Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


2.İMAM -Hz Hasan Bin Ali Bin Ebu Talib

Hz. Hasan BİN Alİ BİN Ebu Talİb



[ R.A. ]

Künyesi: Ebû Muhammed

Lakapları:

Mücteba (zeki, seçilmiş)
Sıbt-i Ekber

Hayatı: Doğumu:624 – Vefatı:669


Hz.
Ali bin Ebu Talib ve Hz.
Fatımatü'z-Zehra’nın büyük oğulları ve Hz.Muhammed’in
ilk torunudur. Hz. Peygamber (s.a.v)'in ehl-i
beyt’inden olduğu konusunda ittifak vardır. Babası ile otuz yedi yıl,
dedesi ile ise sekiz yıl birlikte yaşamıştır.

Doğumu


Hz. Hasan
hicret’ten üç yıl sonra, miladi 624’de doğmuştur.


Hz.Hasan, Hz.Muhammed’in ilk torunudur ve ismini dedesi
koymuştur. "Hasan" kelimesi , arabçada
güzel, yakışıklı anlamına gelmektedir.


Hz.Muhammed'le Olan İlişkileri


Hz.Hasan ve kardeşi Hz.Hüseyin
dedeleri Hz. Muhammed tarafından çok seviliyorlardı; bu iddiayı
destekleyen "Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir."
benzeri onlarca hadis bulmak mümkündür.


Halifeliği ve Hz. Muaviye
ile Çatışma


Hz. Ali Kufe’de öldürüldükten sonra, Hz. Ali taraftarları Hz. Hasan’a

biat ettiler. Bu yemini, Ali’le halifelik için çatışan
ve savaşan Muaviye
kendi otoritesine bir tehdit olarak algıladı. Muaviye derhal Suriye,
Filistin ve Lübnan’daki
ordu komutanlarına savaş hazırlıklarına başlamaları için talimat verdi,
diğer yandan da genç varis Hasan ile anlaşmayı denedi, daha doğrusu
Hasan’a halifelik iddiasından vazgeçmesini bildiren bir mektup gönderdi
ve eğer vazgeçmezse, istemediği sonuçların doğacağını ve müslümanların
öleceğini bildirdi. Aslında Hz. Muaviye için en iyisi Hz. Hasan’ın halifelik
hakkından vazgeçmesi olacaktı, çünkü Muaviye orduları Hz. Hasan’ı savaş
meydanında öldürüp tüm güç Hz. Muaviye’nin elinde toplansa bile, Hz. Muaviye’nin
halife olabilirliği tartışılmaya devam edecekti.


Hz. Hasan hakkından vazgeçmedi ve antlaşma sağlanamadı. Kimi
kaynaklara göre altmış bin olduğu iddia edilen Hz. Muaviye'nin ordusu Hz.
Hasan’ı mağlup edip öldürmek için yürüyüşe geçti. Diğer yandan Hz.
Hasan’ın ordusu da kurulmuş ve savaşmaya hazırdı. Müslümanların iki ordusu Sabat
yakınlarında karşılaştılar.


Hz. Hasan savaş başlamadan önce Hz. Muaviye askerlerine konuşma yaparak
onlara yanlış yönde olduklarını ve Hz. Muaviye’yi haksız görüyorlarsa O'nun
tarafında bulunmamaları gerektiğini Hz. Muhammed’den ve Kur'an’dan
örnekler vererek bildirdi. Hz. Hasan’ın teslim olacağını sanan bir kısım
birlikler, Hz. Hasan’a asi oldular ve O'na saldırdılar. Hz. Hasan yaralandıysa
da, yakın korumaları bu saldırıyı püskürtmeyi başardı. Ayrıca Hz. Hasan’ın
komutanlarından Ubeydullah, Hz. Muaviye tarafına geçti.


İki ordu birkaç sonuç getirmeyen çarpışma yaşadı. Muaviye üstün
gelemeyeceğini, üstün gelse bile bir çok adamını kaybedeceğini anladı ve
iki kureyş’li
adamı Hz. Hasan ve takipçileriyle anlaşsınlar diye görevlendirdi. Hz. Hasan
yaralanmıştı, ve ordusunun içinde meydana gelen başıbozukluk yüzünden
ordusuna pek güvenemiyordu. Sonunda Hz. Hasan ve Hz. Muaviye bir yerde bir
araya geldiler ve anlaştılar. Sünni ekole göre Hz. Hasan; Kur'an’a ve
sünnete uyması, şura kararlarına göre hareket etmesi ve Hz. Hasan
yandaşlarından intikam almaması şartlarını öne sürdü. Şii ekole göre ise Hz. Hasan
ayrıca; Hz.Muaviye’nin ölmesinden sonra halifeliğin tekrar
kendisine, eğer kendisi hayatta değil ise kardeşi Hz. Hüseyin’e
geçmesi şartını öne sürmüştü. Hz. Muaviye Hz. Hasan'ın bütün şartlarını kabul etti.


Antlaşmadan sonra Hz. Muaviye, biat almak üzere Kufe’ye gitti. Orada
Hz. Muaviye halka hitap ettikten sonra minbere Hz. Hasan çıktı ve şöyle
dedi;


"Ey Irak halkı! Benim gönlüm sizden soğudu. Babam Hz. Ali’nin
sağlığında bunca muhalefetler ettiniz, bir gün O'nu gamsız bırakmadınız.
Nihayet babamı öldürdünüz. Bana da bunca zahmet verdiniz; üzerime
hücum eylediniz; beni yaraladınız. Henüz yaram iyileşmedi. Malımı
yağmaladınız. Ey Irak halkı! Eğer siz ehl-i
beyt-i Rasulullah'a eza kıldınızsa da Allah hıyanette bizimle sizin
aranızda hakim ve kafidir. Şu halde ben Hz. Muaviye’ye biat ettim. Sizin
biatınızdan bizar oldum."


Muaviye,
antlaşmayı daha ilk günden tanımadığını İslam devletinin başkentinde
ilan etmiş ve barış şartlarına uyulmadığından bozulmuştur. Hz. Hasan,
ümmetin vefasızlığı karşısında öfkesini içine gömerek Kufe’den
Medine’ye gitmiş ve köşesine çekilerek, babası Hz. Ali’nin yaptığı gibi
insanların eğitimi ile uğraşmıştır.


Son Yılları ve Öldürülmesi


Hz. Muaviye hilafetinin onuncu yılında, Hz. Hasan’ın varlığından iyice
rahatsız olmuş ve Hz. Hasan’ı öldürme fikirlerine kapılmıştır, diğer
yandan da hilafeti oğlu
Yezid’e bırakmanın yollarını aramaktadır ve gizliden oğlu için biat
almaya başlamıştır. Muaviye bir
yandan da, Hz. Hasan’ın karısı olan Eş’as bin Kays kızı Cude’ye,
kocasını zehirlediği takdirde onu yakında halife olacak oğlu
Yezid’le evlendireceğini söylemiş ve bu haberle birlikte yüz bin
dirhem göndermiştir. Cude, babası Eşas’ın da kendisini yönlendirmesiyle,
Hz. Hasan’ı zehirlemiştir. Hz. Hasan (R.A.) bu zehirlemenin karşısında
kırk gün ağır bir şekilde hasta yattı. Hz. Hasan, babasının vefatından
on yıl sonra hicretin ellinci yılında Safer ayında, kendisine verilen zehirin
etkisiyle şehid olmuştur.


Defnedilmesi


Hz. Hasan, kardeşi ve vasisi Hz. Hüseyin
tarafından gusül verilip, kefenlenmiş ve isteği üzerine dedesi Hz.
Muhammed’in yanına gömülmek üzere cenazesi yola çıkarılmıştır. Bunu
haber alan Hz. Muaviye tarafından atanmış Medine yöneticileri askerleriyle,
cenazeyi oklayarak, Hz. Hasan’ın dedesi yanına gömülmesine izin
vermemişlerdir. Taraftarları Hz. Hasan’ı Cennetü'l-Baki kabristanında
annesi Hz. Fatıma'nın kabri civarında defnetmişlerdir.

Rahmetullahi aleyh.

muaviye için neden hz.kelimesi kullanılıyor...

okurken benimde aklıma geldi aslında ,

paylaşırkende olduğu gibi kopyalamaya karar verdim,

aklıma Necip FAZIL ın Hz Ali Efendimizi anlattığı kitabın son satırları geldi,

orda herşeyin doğrusunu bilen Rabbim muhakkak bunu bir ibret vesikası olarak vermiştir,

bizim yapmamız gereken Ehli Beyti sevmek ve korumak gerisini bırakın O halletsin gibi kelimeler vardı hatırladığım kadarıyla....

taşındıktan sonra kitapları henüz düzenleyemedim,

bulunca yazarım,

hıı hıı pekii..teşekkür ederim.


muaviye için neden hz.kelimesi kullanılıyor...

neyzencim bu konularda pek yorum yapılmaması gerektiğini söylemişlerdi her şey kitaplarda aksedildiği gibi olmayabilir.

muaviye için neden hz.kelimesi kullanılıyor...



muhterem kardeşim sizin muaviye dediğiniz efendimizin özel kaatibidir. mübarek insanlardır onlar. müctehiddir. her yaptığını islam için yapmıştır. onların hallerine bizim azıcık aklımız ermez. biz daha bu akılla kendimizi anlayamazken o sahabelerin ne yaptığını nasıl anlayacağız. bize düşen her daaim onları sevmek ve saymak. ve onların göstermiş olduğu yoldan gitmektir. sakın haa onlar hakkında azıcık düşüncenizde değişme olmasın. dünyayı ve ahireti kazanmanın yolu onların kalblerinden geçer.

peki..teşekkür ederim meymune ve medineli kardeşlerim...
bilgim yok hakikaten bu konularda...öğrenmeye çalşıyorum..
anlayamadığım yerleri soruyorum...
Allah razı olsun yardımcı oldunuz..

amin sağolunuz kardeşim


Sahâbe-i Kirâm

MollaCami.Com