Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


1. iMAM-Hz. ALİ B. EBU TÂLİB (r.a.) -1

Hz. ALİ B. EBU TÂLİB (r.a.)

Resulullah'in amcasinin oglu, damadi, dördüncü halife. BabasiEbû
Talib, annesi Kureys'ten Fâtima binti Esed, dedesiAbdulmuttalib'tir.
Künyesi Ebu'i Hasan ve Ebû Tûrab (topraginbabasi), lâkabi Haydar;
ünvani Emîru'l-Mü'minin'dir.Ayrica 'Allah'in Arslani' ünvaniyla da
anilir.

Hz. Ali küçük yasindan beri Resulullah'in yaninda büyüdü.On yasinda
islâm'i kabul ettigi bilinmektedir. Hz. Hatice'den sonra
müslümanligiilk kabul eden odur. Hz. Peygamber ile Hz. Hatice'yi bir
gün ibadet ederkengören Hz. Ali'ye Peygamberimiz sirkin
kötülügünü,tevhidin manasini anlattiginda Hz. Ali hemen müslüman
olmustu. Mekke dönemindeher zaman Resulullah'in yanindaydi. Kâbe'deki
putlari kirmasini söyleanlatir: "Bir gün Resul-u Ekrem ile Kâbe'ye
gittik. Resul-uEkrem omuzuma çikmak istedi. Kalkmak istedigim zaman
kalkamiyacagimianladi, omuzumdan indi, beni omuzuna çikardi ve ayaga
kalkti. Kendimiistesem ufuklari tutacak saniyordum. Kâbe'nin üzerinde
bir put vardi,onu sagdan soldan ittim. Put düstü, parça parça
oldu.Resulullah'in omuzlarindan indim. ikimiz geri döndük." (Ahmed
b.Hanbel, Müsned, I, 384).

Resul-u Ekrem, en yakin akrabasini uyarmak ve hakki teblig etmek
hususundaAllah'u Teâlâ'dan emir alinca onlari Safa tepesinde toplayip
ilâhîemirleri teblig edince, Kureys müsrikleri onunla alay etmisti.
ikincitoplantiyi yapmasini Hz. Ali (r.a.)'ye birakti, Ali de bir
ziyafet hazirlayarakHasimogullarini davet etti. Resulullah yemekten
sonra: "Ey Abdülmuttalibogullari,ben özellikle size ve bütün insanlara
gönderilmisbulunuyorum.

Içinizden hanginiz benim kardesim ve dostum olarak bana bey'at
edecek"dedi. Yalniz Ali (r.a.) kalkti ve orada Resulullah'a onun
istedigi sözlerlebey'at etti. Bunun üzerine Resul-u Ekrem, "Kardesimsin
ve vezirimsin "diyerek Hz. Ali'yi taltif etti.

Hz. Peygamber hicret etmeden önce elinde bulunan
emanetleri,sahiplerine verilmek üzere Ali'ye birakti ve o gece Hz. Ali,
Resulullah'inyatagini da yatarak müsrikleri sasirtti. Böylece Hz. Ali,
Hz.Peygamber'i öldürmeye gelen müsrikleri oyalayarak onun
yerinehayatini tehlikeye atmis, bu suretle Peygamber'e hicreti
sirasinda zamankazandirmistir. Hz. Ali, Peygamberimiz'in kendisine
biraktigi emanetlerisahiplerine verdikten sonra Medine'ye hicret etti.
Medine'de de Hz. Peygamber'indevamli yaninda bulundu, bütün cihat
harekâtlarina katildi,Uhud'da gâzî oldu. Bedir'de sancaktardi. Ayni
zamanda kesif kolununbasindaydi; hakim noktalari tesbit ederek Hz.
Peygamber'e bildirdi. Bu mevkilerisgal edilerek, Bedir'de önemli bir
savas harekâtini basariyaulastirdi. Bedir gazasinin baslamasindan önce,
Kureysliler'le teke tek dövüsenüç kisiden biriydi. Bu dögüste, hasmi
Velid b. Mugire'yikilici ile öldürdügü gibi, Hz. Ebû Ubeyde
zordurumdayken yardimina kostu ve onun hasmini da öldürdü.
Kendisine"Allah'in Arslani" lâkabi ve Bedir ganimetlerinden bir
kiliç,bir kalkan ve bir de deve verildi.

Hz. Ali, Bedir savasindan sonra Hz. Peygamber'in kizi Hz. Fâtima
ileevlendi. Nikâhini Hz. Peygamber kiydi. O zamana kadar Resulullah'la
oturanHz. Ali nikâhtan sonra ayri bir eve tasindi. Hz. Ali'nin, Hz.
Fâtima'danüç oglu, iki kizi dünyaya geldi. Hicret'in üçüncüyilinda Uhud
savasinda, müslüman okçularin hatasi yüzündenmüsrikler müslümanlarin
üzerine saldirmislar ve Hz.Peygamber de yaralanarak bir hendege düsmüs
ve düsman onun öldügünüyaymisti. Halbuki o sirada dögüse dögüse
gerileyen Hz. Ali,Hz. Peygamber'in içine düstügü hendege ulasarak,
onukorumaya almisti. Iki tarafin da kazanamadigi bu savasta Hz. Ali
birçokyerinden yaralanarak gazi oldu.

Uhud savasindan sonra Hz. Ali "Benu Nadr" Yahudilerininhainlikleri
üzerine bu kabile ile yapilan savasi bizzat idare etti.
Bütünçarpismalarda Hz. Ali kahramanca dögüsmüs ve müsriklerinen meshur
savasçilarini öldürmüstür. Hudeybiyebarisinda sulh sartlarinin
yazilmasinda o memur edildi. Hz. Ali, sulhnameyiyazmaya söyle basladi:
"Bismillâhirrahmânirrahîm .Muhammed Resulullah...." Ancak müsrikler bu
ifadeye itiraz ettiler.Hz. Peygamber, "Resulullah" yerine "Muhammed b.
Abdullah"yazmasini Hz. Ali'ye söylemis fakat Hz. Ali
"Resulullah"ifadesinin yaziminda israr etmistir.

Hz. Ali Mekke'nin fethi sirasinda yine sancaktardi. "Keda"mevkiinden
Mekke'ye girdi. Mekke kan dökülmeden fethedildi. Hz.Peygamber ile
birlikte Kâbe'deki bütün putlari kirdilar.

Mekke'nin fethinden sonra Resulu Ekrem, Hâlid b. Velid'i Benu
Huzeymekabilesine gönderdi. Bu kabile ya cehaleti, ya da
bedevîolmalarindan, "müslüman olduk" anlamindaki "eslemna"kelimesi
yerine "sabbena" dedigi için Hâlid b. Velidhiddetlendi ve onlarla harp
etti. Hz. Peygamber olayi duyunca çok üzüldü.Hz. Ali'yi bu hatayi
telâfi ile görevlendirdi. Hz. Ali BenuHuzeyme'ye giderek öldürülenlerin
diyetini ödeyip magdurolanlarin zararlarini telâfi etmisti.

Huneyn gazasinda müslümanlar bir ara bozulup dagildilar.
Sayilaribinleri buldugu halde içlerinden ancak birkaç kisi
sabredipdayanabildi. Hz. Ali bu savasta yalniz sabirla tahammül etmekle
kalmayarakgösterdigi yigitlik ve kumandanlikla islâm ordusunun kendi
safindatoparlanmasini sagladi.

Resulu Ekrem hicretin 9. yilinda Tebük seferine çikarken Hz.Ali'yi
ehl-i beytin muhafazasi için Medine'de birakti, ancak bu
seferekatilamadigi için müteessir oldu. Bunun üzerine Resulullah:
"Musa'yagöre Harun ne ise, sen bana karsi o olmak istemez misin?" dedi.
Ali,bu iltifattan çok memnun oldu.

Berae suresinin ayetleri nazil olunca, Resulullah Hz. Ali'yi
Mekke'ye gönderdi.Bu suretle hiçbir müsrikin artik Kâbe-i serîfi
bundansonra haccedemeyecegini bildirdi.

bundan sonra haccedemeyecegini bildirdi. Yemen bölgesinin
islâm'agirmesi zordu. Görev yine Ali b. Ebi Talib'e verildi. Hz. Ali
"Bu çokgüç bir is" dedi. Resulullah da "Ya Rabb, Ali'nin dilitercümani,
kalbi hidayet nurunun memba olsun" diye dua edince, Ali,siyah bir
bayrak alarak Yemen'e gitti, kisa süren irsadlari sayesindeYemen'in
bütün Hemedan kabilesi müslüman oldu.

Hz. Peygamber'in vefati sirasinda, hücresinde bulunanlarin
basindageliyordu. Hz. Ebu Bekir halife seçildigi sirada Hz. Ali
Resulullah'in hücresindetekfin ile mesgul idi.

Hz. Ömer devrinde devletin bütün hukuk isleriyle ilgilenipadeta
islâm devletinin bas kadisi olarak görev yapti. Hz. Ömer'insehâdeti
üzerine yine devlet baskanini seçmekle görevlendirilenalti kisilik sûra
heyetinde yer alip, bu alti kisiden en sona kalan ikiadaydan biri oldu.

Hz. Osman'in hilâfeti döneminde idarî tutumdan pek memnunolmamakla
birlikte islâm devletinin muhtelif vilâyetlerinden gelensikayetleri hep
Hz. Osman'a bildirmis ve ona hâl çareleri teklifetmisti. Hz. Osman'i
muhasara edenleri uzlastirmak için elinden gelen gayreti sarfetti.

Hz. Osman'in sehâdetinden sonra islâm'in ileri gelensahsiyetleri ona
bey'at ettiler. Ancak onun bu dönemi Allah'in bir takdiriolarak son
derece karisik bir dönem oldu. Hilâfete geçtigindehâlledilmesi gereken
bir çok problemle karsi karsiya kaldi. Bukarisikliklar Cemel ve Siffin
gibi iç çatismalari dogurdu. islâmdevleti bünyesindeki bu ihtilâflari
giderme konusunda büyükfedakârlik ve gayretler gösterdi.

Nihayet, Kûfe'de 40/661 yilinda bir Hârici olan Abdurrahman b.
Mülcemtarafindan sabah namazina giderken yaralandi. Bu yaranin
etkisiyle sehid oldu.

Hz. Ali devamli olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)'in yaninda bulundugu
içinTefsir, Hadîs ve Fikihta sahabenin ileri gelenlerindendir.
HattaResulullah'in tabiri ile "ilim beldesinin kapisi" olarak ümmetinen
bilgini idi. Hz. Peygamber yolunda insanlari hakka iletmek için
büyükgayretler sarfetmis ve hilâfet dönemi iç karisikliklarla
doluolmasina ragmen islâm'in ögretilmesi ve ögrenilmesi hususunda
büyükkatkilari olmustu.

Medine'de duruma hakim olup yönetimi tam olarak eline aldiktan sonra
ögretimiçin merkezde bir okul kurdu. Arapça gramerin ögretilmesiniEbu
Esved ed-Düeli'ye, Kur'an okutma ve ögretme isini Abdurrahman
esSülemi'ye,Tabiî ilimler konusunda ögretmenlik görevini Kümeyl b.
Ziyâd'averdi. Arap edebiyati konusunda çalisma yapmak üzere de Ubade
b.esSamit, ve Ömer b. Seleme'yi görevlendirdi. Devlet yönetimi
vehizmetlerini; maliye, ordu, tesrî ve kaza gibi bölümlereayirarak
yürütüyordu. Malî isleri, dagıtma ve toplama diyeiki kisma ayirmazdi.

Ümmetin malini ümmete dagitirken de son derece titiz
davranirdi.Kendisine bir pay ayirma noktasinda gayet dikkatli olup,
kimsenin hakkina tecavüzetmemekte de büyük bir örnek idi. Kendisini
Kûfe'de görenler,kisin sogugunda ince bir elbisenin altinda tir tir
titreyerek camiye gittiginiaktarirlar.

Allah razı olsun.Paylaşım için teşekkürler,Allah,ım şefaatlerine nail eylesin,onların islamı anlayıp yaşadığı gibi bizede anlamayı ve yaşamayı nasip etsin.Allah,a emanet olunuz selam ve dua ile.


Sahâbe-i Kirâm

MollaCami.Com