Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Allah Resulünün Tavsiye Ettiği Gıdalar 2

Acur (Cucumis anguria) Kabakgillerden olup, salatalık'a benzer bir sebzedir Peygamberimizin (AS) acuru yaş hurma ile yediği belirtilir (Kamus 1/79, 1247; K Ummal 10/28281) Acur, idrar söktürür, mesane ağrılarına karşı faydalıdır Hz Âişe (RA), acurun yaş hurma ile yenmesinin kilo aldırdığını ifade etmiştir (İbni Mâce 3325; A Bağdadi 141)
Ayva (Cydonia oblonga) Peygamber AS “Ayva, göğüsteki sıkıntıyı, ağırlığı giderir, gönlü (kalbi) ferahlatıp kuvvetlendirir” buyurmuştur (M Zevaid 5/45; C Sağır 2/80; F Kadir 5/46; K Ummal 10/28258) Ayvanın kalbi kuvvetlendirdiği ve akciğer iltihabına karşı faydalı olduğu belirtilir (E Nuaym 61) Ayrıca ayva, idrar arttırır, ishali keser, kusmayı teskin eder Vücut ısısının düşmesini önler
Bal Bal ile alakalı olarak Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: “Rabbin, bal arısına, 'Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva yap, sonra her çeşit bitkiden ye; sonra da -bal yapman için- Rabbinin gösterdiği yollardan boyun eğerek yürü' diye öğretti Onun karınlarından renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır Düşünen bir millet için bunda ibretler vardır” (Nahl, 69) Peygamberimiz (AS) da balın şifa olduğunu şöyle açıklamaktadır: “Üç şeyde şifa vardır Bal şerbeti içmekte, kan aldırmakta ve dağlama yaptırmakta, fakat ben dağlamayı sevmem” (Müslim, Hadis 71) Bir başka hadislerinde de; “Şifa iki şeydedir Biri Kur'an okumakta, diğeri ise bal şerbeti içmekte” buyurmuştur (İbni Mâce, Hadis 3457) Yine bal şerbeti ile alakalı olarak şunları ifade etmiştir: “Bal şerbetinden daha üstün bir ilaç bulunmaz” (C Sağır 2/125) “Bal şerbeti gönlümdeki üzüntüyü, sıkıntıyı giderir ve gözümün görme duygusunu da kuvvetlendirir” (E Nuaym vr 131b) Böbrek sancısı ile alakalı olarak da bal şerbetini tavsiye etmiştir: “Böbrek sancısı, böbrekteki sinirdendir Hareket ettiği zaman sahibini hasta eder Bu hastalığı ılık su ve bal şerbeti ile tedavi ediniz” (C Sağır, 2/10) Bir baş hadislerinde; “Doğum yapan kadınlar için yaş hurma, hasta kimseler için ise, bal gibi şifa yoktur” buyurmuştur (K Ummal, 10/28279) Yine bir defasında: “Sizlere sinameki ve sennût'u (tereyağı, bal, hurma ve kimyon) tavsiye ederim Zira bunlar, sâm'dan başka birçok derde devadır” buyurunca, ashap: “Sâm nedir? Ya Resulallah!” diye sormuşlar O da: “Ölümdür” diye cevap vermiştir (İbni Mâce, tıp Hadis 3457) Bal şerbetinin ishali kesmesi ile alâkalı bir vakıa Bir kimse Peygamber AS gelerek, kardeşinin ishale yakalandığını söylüyor Peygamber AS da “Bal şerbeti içir” buyuruyor Adam sonra gelip”Kardeşime bal şerbeti içirdim, fakat bu onun ishalini arttırdı” demiştir Peygamber AS üç defa tekrarlanan bu soruya “Bal şerbeti içir” buyurmuştur Adam dördüncü defa geldiğinde Peygamber AS yine “Bal şerbeti içir” buyurdu Adam:” Gerçekten hastaya bal şerbeti içirdim, fakat bu ondaki ishali arttırmaktan başka bir şey yapmadı” dedi Bunun üzerine Peygamber AS “Allah doğru söyler, fakat senin kardeşinin karnı yalancıdır” buyurdu Adam tekrar bal şerbeti içirdi ve hasta iyileşti (Müslim selâm Hadis 91)
Bal ile gargara yapılırsa, boğaz şişlikleri,boğmaca, bademcik ve boğaz iltihaplarına faydalıdır (Şerhu'l Erbain s49) Müzmin kabızlıklara, vücudu zayıf olanlara, midesinde hazımsızlık bulunanlara ve zehirlenmelere karşı bal şerbeti fevkalâde faydalıdır (Aselün- Nahl s149-150,157-158, 168-176)
Balın terkibinde bulunan maddeler ( Karabulut, A Tbbı-ı Nebevi, 1993):
Su: %18
Meyve şekeri : %40
Üzüm şekeri : %34
Kamış şekeri, arpa şekeri ve diğer şekerler : %04
Proteinler: %03
Madeni tuzlar: %02
Diğer maddeler : %71
Yukarıda sayılan özellikleri sebebiyle bal, halk tababetinde çok eski devirlerden beri tedavi edici veya tatlandırıcı olarak geniş oranda kullanılan önemli bir drogdur ( Üçer, 1981; Üçer, 1983)Müshil, midevi, besleyici ve kuvvet verici etkilere sahiptir Mikrop üremesini önleyici ve yara iyi edici özellikleri de vardır Bitki droglarının tatlandırılması için karışımlara % 15 oranında bal konur (Ülker, 1964; Baytop, 1984).

Kimyon (Cuminum cyminum):
Maydonozgillerden otsu, güzel kokulu bir bitkidir Tohumlarıyla birlikte bu adla anılır Kurutularak baharat olarak kullanılır Geçmişte hekimlikte de faydalanılmıştır
Peygamber (AS) bir hadislerinde: “Sizlere sinameki ve sennûtı (tereyağı, bal ve kimyon) tavsiye ederim Zira bunlar Sâm'dan başka her derde devadır” buyurunca, oradaki sahabeler tarafından: “Sâm nedir, ya Resûlallah?” diye sorulduğunda, Peygamber AS: “Ölümdür” diye cevap vermiştir (İ Mâce tıp Hadis3457)
Kimyon iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır, mide ve bağırsaklardaki şişkinliği ve ağız kokusunu giderir Kimyon, bal ve şeker ile şerbet yapılacak olursa, bağırsak ve kulunç ağrılarına iyi gelmektedir Kimyon, İdrarı ve sütü arttırır İdrarı zor yapanlara tavsiye edilmektedir Karaciğer için faydalıdır Kimyon diş ağrılarına ve diş etlerindeki inmeye karşı da faydalıdır (Bağdâdî s147-148)
Süt:
Sütün terkibinde sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, bakır kükürt ve klor gibi madeni tuzlar ile protein, şeker ve yağ gibi besinler mevcuttur Bu bakımdan süt hem yiyecek ve içeceklerin yerini tutan iyi bir gıda maddesi ve hem de bir çok hastalık için şifadır Cenab-ı Hak sütü, Kur'an- Kerim'de muhtelif âyetlerde zikretmiştir: “Hayvanlarda da sizin için alınacak dersler ve öğütler vardır Sizlere hayvanların bağırsak muhteviyatı ile kan arasından meydana gelen, içenlere halis ve içimi kolay süt içiriyoruz” (Nahl 65-66) “Hayvanlarda da sizin için muhakkak ki ibretler vardır Onların (Yedikleri bitkilerden) karınlarında meydana getirdikleri sütten size içiririz Onlarda sizin için daha bir çok faydalar vardır, ayrıca etlerini de yersiniz” (Mü'minûn 21) Yine bir başka âyet-i Kerime'de: “ Bu hayvanlarda onlar için içilecek sütler ve daha nice faydalar vardır Hala şükretmezler mi?” buyrulmaktadır (Yâsin 72-73)
Peygamber (AS) da : “Yüce Allah bir kişiye süt ikram ederse o kimse (Sütü içeceği zaman): “Allahım bize bu sütü bereketli kıl, bize daha çok süt ver!” diye dua etsin Çünkü yiyecek ve içeceklerin yerini tutan, açlığı ve susuzluğu gideren, sütten başka bir gıda bilmiyorum” demiştir (İMâce et'ime Hadis 3322) Yine bir başka hadislerinde: “Sizlere inek sütünü ve sütünden meydana gelen yağını tavsiye ederim Etinden ise sakınınız Zira sütü ve yağı deva, eti ise derttir” buyurmuştur (C Sağır 1/51) Bir diğer hadislerinde de inek sütünün şifa olduğuna işaret etmiştir: “İnek sütü ile tedavi olunuz Çünkü ben yüce Allah'ın bunda şifa yarattığı kanaatindeyim Zira inek her çeşit ottan otlamaktadır”(K Ummal 10/28208)
Umumiyetle süt, insan bedeni için en faydalı bir içecektir Çünkü hem gıda verir, hem kan yapar Vücudu temizler, cinsi münasebet gücünü arttırır Zekayı geliştirir Süt her türlü zehirlenmeye karşı bir panzehirdir Bal ile şerbet yapılıp içildiği zaman yılan ve akrep sokmasına karşı iyi gelir (F Kadir 4/348) Süt, bazı hastalıklar ve hastalıktan yeni kalkanlar ile hamile ve emzikli kadınlar için gayet faydalıdır Aşırı yorgunluk ve halsizlik için iyi bir ilâçtır (el-Edviyye s34-37)
Süt, safradan meydana gelen hastalıklar için iyi değildir Bazı sütler, özellikle soğuk içildiği zaman gaz yapar Süt ağır bir gıda olduğu için herkes buna tahammül edemez Bilhassa koyun sütü daha ağırdır Böyle yağlı sütlerin içerisine bir miktar su katılması, içimini hafifletir Nitekim Peygamber (AS)'ın, koyun sütünü içerken bir miktar su karıştırdığı nakledilir (Buhari eşribe 6/245-47)
Sütlü bulamaç
Sütlü bulamaç, arpa veya buğday ununa yağ ve süt karıştırılarak ateş üzerinde yapılan bir nevi çorbadır Sütlü bulamaç olarak da bilinir (İ Kayyim s190-191) Bazen bu karışıma bal da ilâve edilir Sütlü bulamaçla alakalı peygamberimizin (AS) muhtelif hadisleri vardır: “Gerçekten sütlü bulamaç hastanın midesini kuvvetlendirip rahatlatır Bazı üzüntülerini de giderir” (Buhari tıp 7/14) “Gerçekten sütlü bulamaç, üzüntülü ve kederli kimsenin midesinin kuvvetlendirip rahatlatır Sizlerden birinin yüzündeki kiri su ile yıkayıp temizlediği gibi, bu sütlü bulamaç da hastanın gönlünden üzüntü ve kederi öylece giderir” (İ Mâce tıp Hadis 3445) Hz Âişe (ra) da: “ Peygamber (AS) aile fertlerinden bir kimse hastalandığı zaman, sütlü bulamaç çanağı ateşin üzerinden inmezdi Ta ki hasta iyileşince veya ölünceye kadar” demiştir (İ Mâce tıp Hadis 3446 ) Yine Hz Âişe (ra) şöyle demiştir: “Bir defasında göğsümde bir sertlik ve başımda bir ağrıdan dolayı, Peygamber (AS) 'a şikayette bulundum O “: ” Ey Âişe! Sana sütlü bulamacı tavsiye ederim Zira sütlü bulamaç bu şikayetlerinizi gidericidir” buyurdu (Müntehabü't Tıbbı Nebevi 34a)
Sinameki (Cassia acutifolia):
Baklagillerden bir bitkidir Mekke'de yetişen türü meşhur olduğu için Mekke Senâsı anl----- gelen bu kelime, halk dilinde Sinameki olarak kullanılmıştır En büyük özelliği, müshil olarak kullanılmasıdır Yan etkisi yok denecek kadar azdır Yaprakları kurutularak değerlendirilir Az miktarda alınması halinde mide ve bağırsakları yumuşatır Fazla miktarda alınırsa ishal eder (Şerhu'l-Erbain s60; İ Kayyim s145)
Peygamber (AS)'ın hanımlarından Ümmü Selem (ra), bir defasında kabızlığı gidermek için sütleğen sütü içmişti Bunun üzerine Peygamberimiz (AS): “Sakın bir daha kullanma! Zira sütleğen hararet verici ve zehirleyicidir Sizlere sinameki, yağ, bal ve kimyonu tavsiye ederim Çünkü bunlar ölümden başka bir çok hastalık için şifadır” buyurmuştur (Tirmîzî tıp Hadis 2081) Peygamberimizin (AS), sinamekiyi hurma ile birlikte kullandığı belirtilmektedir (M Ledüniyye)
Mantar:
Mantarın hazmı zordur, mideye ağırlık verir, kulunç ağrısı meydana getirir, idrarı zorlaştırır, kirli kan yapar Ancak, göze sürme çekildiği zaman gözün görme duyusunu kuvvetlendirir Mantar suyu, normal su ile karıştırılıp başa sürüldüğünde, saç dökülmesine karşı faydalıdır (Şerhu'l-Erbain s 56; Dımeşkî s 65; Aynî 8/466)
Mantarla alâkalı olarak peygamber (AS): “Sizlere yaş mantarın suyunu tavsiye ederim Zira o, İlâhî bir kudretle kendiliğinden biten bir bitkidir Suyu ise göz hastalığına karşı şifadır” buyurmuştur (Tirmîzî tıp Hadis 2069)
Mantar suyunun sürme ile macun yapılıp göze sürme çekilmesiyle en iyi göz ilâcının yapılmış olacağı, bununu; göz kapaklarını güçlendireceği, gözün görme gücünü arttıracağı belirtilir (İ Kayyim s 410)
Bazı bitkilerin ve gıdaların Kur'an'da ve hadiste tavsiye edilmesinin hikmetleri:
Bunun pek çok sebebi olabilir Evvel emirde insanlığa, hastalıklardan kurtulmak için tedavî yollarını ve şeklini gösteriyor Cenab-ı Hakk'ın Şâfî ismini gösterecek tıp ve eczacılık ile kimya ve biyoloji gibi ilim sahalarının yoluna işaret ediyor İnsanları ilme ve araştırmaya sevk ediyor İnsan sağlığının ehemmiyetini nazara veriyor Bitkilerin meyve, çiçek, yaprak ve köklerinin, insanın çeşitli ihtiyaçlarına cevap vermesi, kâinatla insan arasındaki münasebeti ortaya koyuyor Bir başka ifade ile, mideyi kim tanzim edip yaratmışsa, ona uygun besinleri de yine O'nun yarattığını belirtiyor
İslâm âleminin ve Osmanlıların bitkilerle tedaviye yaklaşımları:
Gerek İslâm âleminde ve gerekse Selçuklular'la Osmanlılar dönemlerinde, bitkilerle tedavi hususu genelde tıp ilmiyle birlikte değerlendirilmiştir İslâm âleminde özelikle Araplar'da tıbbî bitkilerin hangisinin ve hangisinin zehirsiz olduğunu ayırt etmek için hayvanlardan istifade etmişlerdir İlk defa tedavi pratiği eczacılıktan ayrılarak ilâçlar bilimi ortaya konmuştur Sekizinci yüzyılda Cabir İbni Hayyam, Abu Nadir İbni Şumayl ve Abu Zeyd el-Anşari ve İbni el-Sıkkit, bitkierin ismleri, morfolojik yapıları ve kullanım alanları üzerinde durmuşlardır Yine bu devirde Abu Said el-Aşmai'nin Kitab el Nebat vel Şecer (Bitki ve ağaçların kitabı), benzer konuları ihtiva ediyordu
Dokuzuncu yüzyılda özellikle bitkilerin tıbbi yönleri üzerinde durulmuştur Ali İbni Rabban el-Tebari'nin Firdevs el-Hikmet (Aklın Cenneti) adlı eseri ve Ebu Hanife el-Dinavari'nin Kitap el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı eserinde bu konular yer alır
Onuncu yüzyılın başında Türk bilim adamı meşhur İbn-i Sina (980-1037) yüzden fazla ilmî eser bırakmıştır En büyük eseri 3 ciltlik “Alkanun-fittıb” tır Onun bu eserinde 900 den fazla tıbbî bitki, hayvani ve inorganik menşeli ilâç yer almaktadır İbn-i Sina , 7 bölümlük Tabiat Tarihi ve Şifa kitabında bitkilerin farmokolojik yönlerini incelemiştir O zaman Müslümanlar 1600'den fazla tıbbî bitkiyi bilmekte idiler (Hayati Zade Mustafa Fevzi Efendi -Ölümü 1740-, Bitkilerin tıbda ilaç olarak kullanılmaları, terkipleri, alınma şekilleri ve ölçü sistemi; Tatlı, Â Genel Biyoloji, 2000, s 244; Makaklı, B Şifalı Bitkilerle Tedavi (Tercüme), İstanbul, 1990)
On üçüncü yüzyılda Endülüs'te yetişen İbnü'l Baytar, Basit İlâçlara ve gıdalara İlişkin Bütün Bilgiler (Kitab'ül-Câmi'li Müfredeti'l-Edviye ve'l-Agdiye) adlı kitabında minerallerden, bitkilerden ve hayvanlardan yapılan 1400 ilâcı, Yunan ve İslâm kaynaklarına dayanarak tanıtmıştır Bunlardan 300 tanesi tamamen kendisine hastır ve ilk defa vermiştir (Tekeli, S ve ark Bilim Tarihine Giriş,1999)
Osmanlılar devrinde özellikle tıbbî tedâvî ile ilgili olarak, İshak ibni Murat, Hacı Paşa, İbni Şerif ve Hekim Nidâî ön plâna çıkmaktadır (Tekeli, S ve ark Bilim Tarihine Giriş,1999)


Sağlık Haberleri

MollaCami.Com