüş yakalayabildiyse kaydetmiş. Rıdvan ekranda bir dakika içinde onlarca defa tükürdü. Bu güzel bir manzara mıydı? İzleyicileri tiksindirdiler. Elbette göz önünde rasgele tükürmek sevimli bir hareket değildir. Ama herkes de tükürmez mi? Siz hiç sokakta yürürken, lavaboda yüzünüzü yıkarken tükürmek zorunda kalmadınız mı? Eminim bunu gözlerden saklamak istediniz. Rıdvan'a yapılan haksızlığın onu bir anda nasıl çirkin gösterdiğini anlıyorsunuz. Bu bize de yapılabilirdi. Dahası çoğumuz bunun benzerini başkalarına yapıyoruz.

Bu hatalı bakış yüzünden çok değerli insanlara sevgimizi kaybediyoruz. Öfkelendiğiniz bir an arkadaşınıza kötü davranmış olabilirsiniz. Ama ona onlarca defa iyi davrandınız. Tek hareketinize odaklandığında arkadaşınız sizden uzaklaşacaktır. Dilinizden bir defa çirkin bir söz çıkmış olabilir. Ama yüzlerce defa iyi sözler söylüyorsunuz. Günde birkaç defa burnunuzu temizlemek durumunda kalabilirsiniz. Ama saatlerce burnunuz temizdir. Nereye odaklanıyorsunuz?

İnsanlar güzel göremeyince hayatın tüm güzelliklerini kaybediyorlar. Evli eşler arasındaki sevgi kısa süre içinde bu yüzden bozuluyor. Evliyseniz eşinizi evlendiğiniz gün gibi sevmeye devam ediyor musunuz? Evlilikten sonra gelen yıllar neyi değiştirdi. Eşiniz sizin için yemek pişiren aynı kadın değil mi? Hatta belki de evinizin temizliğini yapıyor, elbiselerinizi bile ütülüyor. Hasta olduğunuzda yardımınıza ilk koşan o.

Bazıları birkaç hataya odaklanıyorlar. Kalplerini kıran birkaç hatayı yüzlerce defa zihinlerinde tekrar ediyorlar. On defa işlenmiş bir hatayı zihinlerine on bin defa yaşatıyorlar. Keşke hatasız insanlar olmayı başarabilseydik. Ama bu mümkün değil. Orhan Gencebay'ın dediği gibi "Hatasız kul olmaz." Hatalara odaklandığınızda hataların artmasına neden olursunuz. Güzelliklere odaklanmak sayesinde hayatınızı kuşatan güzelliklerin artmasına neden olursunuz. Hangisini tercih ediyorsunuz?

Salonunuza bir saksı çiçeği yerleştirdiğinizde ilk günler onu sevdiğinizin bilincindesiniz. Bakmadığınız çiçeği bir süre sonra görmez olursunuz. Oysa aynı çiçek belki de daha güzelleşmiş olarak salonunuza renk katmaya devam ediyor. Yaratıcınızın size verdiği bedeni bir çocuk safiyetinde görüp sevebilirsiniz. "Neden şuram eğri" derseniz, bir yerlerinizin eğri olduğuna inanmaya başlarsınız. Bazı aşıkların kimlere aşık olduğuna bakın. Her sevgilinin burnu, ameliyatla düzeltilen küçültülmüş burunlardan değildir. Ebedi güzellik cinsellikte değil, ruhsallıktadır. Çünkü ölümsüz olan sadece ruhtur. Sevginizin kaynağı ruh değilse, nefis tatmin veya tahrip olunca sevgi biter. Sevgi biter, kalbinizi kendi ellerinizle sevgisiz bırakırsınız.

Bir çiçeği taç yapraklarını oluşturan maddeler nedeniyle sevmezsiniz. Sevgiyi besleyen sevgilinin üzerindeki şekil ve renk nakışlarıdır, yani anlamdır. Maddesi itibariyle çocuk, kadın, çiçek aynıdır. Kirli bir çamurun içeriğinden farklı değildir bunlar. Öldüklerinde her şey özlerindeki çamura döner. Varlığı farklılaştıran Yaratıcının ona yerleştirdiği anlamdır, yani ruhtur. Anlamını kaybettiğinizde varlığı da kaybedersiniz. Çok az insanın sahip olduğu bir yetenek bu: Güzellikleri görebiliyor musunuz?

İnsanın duygularını, dolaysıyla davranışlarını yöneten iki kavram vardır: Acı ve zevk. Acı verenlere olumsuz sonuçlarından bakarsak yaşama sevincimizi, heyecanımızı, cesaretimizi kırarlar. Alt bilincimiz acı verenlerden kaçacak şekilde yaratılmıştır. Zevk verenlere ise neredeyse adanırız. Zevk veren sevgili, zevk veren çiçek, zevk veren yiyecek, zevk veren müzik, zevk veren manzaralar. İnsanlar zevk uğrunda tehlikeli maceralara atılırlar.

Size en büyük zevk kaynağının sırrını anlatıyoruz. Bu sır sayesinde tüm hayatınızı cennete çevirebilirsiniz. Eğer güzel görebilirseniz her şey size zevk verecektir. Yağmur altında ıslanmaktan, kar yağışını seyretmekten, toprağı çabalamaktan inanılmaz bir zevk alacaksınız. Yağmur bu zevki kendiliğinden size vermez. Onu siz isteyip alacaksınız. Böylece manevi gücünüz, direnciniz, coşkunuz artacak.

Bir insan mutlu olduğu sürece çalışma azmine sahip olur. Zekası gelişir. Mutlu değilseniz ne okuyabilirsiniz, ne de yazabilirsiniz. Mutsuz insan konuşamaz. Varlığımızı evrene ilan edebilmemiz kendimizi mutlu hissetmemize bağlıdır. Bunun da ancak güzel görmekle mümkün olduğunu söylüyoruz. Bu büyük gücü ihmal etmeye devam edecek misiniz? Hayat geminizin kaptanı sizsiniz. Hazineniz altınlarla dolu. Onları öldürdükten sonra mı kullanmayı düşünüyorsunuz?

Şu anda okumaya iki dakika ara verin. Başınızı kaldırıp oturduğunuz mekanı gözden geçirin. Çevrede yer alan her şeyin güzel olduğunu düşünün. Onların hangi yönlerinin güzel olduğunu sorun. Güzellikleri sevdiğinizi hatırlayın, onları sevin. Kendinizi sevin. Hemen şimdi duygularınızın nasıl değiştiğini göreceksiniz. Şimdi... Lütfen. Önemli olan her mekanda gizlenen güzellikleri sürekli görebilmektir.

Başarı gerçek güzelliklerin içinde doğanların değil, çirkinliklerin bile güzel yanlarını keşfedebilecek kadar güzellik kaşifi olanlarındır.

Bakış açısı değişince insanın nasıl değiştiğini biliyorsunuz. Öfkeyle dolarsanız intikam almak istersiniz. Yavrularına acımasızca kurşun sıkan babaları düşünün. Bebeklerini sokaklarda terk eden anneleri düşünün. Vahşetlerini idamla bile temizleyemezsiniz onların. Ama sevgiyle dolarsanız kahramanlaşırsınız. Yavrusunu yangından kurtarmak için tereddüt etmeden alevlerin içine dalan anne gibi. Çocuğunu arabanın altında ezilmekten kurtarmaya çalışırken arabanın altında kalan baba gibi. Bu tür haberleri her gün televizyon ekranlarında izlemiyor musunuz? İnsan vahşileştiğinde, kurtlardan, yılanlardan, akreplerden daha vahşi olur. Ama aynı bir tek insanın şefkati, yer yüzündeki diğer tüm canlıların toplam şefkatinden daha üstün olabiliyor.

Hayıtınızı paylaşmak zorunda olduğunuz herkesin ve her şeyin güzel yönlerini keşfedebilmek için çaba harcamalısınız. Burada ürettiğiniz düşünceleri sık sık tekrar etmelisiniz. Nasıl düşünmeye devam ederseniz öyle düşünmeye alışırsınız. Alıştığınız düşünce davranışınızın nedenidir. Nasıl davranmaya devam ederseniz öyle davranmaya alışırsınız. Alıştığınız davranış karakterinizin kaynağıdır. Karakteriniz kaderinizi belirleyecektir..

ben tşk ederim....

"Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır."

Paylaşım için teşekkürler. Emeğinize sağlık.

'Her şey ya bizzat güzeldir, ya da sonuçları itibariyle güzeldir.' <=== Dimi ya :)

Birazcık polyannacılık oynamak gerekiyor yani. İyi tarafı insanın başı ağırmıyor. Her şerden bir iyilik, her çirkinlikten bir güzellik çıkarmak zor olsa da sonucu güzel :)

Paylaşım için teşekkürler...


Kişisel Gelişim

MollaCami.Com