Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İlim ve Amel

İlim ve Amel

Nefsine karşı savaşan ve kalplerini kötülüklerden arındırmaya çalışan bazı salih ve takvalı kardeşler, ahlak ilmini öğrenmeye çalışmanın gerekliliği hakkında yanılgıya düşmüşlerdir. Peygamber-i Ekrem Hz. Muhammed’in (s.a.a), en faziletli cihat olarak nitelediği nefse karşı cihat etmeye koyulduklarını görünce Şeytan, büyük bir şüpheyi onların kalbine sokarak onları aldatmak istemiştir. Şöyle ki: "Biz nefsimize karşı çıkıp onu yenemiyorsak ve bildiklerimizle amel etmeyerek yanlış hareketlere başvuruyorsak, o halde ahlak ilminin temel unsuru olan nasihatleri dinlemenin, bu gibi şeylerden haberdar olmanın ve bu konularda gerçeği aramamızın ne gereği vardır? Çünkü bunun halimize bir faydası olmadığı gibi zararı da vardır. Bu konuda her ne kadar bilgimiz fazla olursa, günahımız ve suçumuz da bir o kadar artar; ilimden sonra gaflet göstermemiz suçumuzu daha da ağırlaştırır. Çünkü âlimin günahı, cahilin günahıyla eşit değildir. O halde insanın bilgisi ne kadar az olursa, o kadar az sorguya çekilir ve de mazeretli görülür!!"

Bu sözleri ben onlardan duyduğumda bunun, lanetli Şeytan’ın bir hilesi olduğunun farkına varıp, onlara Şeyh Hürr’ün, el-Cevahir-üs Seniyye adlı kitabında rivayet ettiği şu hadis-i kudsiyi hatırlattım:

"Öğrenip de sonra amel etmemekten korkuyoruz, demeyiniz; öğreniyoruz sonra da amel etmek ümidimiz vardır, deyiniz. Ben size her ne verdimse, amacım, onlarla size rahmet etmektir."

Bu ilahi hitap, bahsi geçen şüpheyi kökünden kesip atmak için yeterlidir. Gerçi Şeytan’ın hilesi olmasaydı herhangi bir yanılgı söz konusu olmazdı. Neticede bu açıklamaya da gerek kalmazdı. Konunun daha bir açıklığa kavuşması, ahlak ilminin ilim ve amelde ne kadar gerekli ve yararlı olduğunun bilinmesi için konuyla ilgili şu açıklamaya da dikkat edelim.

Şurası açıktır ki, amelsiz ilmin bir faydası olmadığı gibi, ilimsiz amelin de bir faydası yoktur. Bizler, bunların her ikisini de kazanmakla görevliyiz. Bunların her biri sahibini takviye edip, güçlendirir.

Öyleyse kim; halka karşı böbürlenmek ve ilmin güzellikleri ve halk arasındaki yüce değeriyle kendi çirkin ahlak ve amellerini örtmek için ilim öğrenirse, şüphe yok ki, böyle bir adam Şeytan’ın arkadaşı olur ve ilmi de onun için bir vebal olur. Hatta cehennem ehli bu gibi âlimlerin azabından eziyet çekerler.

«Şüphesiz onlar kendi yükleriyle birlikte diğerlerinin de yüklerini (günahlarını) yüklenen kimselerdendir.»

Gerçekte onlar insan suretinde olan birer şeytandırlar. Böyle olmaktan Allah’a sığınırız.

Yine kim ilmi, bir adet olarak alır, riya ve gösteriş için öğrenirse, bu da önceki gruba dâhil olup, yükü kitap olan bir merkepten farkı olmaz. Gerçi bunun kullara olan zararı öncekine oranla daha azdır.

Akıllı ve bilinçli olup, ilimden kendi salahını ve her iki dünyanın saadetini isteyen kimse ise Allah’a yönelip, O’nun katında olan şeylere rağbet eder.

Ahlak ilmindeki hitaplar da böyle bir kimseye yönelik olup, istenilen doğrultuda onu terbiye eder ve ilerlemesini sağlar. Böyle bir kimse bilmelidir ki, ona ilimden bir kapı açıldığında amel etmesi kolaylaşacak, neşe ve rağbetini de çoğaltacaktır. Öğrendiği ilimle amel ettiğinde de bu, ona bilmediği yeni bilgilerin verilmesine sebep olacaktır. Nitekim Ehl-i Beyt İmamları da (Allah’ın selamı onlara olsun) bu hususa işaret ederek şöyle buyurmuşlardır:

«Kim bildiği ilimle amel ederse, bilmediği şeyin ilmi de ona verilir.»

Yani insanın ameli gerçekte, onun için bir nevi talim olur. Zira amel, ilmin çoğalmasına sebep olmakta ve ilim doğurmaktadır. Böylece ilmin fazileti ve methi için gelen sağlam hadisler, ilim öğrenmeyi de içine alır. İşte burada, amele sebep olan ilim ve ilimden kaynaklanan amel sebebiyle insan gerçek saadete ulaşır. Çünkü saadet, ilim ve amelin bir arada olmalarının ürünüdür. Ancak, bu ikisinden, Allah katında en faziletli olanı ilimdir. Evliya arasındaki dereceler bununla belirlenir. Hz. İmam Ali (a.s) buyurmuştur ki:

«Birazcık marifet (ilim), amelin çoğundan daha hayırlıdır. İlim ile amel, aynen niyetle amele veya ruhla bedene benzer ki üstünlük niyet ve ruhundur.»

Alıntıdır: İslam Kaynakları


Dini İlimler

MollaCami.Com